Bölücülükte birbirlerinden rol çalanlar
MHP'yi eleştirirken AKP/CHP temsilcilerinin söyledikleri şudur: Bir parti altı milyonu aşkın oy aldı. İstanbul'da üçüncü parti oldu. HDP, şu ya da bilmem hangi yerde üst soysuzlardan tam destek sağladı. Eski tüfek solcuları, yeni yetme milisleri, LBGT gibi marjinalleri bir araya getirdi. Sonuçta sandıktan çıktı ve siz böyle bir partiyi görmezlikten geliyor, yok sayıyorsunuz!
Bu zihniyete göre HDP, terör örgütünün sivil uzantısı olsa da Kandil'den yönetilse de tanınmalıdır! Çözüm süreci dalkavukları bu defa HDP'yi meşrulaştırma ve tanıma dalkavukluğuna soyunmuşlardır.
Kimsenin kuşkusu olmasın ki herkes HDP'nin misyonunu ve yaptıklarını görüyor. Ancak bu partinin kendisi PKK ile arasına sınır koymaması, silah ya da sandıktan birisini tercih etmemesi kendisini gayrimeşru bir konumda tutuyor. HDP alenen terör örgütünü savunmakta, örgüte milis ve silah temin etmektedir. HDP, PKK terör örgütünün yan kuruluşu gibi çalışmaktadır. HDP'nin bütün sözcüleri ve mensupları iktidarın sandıkta değil namlunun ucunda olduğunu savunmaktadır.
Dünyadaki hiçbir demokratik hukuk devleti kendi varlığına kast eden siyasi formatlı silahlı terörist unsurlara müsaade etmez!
CHP'nin içten AKP'nin ise çekinerek meşru muhatap aldığı HDP'ye ve milletvekillerinin tavırlarına kısaca bakmakta yarar vardır.
Malum olduğu üzere HDP vekillerinin kimisi sırtını terör örgütüne dayadığını söylemektedir. Kimisi de terör örgütünün tükürüğüyle siyaset üretmeye çalışmaktadır. Yine HDP lideri terör örgütünün ele başısının heykelini dikeceğinden söz etmektedir. Bazı HDP milletvekilleri ise kendisine oy verenlere değil de teröristlere layık olmaya çalışacağına söz vermektedir. Polis katili teröristlere "şehit" diyen HDP vekilleri vardır.
HDP'nin uzantısı olan Demokratik Bölgeler Partisi ise 'şehirdeki hiçbir devlet kurumunu tanımadıklarını, kenti kendilerinin yöneteceğini' ilan etmiş bulunmaktadır. Gayrimeşru bu odaklar, devleti gayrimeşru ilan etmektedir. Bu bağlamda 'demokratik özerklik' ilan etmekte 'öz savunma' gücü oluşturmaktadır.
DBP'nin yönettiği belediyelerin terör örgütünün karargâhı haline geldiği yetkililerin hazırladığı raporlarda kayıtlıdır. Bugün HDP'li belediyeleri Kandil'in atadığı KCK komiserleri yönetiyor. Yol kesen, haraç toplayan, suikastlar yapan YDGH'liler HDP'li belediyelerin bünyesinde işçi olarak istihdam edilmektedir.
HDP'li belediyeler adeta terör örgütüne dönüşmüştür. Emniyet raporlarında, bölgedeki ilçe merkezlerinde kazılan hendeklere yerleştirilen el yapımı patlayıcılar belediyenin araçlarıyla taşınmıştır. Hendeklerin büyük bölümü belediyeye ait araçlarla kazılmıştır. Kamu imkânlarını kullanarak hareket eden DBP'li belediyeler terör üssü gibi hareket etmektedir.
Siirt'te askeri aracı havaya uçurarak 8 Mehmetçiği şehit eden patlayıcıların belediyenin yardımıyla yola döşendiği herkes tarafından bilinmektedir. Van'da geçtiğimiz günlerde belediyeye ait kamyonda 100 kilo patlayıcı ele geçirildiği basında yer aldı. Suruç Belediyesinin kiralamış olduğu bir araçta patlatılmaya hazır bomba düzeneklerinin ele geçirildiğini de Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü açıkladı.
HDP Eleşkirt İlçe Başkanı ise otomobiliyle iki kişiyi terör örgütü PKK'nın dağ kadrosuna teslim etmek için götürdüğü sırada suçüstü yakalanmıştır.
Bu tür haberler hemen her gün medyaya düşmektedir. HDP parti değil de paralel devlet gibi kendini görüyor. HDP'li belediyeler terör birimleri, HDP milletvekilleri terör örgütünün müdafileri, il ve ilçe başkanları ise terör taşeronu haline gelmiştir.
Birileri birilerine, 'HDP sandıkta şu kadar oy aldı. Nasıl olur da bu partiyi muhatap almazsınız' demeden önce terör odağı haline gelmiş HDP'ye bir şeyler demesi gerekiyor. Birileri bölücülük konusunda birilerinden rol çalmak amacıyla terör odaklarını meşrulaştırmaya kalkmamalıdır. Terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek ve faaliyetlerini meşrulaştırmakta sandıktan çıkan oyu kullanmak hainliktir. Asıl yanlış olan budur!