Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Bölgemizdeki ısınma ve hassasiyetlerimiz

Taraflar boş durmuyor, bir yandan Karadeniz’e savaş gemileri girmeye devam ederken, öbür yandan diplomasi bütün hızıyla küreye yayılıyor. Önemli gelişmeleri satırbaşlarıyla özetlersek:
-Şanghay İşbirliği Örgütü Tacikistan’ın başşehri Duşanbe’de toplandı. Zirve sonrasında yayımlanan kısa deklarasyonda, “ŞİÖ ülkeleri devlet başkanlarının, Güney Osetya’daki sorunun çözülmesi amacıyla Moskova’da kabul edilen 6 prensibi memnuniyetle karşıladıkları ve Rusya’nın bu bölgedeki barış ve işbirliğine yönelik faal rolünü destekledikleri” belirtildi.Burada Rusya’nın desteklendiği, ama temkinli davranıldığı görülüyor. Nitekim, Rusya’nın Kafkaslar’da gayretleri övülürken, Gürcistan’ın eleştirilmemesi, Abhazya ve Güney Osetya’nın tanınmasından bahsedilmemesi dikkat çekici. Daha da önemlisi Batılıların da istediği “Moskova’da imzalanan 6 prensibin” destekleniyor olması.
- AB liderler zirvesi, Rusya’ya yaptırımların görüşüleceğini açıkladı. Buna karşılık Rusya, AB ülkeleriyle ticaretini gözden geçireceği cevabını verdi.
- Kuzey ülkeleriyle Baltık ülkeleri, Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka, İzlanda, Estonya, Letonya ve Litvanya meclis başkanları Rusya’yı kınadı, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanıma kararını geri almasını istedi.
- Rusya’nın yanında yer alan Belarus, Güney Osetya ve Abhazya’yı tanımayı değerlendiriyor.
- Gürcistan Parlamentosu Rusya ile ilişkilerin askıya alınmasını kabul etti. İktidara karşı harekete geçen Gürcistan muhalefeti, etkili olmaya başladı.
- Türkiye ise beklemeye geçti.
- Gerilimi değerlendiren İngiltere, “Topyekün savaş söz konusu değil” açıklamasını yaptı.
Savaş gemileri çıkmazsa
Bu kısa bilgilerden sonra bölgeye dönelim. Ruslar diyorlar ki; “Karadeniz savaş gemisi kaynıyor. Montrö Antlaşması’na göre azami süre olan 21 günün dolmasını bekliyoruz. NATO gemileri Karadeniz’den çıkmazsa, bunun sorumlusu Türkiye olur.” Burada Montrö ihlal ediliyor denmiyor, gemiler süresi içinde çıkmazsa Türkiye’nin sorumlu olacağı söyleniyor.
Bu yanlış. Çünkü sözleşmeye göre Türkiye Montrö’yü uygulamakla mükellef. Bunu da yapıyor. Bir ülke savaş gemisi süre ihlali yapıyorsa, buna karşı Türkiye’nin yapacağı bir şey yoktur. Sadece durumu taraf ülkelere bildirme durumundadır. Herhalde bunun gereği de yapılıyordur.
Sözleşmenin ihlali meselesi, sözleşmeye taraf ülkelerin hepsini aynı derecede ilgilendirir. Rusya da buna dahildir.
Bunun için Rusya’nın tehdidi mesnetsizdir, Türkiye’yi karşısına almaktan başka bir işe yaramaz.
Türkiye’nin hassasiyetleri
Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1. Montrö ihlal edilmemeli ve asla değiştirilmemeli.
2. Karadeniz’de “Güvenlik gücü” bahanesiyle NATO’nun veya ABD’nin üs kurmasına razı olunmamalı.
3. Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan ittifakı güçlendirilmeli. Rusya-Ermenistan-İran cephesi dikkatten kaçırılmamalı.
4. Bölgenin istikrar ve güvenliğini tehdit eden, Türkiye-Azerbaycan ve Gürcistan’dan toprak talep eden, saldırgan Ermenistan’a karşı kararlı ve caydırıcı bir ortak siyaset yürütülmeli.
5. Bölgedeki restleşmede Türkiye taraf olmamalı, Kafkasların güvenlik ve istikrarını gerçekler ve hukukun içinde aramalı.
Başbakan Erdoğan’ın acelecilikle dillendirdiği “Kafkas Paktı” bu günün konusu olamaz. ABD, İngiltere, Rusya, Azerbaycan, hatta Ermenistan ve İran’ın da dahil olacağı söylenen bir istikrar paktı nasıl mümkün olabilir?
Dış politika gerçekler üzerine oturmak zorundadır. Çünkü devletler arası ilişkiler katı çıkar hesabına dayanır. Düşünelim; Rusya arka bahçem dediği Kafkaslar’a ABD-İngiliz ikilisinin gelmesine nasıl razı olabilir? Hem de, Ukrayna’dan sonra Gürcistan’ın da Batı’ya kaymasıyla kuşatılmışlığını görerek, bundan kurtulmaya çalışırken. ABD-İran, Azerbaycan-Ermenistan, (Türkiye diyemiyoruz, çünkü ne yapacağımız belli olmaz) bir araya nasıl gelebilir?
Doğrusu hayal tatlıdır da, dış siyasette işe yaramaz, hatta başa bela açar. Aynen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne, (bol keseden atarak) Karadeniz’e sınırı olmayan Ermenistan ve Yunanistan’ı da alarak, bu güzel projeyi mahvettiğimiz gibi.

Yazarın Diğer Yazıları