ABD merkezli finans ajansı Bloomberg’ten Ugur Yilmaz ve Abeer Abu Omar, 5 maddede Erdoğan’ın ekonomi planını anlattı. ‘5 Grafikle Erdoğan’ın Mali Bağımsızlık Planı’ isimli yazıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha düşük faizler için yaptığı baskının 2023 seçimleri öncesi iktidarda kalmak için ekonomik büyümeyi ve istihdamı artırmayı amaçladığını ancak mevcut politikanın bedelini vatandaşların ödediği belirtildi.
‘YANLIŞ VAKİT’
İhracat odaklı büyümenin Asya ekonomilerini geliştirdiği belirtilen yazıda Erdoğan’ın bu politikayı geliştirmek için doğru vakitte olmadığı aktarıldı. Ayrıca bu politikanın getirisinin seçmenlerde karşılık bulması için 18 aydan daha az zaman olduğu hatırlatıldı.
Mevcut politikalar ve liradaki yüksek oynaklık nedeniyle yüksek kurdan yararlanan ihracatçıların dahi yeni politikaya uyum sağlayamadığı, birçok Türk’ün geçim sıkıntısı içinde olduğu belirtildi. Habere göre, bu politikadan en kötü etkilenenler ise Erdoğan’ın geleneksel tabanı olan işçi sınıfı aileleri oldu.
5 MADDEDE TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİKASI
Bloomberg’e göre işte 5 maddede Erdoğan’ın ekonomi politikası:
1- Erdoğan döneminde Türkiye’nin karşılaştığı en önemli zorluklardan biri kronik cari açık oldu. Zayıf para birimi politikasına geçiş, Türk ürünlerinin yurtdışında daha ucuz hale gelmesine, dolar ve euro kazanarak reel ekonomiye doğrudan yabancı yatırım çekmesi nedeniyle bu açığı kapatmaya yardımcı olabilir. Bu da nihayetinde lirayı istikrara kavuşturmaya ve ‘sıcak paraya’ olan bağımlılığı azaltmaya ya da menkul kıymetlere yabancı girişleri getirmeye yardımcı olabilir.
Türk hisse senetleri artık yabancılar için daha ucuz. Bu borsa, geçen ay Borsa İstanbul ile ortaklık ilan eden Abu Dabi menkul kıymetler borsası gibi stratejik yatırımcıları çekiyor.
Öte yandan, bu politika yabancı yatırımcıların getiriler düşerken Türk tahvilleri ve döviz piyasalarından kaçmasına, ithalat maliyetinin keskin bir şekilde artmasına, enflasyonun körüklenmesi ve cep telefonu ve bilgisayar gibi eşyaların pek çok kişinin erişemeyeceği bir hale gelmesine sebep oldu.
‘DIŞ TİCARET AÇIĞINI AZALTMAK’
2- Erdoğan’ın umutları, cari hesabın önemli bir bileşeni olan ticaret dengesini Türkiye’nin lehine çevirmeye dayanıyor.
Mevcut politikayla Anadolu imalatçılarının Avrupa pazarlarından daha büyük bir pay almasını sağlamak için liranın zayıflamasıyla birlikte işçilik maliyeti azalıyor. Ayrıca Türkiye’nin sahilleri ve tarihi yerleri de, zayıf para birimi ile ucuz bir tatili mümkün kılması nedeniyle turistler için daha çekici görünüyor.
Türkiye’nin dış ticaret dengesi
REEL GETİRİLER EMSALLERİNİN ÇOK ALTINDA
3- Kasım ayı tüketici enflasyonunda yaşanan artış, Türkiye’nin reel getirisini negatif bölgeye ve yükselen piyasa emsallerinin çok altına itti. Bu da Bu da yabancı yatırımcıları daha şimdiden başka yerlerde daha yüksek getiriler için Türk tahvillerini ve lirayı terk etmeye sevk etti. ABD ve diğer büyük ekonomilerin para politikasını sıkılaştıracak olması da Türkiye’yi daha kötü bir durumda bıraktı.
Gelişen piyasaların reel faiz oranları
Türkiye bu dönemde, ABD’nin 2013’teki parasal sıkılaşma dönemininkinden daha kötü bir şekilde etkilenebilir. Erdoğan, piyasaların para politikası üzerindeki baskısını kırmak için ödemeye hazır olduğu bir bedel olduğunun sinyalini verdi.
Mevcut ekonomik yaklaşım ülkenin döviz rezervlerini de tüketti. Bu da ekonomiyi yükselen piyasa satışlarına ve pandemi gibi beklenmedik şoklara karşı daha savunmasız bıraktı.
‘PİYASA KARŞITI TON’
4- Yabancı yatırımcıları uzaklaştıran sadece düşen getiriler değil. Erdoğan’ın söylemi giderek daha popülist ve piyasa karşıtı bir ton aldı. Erdoğan, ekonomik türbülansın sorumluluğunu ‘faiz lobileri ve dış güçler’e attı. Faizlerin düşürülmesini savunurken dini öğretilere başvurdu ve aynı fikirde olmayan yetkilileri görevden aldı.
2018’de alınan bazı önlemler yatırımcı güvenini zedeledi. Şimdi borsa dolar bazında tarihi düşük seviyelerde olmasına rağmen Türk tahvillerinin yabancı sahipliği tüm zamanların en düşük seviyelerinde seyrediyor.
YÜKSEK ENFLASYON
5- Para biriminin bu yıl dolar karşısında değerinin neredeyse yüzde 40’ını kaybetmesiyle enflasyon 3 yılın zirvesine çıkarken, üretici fiyatları Erdoğan’ın 19 yıllık iktidarının başlangıcından bu yana en yüksek seviyesine çıktı.
Türkiye’de yoksulluk pandemiden bu yana yükseliyor. Ekonomi bu yıl toparlanırken bile yoksulluk keskin bir şekilde tırmandı.
Türkiye’nin sefalet endeksi
Erdoğan’ın ucuz işgücüne dayanan ihracata yönelik bir ekonomi yaratarak bu döngüyü kırma planı, sıradan insanların hayatının daha iyiye gitmeden önce kötüleşeceği anlamına geliyor. Çünkü para birimindeki değer kaybı, üreticilerin büyümesinden daha hızlı bir şekilde enflasyonu besliyor.