Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR
İsrafil K.KUMBASAR

Bizim oğlanlara ‘zabıta’lık, sizinkilere ‘tek tip̵

İktidarın başındaki zata bakılırsa ’AKP dönemi’ hariç, bütçeden en fazla pay ‘askeri harcamalara’ ayrıldığı için memleket yerinde saymış.
Tayyip Erdoğan, bu ‘yanlış hesaptan’ dolayı, bir komşumuzun da şimdi içler acısı durumda olduğunun altını çizdikten sonra ekliyor:
- “Okullarda hep, ülkemizin üç etrafı denizlerle çevrili dedik amma, değerlendiremedik. Niye? Çünkü dört etrafımızın da sanal düşmanlarla çevrili olduğuna inandırdık kendimizi.”
Kimsenin çıkıp da sorma ihtimali yok:
- “Yahu bu sekiz yıldır satıp satıp bitiremediğiniz ülke kaynakları, fikir babanız Çetin Altan’dan mı yadigar?”
Hadi diyelim ki düşmanlar ‘sanal’.
Bir an için ‘milli görüş gömlekli’ genç Tayyip’in ‘kahvehanelerde’ atıp tuttuğu Yahudileri, ‘her taşın altında’ aradığı İngiliz parmağını, ‘toplantılarda’ haykırdığı Amerikan düşmanlığını geçtik. ‘Komşuları’ da bir kenara bıraktık. Düşman yok. (!)
Peki, bu satıp durduğunuz fabrikalar, limanlar, işletmeler, onlar ‘ne ile’ yapıldı?

* * *

‘Derin’ eko-analiz orada kalsa ne âlâ.
Anladık ‘askeri harcamalara’ karşısınız. Bu işin ilk adımı, peşinden ‘askerliği sulandırma’ görüşleri sökün etmeye başlıyor:
‘Bedelli’ olsun, olmadı ‘profesyonel ordu’ kuralım, o da tutmadı ‘tek tip’ yapalım. ‘Kısaltalım’, daraltalım. Yahu bu askerlik meselesine ‘bir hal çaresi’ bulalım. Tanzanya’da şöyle, Paraguay’da böyle.
Nedir bu askerlik sahi?
‘Kaynaklar’ oraya akıyor, gençliğimizin ‘en verimli’ çağları orada harcanıyor.
Mümkün olsa, ‘davul-zurna’ eşliğinde güle oynaya kışlanın yolunu tutan memleket evlatlarına ‘vergi ödettirilmesi’ bile gündeme gelir artık.
‘Kara mizah’ gibi ama, yine kimse ağzını açıp da bir soru sormaya yeltenmez:
- “Eyvallah ağalar. Askerliği kısaltın, kırpın, sembolik bir hale getirin. Askeri harcamaları da alabildiğine tırpanlayın. Fakat şu gençler için bir iş, aş kapısı aralayın olmaz mı?”
Zira, Erdoğan’dan alacağı cevap şu olur:
- “Biz milletin işsizine iş bulmak ile mükellef değiliz ki, canım kardeşim.”

* * *

Askerlik süresine ‘formül’ aranan gencin ‘karnı nasıl doyacak’ diye kafa yoran yok.
Sahi, düşünülen ‘gerçekten’ gençlik midir?
İşin doğrusu, üzerinde çalışılan kesimi, ‘askerlik çağına gelmiş kişiler’ olarak mı, yoksa ‘seçime damga vuracak’ kitle olarak mı görmek lazım, orası biraz şaibeli.
Yalnız hesap biraz ‘tutarlı’ gibi. Daha doğrusu ‘inceden inceye’ tartılmış. ‘İş ve aş’ veremediğin insandan ‘karşılıksız’ ne isteyeceksin?
‘Kömür’, ‘buzdolabı’, ‘iftariyelik paketi’ herhalde bu gençleri kesmez.
Geriye tek şey kalıyor, askerliği kısaltmak.
Ana-babalara yönelik ‘paralar silaha gitmiş’ yaygarasının altını, bir ‘operasyon’ ile doldurdun mu, işlem tamam.
Kim bilir belki de askerliğin kısalmasıyla yapılacak ‘tasarruf’, bu kez kamu bankaları üzerinden yandaşlara ‘kredi’ diye gitmez de, ‘istihdam alanları’ oluşturulur.
Bırakın şu ‘suyu bulandırma’ çabalarını.
Bakın Yunanistan’a, parayı askeri harcamalara yatırdı, bugün ‘ekonomik kriz’ içerisinde debelenip duruyor.

* * *

Biz, iktidarımızın ‘geleceğinin’ teminatı olan gençlerimizi çok iyi tanıyoruz.
‘Bizi tanıyanları’ da sözleşmeli ‘zabıta’, ‘park bekçisi’, ‘güvenlik görevlisi’, ‘reception memuru’ olarak yeterince istihdam ediyoruz.
Hadi diğerlerine de ‘seçimin hatırı’ için bir ‘askerlik müjdesi’ verelim gitsin.

Yazarın Diğer Yazıları