Bizim kalbimizde olduğu sürece onun dilinde olsa ne, olmasa ne

-Komşu, komşu huuuu! Açıklama geldi mi?

-Geldi.

-Ne söyledi?

-Tebrik etti.

-Kimi kimi?

-Şehitleri, gazileri...

-Başka kimi?

-Mehmetçiği?

-E Atatürk nerede?

-Kalbimizde!

Bu kadar...

Baltayı kalbimize vurdurmadığımız, ineğe içirip, dağa kaçırmadığımız sürece gerisi hikaye....

***

30 Ağustos mesajında Atatürk'ün adını anmamış!

23 Nisan'da da anmamıştı.

Haber değeri kalmadı; Atatürk'ün kurduğu Meclis'e, Atatürk'ün resmini asmayı gereksiz gören bir zihniyet söz konusu sonuçta.

İlkelerine aleni muhalefetleri ortada.

***

Her yerdeydi dün Atatürk Ankara'da;

Evlerin balkonlarında, insanların şapkalarında, tişörtlerinde, kravatlarında, gömleklerinde, çocukların ellerindeki bayraklarda, araç camlarında...

Siyasetin ambargosu sadece siyaseti bağladı;

Millet "Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa" diye marşlarla andı büyük zaferin büyük komutanını...

Yaptığı açıklamanın tamamını okuyunca ne Sakarya'yı, ne Dumlupınar'ı, ne Kocatepe'yi, ne Büyük Taarruz'u, ne işgali, ne direnişi zaten hiç anlamamış olduğu görülebilen biri anmadı diye Atatürk ne kaybetti Allah aşkına Atatürk'lüğünden!

Hiç istemese de huzuruna çıkmak zorunda kaldı mı?

Kaldı.

Huzurunda saygı duruşunda bulunmak zorunda kaldı mı?

Kaldı.

Anmaması neye yaradı?

Bu mübarek günde adlı adınca söyleyip edep sınırlarını zorlamayayım; kendi kendilerini tatmin ediyorlar diyeyim siz olanı anlayın!

Unutturmaya çalıştıkça hatırasını daha da büyütüyorlar.

Önemli olan halkın tepkisi

-------

Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan'ın aktardığına göre, AKP ve MHP, Meral Akşener liderliğinde kurulmasına çalışılan yeni partiyle ilgili ortak bir strateji belirlemiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan yahut AKP-MHP yönetimlerinden "yeni oluşuma dönük sert tepki çıkışlarına tanık olmayışımız"ın nedeni bu stratejiymiş... İki parti de bu yolla, "Akşener isminin büyümesine katkı vermemeyi" hedefliyormuş.

AKP'de "parti sözcüsü" düzeyindeki isimlerin Akşener'i hedef alarak "FETÖ" sopasıyla sindirmeye çalışmalarını, yahut yandaş medya manşetlerinden yürütülen sistematik linci, hedef gösteren başlıkları göz önünde bulundurunca (Keza aynısı MHP cephesi için de geçerli. Partinin lideri konuyu geçiştiriyor görünse de, en yakın çalışma arkadaşlarının, hemen her gün, her saat yeni parti var dillerinde sosyal medyada...) bana iki parti de, pek öyle "tepkisiz" görünmüyor ama neyse...

Bu stratejinin dört dörtlük uygulanabildiğini farz edelim.

İşe yarıyor mu peki?

Zannediyorum yakın zamandaki en somut göstergesi; reytingleri...

Bu dahiyane stratejileri geliştirenler, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı'ndaki 3. yılı namına yapılan ve birçok kanalın canlı yayımladığı programla, aynı saatlerde Koray Aydın'ın yeni partiyi anlattığı programın reytinglerini karşılaştırmakla ölçüme başlayabilirler mesela;

Bakalım kamuoyunda karşılık bulmuş mu yeni parti yahut yöneticilerini "yok sayıyormuş gibi" yapmak!

Ha bir de...

Adama sormazlar mı; etkili olmalarını önlemek için stratejiler geliştirmek, buna kafa yormak, mesai harcamak bile etkili olacaklarına dair bir endişe yaşandığının işareti değil mi siyasette?

kupur-002.jpg

BU NEYİN YASI?

-----

Kupürlerini paylaştığım yayın organları dünün "bayramsızları"; Büyük Zafer'i kutlamayanları, kutlandığını duyurma ihtiyacı duymayanları...

Şeytan bu, dürtüyor böyle zamanlarda;

30 Ağustos'ta "bayramsız" kalmış olsaydık; bayraksız da kalmış olacaktık, vatansız da, devletsiz de... Dünkü körlüğün sebebi "zafer"den yana olmamaksa, işgalin devamını mı isterdi bu yayın organları acaba?

Protokol hanımefendilerine not

-------

Pek yolunuz düşmüyor yahut işiniz olmuyor olmalı; kılık kıyafet seçiminiz, Anıtkabir'in fiziki koşullarından bihaber olduğunuzu ele veriyor.

Bir bilen tavsiyesi:

Aslanlı Yolda yürümeyi gerektiren törenlerde ince topuklu ayakkabı giymezseniz, topal bir keklik gibi sekmek yerine dimdik yürümeyi becerebilirsiniz!

GÜNÜN SÖZÜ

-------

Alnı secdeye değiyor diye bürokrat atadınız ancak kıblesinin Mekke mi, Washington mu olduğuna bakmadınız. Ümmetçilik nice imparatorluklar yıkmış, ancak bir köy dahi kuramamıştır...

Mehmet Tolga Akalın

Yazarın Diğer Yazıları