Bizi iyice saf bellediniz herhâlde
Son günlerde gözlerimizin içine baka baka konuşuyorlar. Bölünme istemiyorlarmış, federasyon istemiyorlarmış, hatta demokratik özerklik bile istemiyorlarmış. Barış süreci denilerek şımartıldılar ya, aman sürece bir zarar gelmesin, diyerek hepsi barış havarisi kesildiler. Nasıl barış havarisi olmasınlar ki! Yıllardır sayın bile diyemedikleri Öcalan’la şimdi görüşüyorlar, mektuplarını Kandil’deki terör merkezine götürüyorlar, cevapları tekrar İmralı’ya taşıyorlar. Devlet yetkililerini Öcalan’ın ayaklarına götürdüler. Ve nihayet Öcalan’ın mesajını Diyarbakır’da topladıkları kalabalıklara göğüslerini gere gere okudular. Eh, bu sürece kıyılır mı? Hazır, önderleri Öcalan farklı bir devletin başkanıymış muamelesi görürken bu sürece kıyılır mı? Elhak, hepsi birer barış havarisi ve ülke bütünlüğünün üzerine titriyorlar. Bizi iyice saf bellediler zahir. Yahu şu sözler daha 2,5 yıl önce söylenmedi mi?
“Özerk Doğu Karadeniz olacak, Özerk Orta Karadeniz olacak, aynı zamanda Özerk Kürdistan olacak... Her bölgede bölgesel parlamento olacaktır. Bu bölgesel parlamentolardan bir tanesi de Kürdistan Bölgesel Parlamentosu olacak.” (Milliyet, 01.08.2010).
Bu sözler 2010 Temmuz’unda Osman Baydemir tarafından söylenmiş. Selahattin Demirtaş’ın şu sözlerinin üzerinden ise daha dört ay bile geçmedi:
“Bu tepenin arkası Kürdistan’dır. Bu tarafı Kürdistan’dır. Ölenler Kürt’tür. Savaş uçakları Türk savaş uçaklarıdır. Başbakan bunu Bodrum ve Fethiye’de yapamazdı. Kürdistan yok diye mi bize bu zulüm yapılıyor? O zaman Kürt halkının yapması gereken bir şey var. Adı ister özerk, ister federasyon, ister bağımsızlık olsun, Kürt halkı bu eksikliği tamamlamalıdır... Burada kaçakçılık yoktur. Kaçak olan tek şey vardır, o da sınırlardır.” (Hürriyet, 29.12.2012).
Daha üzerinden dört ay geçmemiş olan bu sözlerden sonra üniter yapının değişmeyeceğini, bölünme istemediklerini söylüyorlar. Onlar mı saf ayağına yatıyor; yoksa bizleri mi iyice saf bellediler? Herhâlde ikisi birden. BDP, PKK, KCK, Kandil vb... taifenin üniter yapı konusunda samimi olduğunu iddia edenler ve hatta buna inananlar bu sözleri ve benzerlerini hiç duymadılar mı? Uzaydan mı geldiler? Tamam, uzaydan gelmiş olabilirler, buna bir diyeceğim yok. Fakat bir de bölünme tehlikesinden bahseden Türk milliyetçilerini ve ulusalcıları bilgiç bir eda ile paranoyaklıkla suçlamaları yok mu? İşte o zaman kendimi bir vodvil seyrediyormuş gibi hissediyorum.
Demirtaş mevcut sınırlarımızı “kaçak” diye niteliyor ya, bakın, 21 Mart mesajında önderi ne diyor:
“Batılı emperyalist müdahaleler, baskıcı anlayışlar Arabı, Türkü, Kürdü... toplulukları sanal sınırlara, sun’i problemlere gark etmeye çalışmıştır.”
Uzaylı bilgiçler, buna ne dersiniz? Kuzeydeki Kürdistan ile Irak’taki Kürdistan arasındaki sınır birine göre “kaçak” , diğerine göre “sanal” imiş. Hâlâ birleşik Kürdistan istemediklerini mi söylüyorsunuz? Biz Türk milliyetçilerini ve ulusalcıları değil ama uzaydan gelen sizleri iyice saf belledikleri anlaşılıyor. Öyle ya, İmralı’daki önderleri ne diyor: “Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.” Ne âlâ değil mi? Silahlı unsurlar çekilecek, barış gelecek, anaların gözyaşları dinecek. Bu sözlerin arkasından adam, “bu bir son değil yeni bir başlangıçtır” demiş, kimin umurunda! Yeni başlangıç devreye girecek, sanal sınırlar ortadan kalkacak, Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan’la birleşilecek. Saflık var ya serde, belki de bu yolla Türkiye’nin büyüyeceğini de düşünüyorsunuz.
Haa, bir de şu söylem var. Biz korkak imişiz. Korkak olduğumuz için ülkenin bölünmesinden korkuyormuşuz.
Korktuğumuz filan yok. Şüphesiz Türkiye bölünmeyecek. Bölünmeyecek de bu, sizin âkil adamlarınız ve politikalarınız sayesinde değil Türk milletinin direnişi sayesinde olacak. Ne kadar psikolojik harekât yaparsanız yapın, ne kadar milletin algısını değiştirmeye çalışırsanız çalışın, millet bu çirkin oyunu bozacaktır.