Bıraksan Barzani'den özür dileyecekler...

Yine bir "mevzuyu çok yanlış anlama" vakasıyla karşı karşıyayız sayın seyirciler...

Tamam, "uluslararası ilişkilerde duygular değil çıkarlar vardır" dedik... Tamam "kin, nefret, intikam" değil "konjonktür" eksenlidir dedik de...

Seni savaşla tehdit eden, soydaşlarını zulümle tehdit eden, kadim Türk yurtlarını işgalle tehdit eden Barzani'ye, haddini bildirici, burnunu sürttürücü, önünde diz çöktürüp "ben ettim sen eyleme" diye süründürücü bir tek adım dahi atmadan "gel barışalım artık" serenatlarına başlamak, bizim görmekte zorlandığımız hangi "millî çıkar"ı barındırıyor acaba?

Bilmem farkında mısınız; son birkaç gündür "yeniden iyi ilişkiler kurma" mektupları yollayıp duruyorlar Barzani'ye. Bıraksan, bedel ödetmek şöyle dursun özür dilemeye razı bir garip hal içindeler.

Bu düpedüz, Barzani'ye geri adım attırmaya çalışıyor görünüp Türkiye'nin geri adım atması değil mi aslında?

***

Kerkük'le Gazze'nin ne alakası var

MHP'nin dünkü grup toplantısında "Gazze ve Filistin Türkiye için neyse Kerkük ve Türkmenlerin de aynı anlamı taşımaya başlamasından dolayı mutluyuz" ifadesini duyunca bir an afalladım...

İktidarın yüzünü Filistin'den Irak sınırları içindeki Türk illerine çevirmesi -tabii sahiden de çevirdiyse- iyidir, hoştur da, Kerkük ile Gazze "bir" olamaz asla!

Neyse ki birkaç cümle sonra gelen "Kerkük tarihinde Türk'tü, bugün de Türk'tür" ilanı, dolaylı da olsa neden Kerkük'ün Gazze ile aynı anlamı taşımasının söz konusu dahi olamayacağını açıklamış oldu da, durum toparladı.

Gazze'de işgale, Gazze'de katliama karşı çıkmak ancak "insani" bir görev olabilir... Kerkük'teki işgale, Kerkük'teki katliama karşı çıkmak ise her Türk için "millî" bir vazifedir...

***

Herkesin okumasına çabalayacağınız yerde; hayırdır!

Tuhaf şey...

Topluma en fazla vaat ettikleri "hesaplaşma" ve "yüzleşme"ydi; Türkiye'yi "gizli belgelerdeki sırları"yla, "mahrem"iyle, kafasını kuma gömünce "olmamış gibi" yapabileceğini sandığı gerçekleriyle yüzleştiren kitabı yasaklıyorlar şimdi!

"Barışlar"ın; Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın hazırladığı "Mahrem"in 2,5 yıldır piyasada olduğunu, on binlerce insan tarafından çoktaaaaaan okunduğunu, gazetelere yansıyan haberleri, okuyanların yayımladığı fısıltı gazetesi eliyle içindeki o "kimseler bilmesin" istedikleri rezilliklerinin de an itibarıyla milyonlarca kişinin malumu olduğunu düşününce pratik hiçbir karşılığı yok aslında bu hamlenin; teorik olarak da yarardan çok zarar getirdiği ortada.

Düşünsenize, bütün varlığınızı vakfederek mücadele ettiğinizi ileri sürdüğünüz, "terör örgütü" ilan ettiğiniz dini görünümlü yapının sadece "darbeci" değil aynı zamanda "ahlaksız" olduğunu da ortaya koyan bir kitaba savaş açıyorsunuz... Tıpkı bir dönem "Son Devrin Din Mazlumları"yla yaptığınız gibi, elinize alıp, kürsülerden "bunlar kızlarınızın namusuna da el uzattılar, ırzına da geçtiler" diye kükremenize imkan verecek, dayanak olacak bir kitaba savaş açıyorsunuz...

Bugünkü iddialarınız gerçek ise, 100 Temel Eser listesine almanız gereken yerde böyle bodoslama frenleyince... Şeytan, toplumun aklına o muz kabuğunu düşürmeyecek mi sanıyorsunuz:

Neden?

15 yaşındaki küçücük bir kız çocuğunun "devlet" maskesi takmış paralel örgüt himayesinde tecavüze-sistematik işkenceye uğramasını mı umursamıyorsunuz?

Bu iğrençliği örtbas ettiği iddia edilen eski vali yeni vekiliniz "emri kimden aldığını" söyler de, ne istedilerse verme gafletinin kapsama alanını ifşa eder diye mi korkuyorsunuz?

Yoksa...

Dokunan yanıyor mu hâlâ?

***

Ankara'nın çanları...

ANKAPARK'ın dinazorları, her köşe başının zürafaları ve bütün misket oynayan kediler aşkına!..

"Yolcudur 'başgan' bağlasan durmaz" diyorlar...

"Kendi zorunlu istifasıyla kurtarırsa iyi; çanlar 'Osmanım' için de çalıyor" diyorlar...

***

MİLAT...

Biri, TSK'da, Göktürk alfabesiyle yazılı armaları yasaklama kararının arkasındaki akıldaneye, TSK'nın tarihçesini okutsun!

Ha, biz "yeni devlet" gibi, "yeni ordu(!)"nun da miladını 15 Temmuz 2016 kabul ediyoruz diyorlarsa o başka!

Yazarın Diğer Yazıları