Karar gazetesi yazarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın eski danışmanı Akif Beki, ekonomik krizin derinleşmesiyle ilgili önemli bir yazı kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın ''Ekonomide Kurtuluş Savaşı veriyoruz'' sözlerini gündemine alan Beki, "Kurtuluş savaşı milletten saklanır mı?" başlık yazısıyla Erdoğan''a veryansın etti.
İşte Akif Beki''nin yazısı şu şekilde:
"Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz ama iktidar medyası bir şey olmamış, her şey olağanmış gibi yapıyor.
Beklenirdi ki, liramıza ettiklerinin hesabını dış güçlerden nasıl soracağımızı haykırsınlar.
Bedelini ağır ödeteceğimizi bildirerek milleti rahatlatmaları gerekmez miydi?
Fakat nerede!
Dün hiçbir iktidar gazetesinin manşetinde doların durumundan haber yoktu. Ne manşeti, birinci sayfalarına bile girmemişti.
Liramızı dış güçlerin dolara ezdirdiğine inansalar, milleti de inandıracaklarına gözleri kesse böyle mi yaparlardı?
Onu bırakın, muhalefeti iktisadi mandacılıkla suçlayan manşet bile çıkmadı.
Muhalefet gibi düşünüyorlar deseniz, o da değil.
Ekonominin doların hakimiyetine, adeta mandası altına sokulduğuna kanaat getirseler bir ipucu verirlerdi.
TL''ye ihaneti savunanlar, TL''yi savunanlara hain diyor gibi görünmekten mi çekindiler, ummam.
Dolara karşı milli paramızı tutuyorlar diye, muhalefeti gayrimilli olmakla suçlayabilirlerdi. Yapmadıkları şey değil.
İnsafa mı geldiler, yüzleri mi kalmadı?
Belki de yokmuş gibi davranırlarsa kriz yok olur, halk evinde otururken nasıl yoksullaştığını hissetmez zannediyorlar.
Cebindeki paranın durduğu yerde azaldığını unuttururlarsa milletin canını acıtmaz diye mi?
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, ekonomide yepyeni bir şey denediklerini söylemişti. Ne olduğunu kendisi de bilmiyordu. Ama bu denemenin başarılı olacağından yüzde yüz emindi.
Dereye su gelene kadar kurbağanın gözü, halkın canı çıkar diye bir endişe de yansımıyor iktidar medyasına.
Yansısa hafiften mızırdanır, ''zorumuz ne de ateşle oynuyoruz'' diye sorarlardı herhalde.
"Amerika''yı niye yeniden keşfediyoruz" diyen biri duyulurdu.
Ya da "Ekonominin kitabını baştan yazmamız şart mı? Yazılmışı neyimize yetmiyor da uygulamıyoruz? Kuralına uysak, sonu belirsiz maceralara memleketi sürüklemesek? Para politikasını bütün dünyanın yanlış, bir tek bizim doğru bildiğimizi ispatlamak için değer mi" filan...
EN UFAK BİR SORGULAMA DA YOK
Sanırım medyası da iktidar gibi yepyeni bir şey deniyor.
Kim bilir, belki de milletin işini bildiğine güveniyorlardır. Rahatlıkları ordan geliyordur.
Doları bozdurup TL''ye dönme çağrılarına nasılsa itibar edilmemişti, bankalardaki yerli ve milli hesapların yarıdan fazlası dolarda duruyordu.
Hatta milli paramızın değeri yerlerde sürünürken, Amerikan parası aşırı pahalanmışken bile dolar almaya doyulmadı.
Dün, vatandaşların dolar hesaplarındaki değişikliklerin haritası çıkarılmıştı. İktidar desteğinin güçlü olduğu illerde dolara hücum sürmüş. ''Çok yülseldi, burdan alınır mı'' demeden dolar toplamaya devam etmişler.
Demek doların daha da yükseleceğine, burada durmayacağına güçlü bir inançları var. İktidarın denediği yepyeni şeyin liraya yaramayacağını, dolara yaramaya devam edeceğini öngörüyorlar.
Berat Albayrak''ın babası Sadık Bey, "yüzünü Kabe''ye, sırtını dolara yaslayanlar"dan söz etmişti.
Sudan ucuz hale gelmişken bile kendi paramızı almıyorlar. Sırtını hala dolara yaslayanların, iktidara ve başaracağına hiç güvenmediklerini de gösteriyor.
Ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimize inanmış, gerekirse aylarca soğan ekmek yemeğe razıymış gibi görünmüyorlar pek.
Cumhurbaşkanı, halkımızın birikimlerini dolarda tuttuğunu vurgularken muhtemelen bu garanticiliğe işaret ediyordu.
Yani lira kaça düşerse düşsün, tedbirciliği sayesinde dolardan şaşmayanların kaybetmeyeceğine, aksine kazançlı çıkacağına bir ima olsa gerek.
Kısacası; üstünde her ne deneniyorsa, dolara yaslananlara bir şey olmayacağını bilmenin verdiği rahatlıkla deneniyor gibi.
Aksi halde...
Sıkıntı yokmuş gibi yaparlar mıydı?
''Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz'' derken söylediklerine inansalar, milletten saklarlar mıydı?"