AKP''nin kurucularından olan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, TBMM''deki odasında Independent Türkçe''den Can Bursalı''nın sorularına cevap verdi.
AKP’de ilk kurulduğu günden itibaren problemin Genel Başkanda olduğunu söyleyen Şener, "O siyasi yasağı aşabilmek için, yani Türkiye içinde meşruiyet sağlayabilmek için AB ve ABD ilişkisine önem verdi. Yani dış destek ile iç meşruiyeti elde etme stratejisi ilk dönem stratejisidir. Bu destansı AB süreçleri hep o kendisinin yakalamaya çalıştığı, ülkedeki hukuk engelinin aşılabilmesi ve ondan sonra da kurumasal yapıların kendisinin meşruiyetini ve yaptıklarını onaylamasını elde etmeye yönelikti.” dedi.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Şener, AKP''nin parti programını kendi yazdığını belirterek "Şu anda AKP’nin izlediği siyaset baştan sonra halen hiçbir kelimesi değişmemiş olan parti programına tam terstir." ifadelerini kullandı. Ayrıca Şener, AKP’deki''deki problemi de açıkladı. Şener, problemin AKP’de kurulduğu ilk günden itibaren Genel Başkan''da olduğunu söyledi.
"AKP''NİN PROGRAMINI BEN YAZDIM"
AKP''nin parti programını kendisinin yazdığını kaydeden Şener, "AKP kurulurken çok idealist davranmıştım. İyi şeyler olsun, demokratikleşme, insan hakları, dünya ile barışık olsun, insanı ile barışık olsun, ayrıştırma yapmasın, çağdaş demokratik değerler üzerinde siyaset yapsın istemiştim. Hatta hep söylerim, "partinin programını ben yazdım" diyebilirim." dedi.
Şimdi açın bakın AKP’nin programına, ana özü itibarıyla çağdaş demokratik değerlere vurgu yapan bir parti olduğunu söyleyen Abdüllatif Şener, "Ben buna inanıyordum. Yani siyasetin böyle yapılması gerektiğine inanıyordum. Onun ötesinde de uzun yıllar siyasi tecrübemden sonra AK Parti kurulurken artık, seçmeni ayrıştırmamak, partileri ayrıştırmamak gerektiğini düşünüyordum." ifadelerini kullandı.
AK Parti''de görev aldığı süre boyunca hiçbir konuşmasında hiçbir partinin aleyhine konuşmadığını açıklayan Şener, "Ve AK Parti’yi de hiç methetmedim. O toplantılardaki konuşmalarımda da hiç AK Parti’yi anlatan, ya da öbür partileri eleştiren şeyler söylemezdim." diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani bu benimkisi çok aşırı bir davranış biçimiydi ama ayrışmanın ülkeye zarar vereceğini düşünüyordum. Türkiye’nin ihtiyacı olan bu toplumsal kültürü oluşturmaya bir katkı sağlayayım diye çaba harcardım.
Birlik beraberlikten bahseden bir konuşma tarzım vardı. Konuşmalarımı "Önemli olan partiler değildir. Önemli olan sizsiniz. Birbirinizi sevin, birbiriniz ile iyi geçinin hangi parti kazanırsa kazansın" derdim. Hatta seçim konuşmalarımda bunu söylediğim zaman bazı partililer "Ya ağabey sen ne yapıyorsun? Bu konuşma ile nasıl oy alacağız" derlerdi. Ben, "Ülkeye zarar verdikten sonra oy alsan ne kıymeti olabilir? Biz faydalı olmaya uğraşıyoruz. Vatandaş bunu sezer, görür" derdim. Ama hayal kırıklığına uğradım, her konuda."
Şu anda AK Parti''nin izlediği siyaset baştan sonra halen hiçbir kelimesi değişmemiş olan parti programına tam ters olduğunu ifade eden Şener, "Peki, bu terslik nereden kaynaklanıyor? Başlangıçtan beri var mıydı? Yoksa sonradan mı ortaya çıktı? Bana göre başlangıçtan beri vardı." dedi.
"AKP''DE PROBLEM KURULDUĞU İLK GÜNDEN İTİBAREN GENEL BAŞKAN''DAYDI"
AKP’de ilk kurulduğu günden itibaren problem Genel Başkan''daydı" ifadesini kullanan Abdüllatif Şener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan''ın milletvekili seçilmeden önceki siyasi yasağını anımsattı.
"O siyasi yasağı aşabilmek için, yani Türkiye içinde meşruiyet sağlayabilmek için AB ve ABD ilişkisine önem verdi. Yani dış destek ile iç meşruiyeti elde etme stratejisi ilk dönem stratejisidir." diyen bulunan Şener, "Bu destansı AB süreçleri hep o kendisinin yakalamaya çalıştığı, ülkedeki hukuk engelinin aşılabilmesi ve ondan sonra da kurumasal yapıların kendisinin meşruiyetini ve yaptıklarını onaylamasını elde etmeye yönelikti.
İlk Gül hükümeti kurulurken biz kendisi ile beraber Yunanistan’da idik. Yunanistan’dan İspanya’ya giderken havada Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmıştı. Yani burada seçim sonrası ilk AK Parti hükümeti kurulurken, o AB liderleri ile görüşüyordu." ifadelerini kullandı.
Sürekli AB değerlerine vurgu yapıldığını belirten Şener, şöyle sürdürdü:
"O imajı veriyordu. Neden? Burada meşruiyetini elde edebilmek maksadı ile.
Fakat yönetim tarzı hukuka ve siyasi etik kurallara, kamu mallarını korumaya yönelik olmadığı için ve başlangıçta da medya ve Türkiye’deki kurumsal yapı tereddütle baktığı için Erdoğan’a ve AKP iktidarına, bu AB vurgusu ile sürdürdüğü politikaların dönemi biraz uzun sürmüştür.
Ama bir taraftan da ilk oturduğu günden itibaren hukuk, siyasi etik, kamu malını gözetme gibi evrensel bir yöneticinin, başbakanın olması gerektiği şekilde işi yürütmüyordu. Bu birikerek sonunda hem medyayı teslim aldı, hem kurumsal yapıları teslim aldı.
Kendisini denetleyen kurumlar olmaktan öte, kendisinin kırbacı haline gelen kurumlar haline dönüştü. Başta yargı olmak üzere."
Can Bursalı''nın "Yani, baştaki strateji bir aldatmacaya mı dayanıyor?" sorusuna ise Şener şöyle yanıt verdi:
"Evet, sadece kendi meşruiyetini sağlamaya yönelikti."