Bir yerlere biraz utanç saklayın

Kesin ve kaybolmayacağından emin olduğunuz bir yere saklayın bu fotoğrafı.

Bir çekmece, kitap arası, sümen altı her nereyi uygun görürseniz; bilin ki çok sürmeyecek oradan çıkması. Emin olun bu fotoğraf -hiç uzak olmayan bir gelecekte- bir kere daha Türkiye'nin gündemine gelecek;

Hazmettire hazmettire dönüştürülen toplumsal-siyasal-bürokratik meşrebimiz buna müsait!

1-500.jpg

***

Kim mi bu fotoğraftaki?

Ersel Ezen.

Ersel Yüzbaşı.

Önceki gece, PKK'nın, önünde 2 ton patlayıcı yüklü tankeri patlattığı Hani İlçe Jandarma'nın Komutanı.

Bir buçuk, iki ay öncesine kadar "casus"tu yaftası; İzmir Askeri Casusluk Davası'nda sanıktı. "Haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, örgüte üye olmak ve örgüte yardım ve yataklık etmek, devletin güvenliğine, iç ve dış yararlarına ilişkin belgeleri yok etmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek, siyasal veya askeri casusluk" suçlarından yargılanan o onurlu Türk subayları arasındaydı;

Sanmayın ki Türkiye Cumhuriyeti sadece kağıt üzerinde değil fiilen de bir "hukuk devleti" olmak yoluna girdiğinden; sırf iktidar ile cemaat arasında kara kedi girmesinden sebep beraat etti. Aksi olsa; menfaatleri çatışmamış ve birbirlerine "ne istiyorlarsa vermeye" devam ediyor olsalardı; gözünün yaşına bakmadan zindana tıkacaklardı Ersel Yüzbaşı'yı (da). Ve şimdi Ersel Yüzbaşı'nın bir tek karışını bile feda etmemek üzere kanını döktüğü o vatan parçasını en ileri demokratik usullerle(!) kendi elleriyle teslim edeceklerdi PKK'nın siyasal temsilcilerine!

***

Ersel Ezen, önceki gece itibarıyla, o güvenliğini pazarladığı iddia edilen devletin varlığını korumak için verdiği mücadelenin sonucu -gereği belki üzerine söz söylemek zor-;

"Gazi".

Gözünü kaybedebilir... Şehit de olabilirdi; saldırı anında lojmanda bulunan eşi ve oğlu da yatıyor olabilirdi onun yerine o yatakta; ki eşi de yaralılar arasında.

***

Utandınız mı?

O hunhar kumpas silindir gibi geçerken Türk Ordusu'nun üzerinden, bir kerecik bile aklınızdan "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" geçtiyse, bir kerecik bile "bu asker de..." diye başlayan "yol verme" cümleleri kurduysanız;

Utanın.

Sonra alın o utancı da, bu fotoğrafla birlikte saklayın.

Lazım olacak!

***

Çünkü...

Üç beş gün "meğer nasıl da kahramanlarmış", "aile boyu vatanseverlik" hikayeleri yazıldıktan sonra...

Ve bütün diğer kahramanlık, fedakârlık, vefakârlık, cefakârlık hikâyeleri gibi onunki de unutulanlar arasına karıştıktan sonra...

Türkiye'yi yarın nasıl bir zihniyet idare edecek en ufak fikrimiz var mı?

Nasıl bir iktidar şekillenecek; ortakları/paydaşları hangi "misyonlar" olacak?

Kim gidecek, kim kalacak?

Yalnızca "Balyoz" nihayete erdi; "kumpas"ın onun dışındaki bütün ayakları hâlâ sıratta... Ve kumpasçılar tasfiye edildiklerini sandığımız kalelerinden birinde bile yeniden palazlanırlarsa bu devletin; "yarım bıraktıklarını tamamlamak" üzere bu dosyaların beklediği yüksek yargı olacaktır ilk hedefleri!

Umalım ki olmasın;

Ama bu denli "rüzgâra kapılmaya teşne" aktörlere teslim bir siyasal ortamda "mümkün değil" diyemiyoruz yazık ki her nevi ihanetin ve karşısında sergilenen ahmaklığın tekerrürüne...

Onun için dedim utancınızı da saklayın; bu fotoğraf bir gün yine "casus" diye getirilirse önünüze; lazım olacak!

Yazarın Diğer Yazıları