Bir tek Ankara'ya Amerikan bayrağını çekmedikleri kaldı
BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan, necip Türk medyasında çıkan “Diyarbakır’da yeni bir Kürt paketi açıklayacak” şeklindeki haberleri “Yok böyle bir şey” diye yalanladığı saatlerde, ’Amerikan derin devletinin’ en etkin yayın organlarından biri olarak kabul edilen New York Times gazetesine yaptığı açıklamada aynen şöyle diyordu:
- “Sınırötesi operasyon ABD’nin ve Irak hükümetinin desteği ile gerçekleşti. Ancak terörle savaş sadece askeri operasyonlardan ibaret değil. Bunun sosyo-ekonomik kısmı var, psikolojik kısmı var, kültürel kısmı var. Barzani ile gayriresmi temaslarımız sürüyor. Bölgeye yönelik bir paketi hazırlıyoruz. Beş yılda 12 milyar dolarlık yatırım yapılacak, yeni teşvikler, krediler, kolaylıklar devreye sokulacak, Kürtçe yayın yapacak bir televizyon kanalı kurulacak.”
Paketin ‘psikolojik’ ve ‘kültürel’ kısmından daha neler çıkacağını yakında hep birlikte öğreneceğiz.
İşbirlikçi medya, “Neden bize değil de, önce New York Times’a açıklıyor” gibi bir serzeniş içerisinde.
Ama, nedense hiç kimse şu sorunun cevabını aramayı aklının ucuna dahi getirmiyor:
Erdoğan’a bu paketi kim dayatıyor?
* * *
ABD Ankara eski Büyükelçisi Robert Pearson, 20 Temmuz 2003 tarihinde Hürriyet gazetesine verdiği bir mülakatta şöyle diyordu:
- “Anadolu’nun güneyini, doğusunu ve Kuzey Irak’ı alırsanız, tek bir ekonomik bölge olduğunu görürsünüz. Bütün ulaşım yolları, haberleşme hatları, petrolün sevki, hep bu yönde gidiyor. Irak’ın kuzeyinde Türk yatırımlarını, petrol ticaretini artırarak, yerel ticareti teşvik ederek, aynı zamanda Güneydoğu’ya ve Doğu’ya da refah getirebilirsiniz.”
Bu sözler, Mesut Barzani’ye ait bir Sanalağ (Internet) adresinde şu şekilde yorumlanıyordu:
- “Kürdistan’ın güneyi ile kuzeyinin tek bir ekonomik bölge ve bütünlüklü bir pazar şeklinde birbirine bağlanıp siyasi şekillenmeye dönüşmesi, Türk devletini tamamen bölgeden tasfiye edecektir.”
Pearson, aynı mülakatında, ‘genel af’ çıkarılıp, ‘siyasi çözüm’ için adım atılması halinde, teröristlerin ‘güç kullanılarak’ bölgeden atılabileceğini söylüyordu.
’Tartışmalı’ operasyon ve arkasından meydana gelen gelişmeler, tam beş yıl önce açıklanan planın devamından başka bir şey değildir.
* * *
Tayyip Erdoğan, iktidara geldiğinden beri ’Ankara merkezli’ bir hükümetin başı gibi değil de, ne yazık ki ’Washington uzantısı’ bir manda yönetiminin uygulayıcısı gibi hareket ediyor.
Irak’ın kuzeyine yönelik sınır ötesi bir operasyon için ’arkasındaki küresel güçleri ürkütme’ korkusu ile aylarca TBMM’den yetki tezkeresi çıkarmaya yanaşmayan Erdoğan, kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine ’gaz almaya’ yönelik de olsa sınırlı bir harekat için Beyaz Saray’da pazarlıklar yapmış, “Verilen süreyi aştınız, hemen çekilin” uyarısı karşısında da ne yapacağını şaşırıp kenara çekilmişti.
Aynı Erdoğan, yine ’Türk kimliğinden’ arındırılan yeni Anayasa taslağını da, bir heyet aracılığı ile ’stratejik ortağının’ beğenisine sunmuştu.
Zamanında iktidara gelmek için, ’icazeti’ Washington’da arayanlar, iktidarlarını sürdürmek için de ‘el altından’ kendilerine ’tak’ diye verilen talimatları ’şak’ diye yerine getirmek zorundadırlar.
Aksi takdirde, Sam Amca, hiç gözünün yaşına bakmaz, “Kullanım süren doldu” diyerek adamı anında ’deliğe’ süpürüverir.
* * *
“İcazeti Amerika’da aramak”, (asker de dahil) ne yazık ki 50 yıldan beri süregelen bir gelenek.
’Bağımsızlıkmış’, ‘milli egemenlikmiş’, ’demokrasiymiş’, ’halk iradesiymiş’, aslında hepsi milleti uyutmaya yarayan ’sanal’ bir görüntüden ibaret.
Kabullenmek istemesek de ‘gerçek’ olan şu:
Türkiye, Amerika’dan idare ediliyor.
İktidar sahiplerine çağrımız şudur:
Gelin, artık milleti daha fazla aldatmayın.
’AB bayrağının’ gölgesindeki TBMM’nin önüne bir de ’ABD bayrağını’ çekin.
Devlet dairelerinden indirilen ’Atatürk’ün resimlerinin yerine ’George Washinton’un resimlerini asın.
‘Türkiye Cumhuriyeti’nin arkasına bir de ’51’nci ABD eyaleti’ sıfatını ekleyin.
Ve hiç vakit kaybetmeden Kasım ayında ABD’de yapılacak olan Başkanlık seçimlerinde, T.C. vatandaşlarının da oy kullanması için talepte bulunun.
Gariban vatandaş, en azından ’kime’, ’ne için’, ’neden’ oy verdiğini bilsin.
Ki, bir daha ’boş hayallere’ kapılıp, hep aynı ’hayal kırıklıklarını’ yaşamasın.
........GÜLE GÜLE MEHMET GÜL.......
Değerli ağabeyimiz, büyük ülkü adamı Mehmet Gül’ün vefatını büyük bir üzüntü içerisinde öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah’tan (c.c) rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.