Bir sultan bütçesi olaydı bari!

Bu ülkede, beş kuşak öncesini didikleyip, büyük, büyük, büyük, büyük, büyük dedesinin izini sürüp de, yolu bir "paşa dede"ye, göğsü nişanlar, madalyalar dolu bir "kahraman"a, alime, dervişe, neredeyse "hikmetinden sual olunmaz(!)" makama eş bir sırlar, mucizeler efendisi(!)ne çıkmayan azdır!

Neticede bu vatan bizim.

Hiçbirimiz ağaç kavuğundan çıkmadığımıza göre, bizi oluşturan genetik yolculuk elbet iz bıraktı güzergâhında bir yerlerde…

Dağı, taşı, toprağı; onların üzerine inşa edilen hanları, hamamları, sarayları, kervansarayları, nesi varsa hepsi aynı şekilde;

Bizim!

Dedelerimizin.

Hiçbir şey değilse kan hakkımız var üzerlerinde. Ama bir gün olsun -misal- Sultan Han'ın kapısına dayanıp da "dedemin" deyip çökmek gelmedi aklımıza!

***

"O"nun geldi.

Topkapı Sarayı'na her vatandaş gibi "müze kartla girmek" çok ağırına gitti, isyan etti:

"Orası benim dedemin sarayı."

Paşa, ay pardon sultan gönlü isterse bir gece Harem-i Hümayun'u kapatıp, Kösem ninesinin yatağında yatabilmeliydi!

Nitekim çok benzerini talep etti:

- Dedemin sarayında evlenmek istiyorum!

Cariyeler göbek dansı yapsındı; ağalar, kalfalar pervane olsundu etrafında, 41 karışımlı şerbetler dökülsündü yollarına mesela!

***

"İade-i itibar" diye yeri göğü çınlattı ama olmadı; bir türlü resmiyete dökülmedi iktidardaki "neo-Osmanlı" sevdası…

"Tek bir adam" ne kadar severse sevsin, ne vaat ederse etsin, "parlamento" diye bir bela vardı ve "egemenlik milletindir" diyor, "saltanat"ı çağrıştıracak ne varsa taş koyuyordu yoluna her imasında; bir tazminattır, övünç madalyasıdır, saray tahsisidir mümkün olmuyordu.

İş böyle olunca…

Elini taşın altına koymaya ve "tarihi sorumluluğunun" gereğini yaparak ecdadına hizmet edebileceği başka bir yol bulmaya karar verdi zahir:

"Satıyor" şimdi!

Neyi mi?

Hürrem Sultan Kokusu: 129 TL…

"Dünya, İslam aleminin emanetini taşıyan dizlerinizin önünde diz çöksün" ve "kudretiniz kokunuzda hissedilsin" istiyorsanız;

Kösem Sultan Kokusu: 129 TL…

Kanuni Sultan Süleyman Han Kokusu: 129 TL…

Yavuz Sultan Selim Han Kokusu: 129 TL…

Fatih Sultan Mehmet Han Kokusu: 129 TL…

***

Cuma Selamlığı Kokusu…

"Yıldız Hamidiye Cami'nin minaresinden Cuma Selasının okunduğunu duyan II. Abdülhamid cebinden bir şişe çıkardı. Bu şişede kendine özel bir koku vardı. Allah'ın huzuruna çıkmadan evvel sadece Cuma, şişeyi çıkarıp sağ avuç içine Kelime-i Şahadet getirerek bir miktar damlattı ve o mübarek yüzüne, sakalına sürdü."

Siz de, sadece ona ait olan ve "113. İslam Halifeniz Ümmetin yanında hâlâ" mesajı veren bu geleneğin takipçisi olmak, Rabbinizin huzuruna böyle hoş bir şekilde çıkmak istiyorsanız…

Her şeyin bir bedeli var:

Sadece 8 cc'si (bir oje şişesi kadar ya vardır ya yoktur!) 220 TL!

Gel vatandaş!

"Satılık sancak" var…

"Satılık bayrak" var…

"Veledler" için şehzade takımları, fesli tulum setleri…

Bana sorsanız "satılmak, satışa çıkarılmak kadar ağır, kırıcı ne olabilir fani hayatta" derim…

Ona sorsanız, yüceltmek için satıyor "kutsal" dede-nine geleneklerini!

***

Canına yeter tabii;

Sadece "din ve devlet işleri"ni değil, hanedanlaşmaya fırsat vermemek için "nepotizm ve devlet işleri"ni de ayırıyor, "kula kulluk gibi cahiliye devri alışkanlıkları ve devlet işleri"ni de ayırıyor "demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti"nin "parlamenter sistemi."

***

Son söz…

Zat-ı alilerini ilk defa gördüğüm yeri hatırladım:

"Kim milyoner olmak ister" sorusuna "ben" deyip, meşhur yarışma programında şansını denemeye gelmişti!

Öyle zannediyorum ki Cumhuriyet, "ecdada hizmet(!)" gibi hayır işlerinde kullanılmak üzere bir "sultan bütçesi" tahsis etseydi kendisine, "evet", hatta "yetmez ama evet" diye pekala destek verebilirdi "parlamenter sisteme" !

***

-------

"Benim için" deyip bir ego destanı yazmayayım; bu defa "bizim" için çizmiş Serdar Günbilen

Köşenin bugünkü içeriğine uygun bir coşkuyla selamlayalım:

Serdar Günbilen çok yaşa!

Çok özlemişiz çizgilerini…

Çok özlemişiz zeka yüklü göndermelerini…

***

Teşbihte hata olmaz…

"Ecdada hürmet"i geçim kapısına dönüştürenler, helvadan put yapıp acıkınca yiyenler gibi değil mi!

Yazarın Diğer Yazıları