Bir "şartları olgunlaştırma" katliamı daha

Düne kadar paylaşımı devam eden "yeni yıl" mesajları büyük oranda "eski yıl"a dairdi;

- 2016 bitsin!

- 2016 gitsin!

Kurtulacaktık.

Bir ülke dolusu insanın -tamamı olmasa da çoğunluğunun- hayali oydu ki, 31 Aralık 2016'yı 1 Ocak 2017'ye bağlayan gece, Sindirella'nın iyilik perisi, sihirli değneğini yerkürenin 36-42 kuzey enlemleri ve 26-45 doğu boylamları arasına değdirecek ve Türkiye, balkabağından, yılkı atlarının rüzgârla yarıştıracağı görkemli bir faytona dönüşecek... Doludizgin koşup bir gecede yeni bir hayat sunacak evren. En torpillisinden. O derece ki;

"Coğrafya"dan muaf tutulacağız.

"Tarih"ten muaf tutulacağız.

"Din Kültürü"nden muaf tutulacağız.

"Sosyoloji"den muaf tutulacağız.

"Psikoloji"den muaf tutulacağız.

Artık "imtihan" yok bize;

Düştüğü yeri cayır cayır yakan "ateş"lerle.

***

Ütopikti; "umut fakirin ekmeği" kabilindendi; olmadı tabiî.

Yeni başlangıçlar yapamadı. Kanlı, kirli, alacaklı dolu bir defteri kapatıp tertemiz bir sayfadan başlayamadı. 1 Ocak'a, 31 Aralık'ta kaldığı yerden girdi Türkiye;

Terörle.

Dehşet içinde.

Yine.

***

Bugün...

Tıpkı Atatürk Havalimanı saldırısı gibi, tıpkı Beşiktaş'ta stadyum önündeki saldırı gibi, aslında "olması en muhtemel" yerlerden, en beklenmesi, en tedbirli/hazırlıklı olunması gereken yerlerden birinde gerçekleştiğine göre, "Reina katliamı" sonrasında da "istihbarat" merkezli bir sorgulamadan -elbette- kaçılamaz.

Nihai hedefleri "Türkiye'nin ne işi var" dediğimiz bir alana dönük olmasına rağmen, Türkiye'nin nasıl bir sürecin sonunda, IŞİD, DAEŞ yahut her ne karın ağrısıyla bu belanın "ara hedefi" haline geldiğini hatırlayınca -elbette- en önce ve en çok "siyasi sorumlular"ı sorgulayacağız. Kaçınılmaz.

"Ama"...

Bütün bu "iç hesaplaşma"ları yaparken göz ardı edilmemesi gereken;

Orta Doğu (artık Orta Asya da) eksenli yeni dünya savaşının en stratejik maddi-manevi lojistik merkezi Türkiye'dir ve bu merkezin savaşın taraflarından herhangi biri tarafından yönetilebilmesinin temel şartı kendi kendini yönetemez, Ankara'dan yönetilemez hale getirilmesidir.

Ve bu, iktidar sahiplerinin beceriksizliğinden de, basiretsizliğinden de, gafletinden de ve hatta varsa ihanetinden de derin ve karmaşık bir şeydir.

Tam da bu sebepten dolayı "siyasi sorumlular" da hesap sormak ile "asli sorumlular"ın hesabına çalışmak arasındaki o kıldan ince köprünün üzerinde mutlaka ama mutlaka dikkatli olmak; hepimiz için görevdir.

Bu "yönetilememe" halinin getirisi olan iktidar değişikliği yahut bu tehditle baskılanan iktidara ihale edilen bir sistem değişikliği şimdi kimilerinin iştahını kabartıyor olabilir.

Dikkat:

"Sahici darbe"ler hep böyle ve bu tuzağa düşenlerin farkına bile varmadan sergiledikleri iş birliğiyle gelir...

Kronik mutsuzluk

----------

10 gün yoktum. Bilgisayar ekranından değil "olay mahalli"nden; sokaktan izledim ülkeyi. Uzatmadan tek cümle ile özetleyeceğim:

Endeksler doğruyu söylemiyor; hiç kimse mutlu değil!

Bu, hiçbir toplum için "sürdürülebilir" bir ruh hali olamaz.

Allah hepimizi "sürdürülemediği" yerde yaşanabileceklerden korusun. Bugünü BİLE mumla arar hale gelebiliriz; BUGÜNÜ BİLE!

Sağlıksız koşullarda sağlığa

kavuşturma savaşı veriyorlar

---------

Geçen 10 günün büyük bölümü, dünyaya geleli daha 40 gün olan yeğenim Mete Han'ın rahatsızlığı dolayısıyla hastane ve doktorlar arasında mekik halinde geçti.

Yaşayarak öğrendik ki;

Doktorunuzun istediği filmi çektireceğiniz gün/saat ilgili görevli "FETÖ"den alınabilir ve ortada, öylece, ne yapacağınızı bilmez halde kalabilirsiniz bugünler Türkiye'sinde...

Mesela, yatışınız yapılır ama yatak olmayabilir gözlem altında tutulmanız gereken serviste...

Örnekler muhtelif...

Bugüne kadar çoğunlukla eleştirdik sağlık sektörü mensuplarını; huzurunuzda bu defa teşekkür etmek istiyorum.

Başta Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Cerrahi Bölümü doktorlarından Prof. Dr. Ümit Nusret Başaran, Prof. Dr. Mustafa İnan, genç-idealist rehberimiz Dr. İnci Kadribegiç olmak üzere, gerçekten çok zor şartlarda, gördüğüm kadarıyla hayli sınırlı imkanla derdimize derman olmaya çalışan bütün doktor, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarına minnetimi iletiyorum.

Allah hepinize güç ve sabrı versin.

Yazarın Diğer Yazıları