Bir kullanımlık parti ve vekil olmak
AKP'nin tarihi rüyası olan anayasa değişikliğini Bahçeli,'nin AKP'den daha hırslı, ateşli ve heyecanlı bir biçimde TBMM'de savunduğu günlerdi.
AKP'nin televizyon erbapları, gazete yazarları ve siyasileri onu öve öve yere göğe sığdıramıyorlardı.
Başbakan "Bahçeli'nin sözünün üzerine söz söylemek bize düşmez" diyecek kadar işi ileri bir noktaya getirmişti.
Halk oylamasında murat edilen sonuç alınınca, AKP'nin MHP'ye olan ihtiyacı ortadan kalkmış oldu. Beklendiği gibi AKP medyasının MHP'ye karşı olan tavrı da değişti.
Halk oylamasından önce!
Halk oylamasından önce AKP milletvekilleri MHP'nin milliyetçilik anlayışında bir dönüşümün yaşandığını söyleyecek kadar ileri gittiler.
Bu bağlamda AKP'li Orhan Miroğlu, "MHP'nin vatanseverliği ile muhafazakâr Kürtlerin yurtseverlik bakışları arasında fark kalmadı... MHP'nin bugünkü milliyetçiliği benim kanaatimce ortak bir milliyetçiliğe dönüştü" şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştu.
Yalnız Miroğlu değil birçok AKP'ye endeksli kalem MHP'nin daha çok da Bahçeli'nin fiili duruma hukuki kılıf arama tavrını yere göğe sığdıramıyorlardı.
O sıralarda Gülerce de şöyle yazıyordu: "Yeni Anayasa için MHP büyük bir şanstır. Devletin yeniden ve sağlıklı yapılanması için MHP büyük bir şanstır... Bahçeli'ye şükran borcumuz var."
Sonra "AKP-Kürt ittifakı kazandırır"
Halk oylaması sonrasında ise "Kürtleri MHP ile MHP'yi de Kürtlerle korkutma stratejisi izlendi..." açıklaması yine Miroğlu'ndan geldi.
Miroğlu, "AK Parti ve MHP'nin iş birliğinin sahada çok da güçlü bir karşılığının olmadığı görüldü" şeklinde bir değerlendirme yaptı.
Miroğlu değerlendirmesini "Türkiye için bir dönem başlıyor. Bu dönem kurucu bir dönemdir ve Kürtler bu kurucu dönemde 'evet biz de varız' demiş oldular bu seçimde. AK Parti artı Kürt ittifakı Türkiye'ye kazandırır" diyerek bitiriyor.
Bu, Cumhurbaşkanı danışmanı Mehmet Uçum'un "Halk devletini kuruyor" söyleminin Miroğlu'nda "kurucu dönem" biçimine dönüştüğünü gösteriyor.
Kalıcı hasarlar oluşturmuş!
AKP yandaşı kalemlerin halk oylaması konusunda MHP'nin tavrına yönelik yaptıkları bir başka değerlendirme de şöyledir:
"MHP, Anayasa paketinin millî iradenin takdirine sunulmasına yardımcı oldu. Bu noktada üzerine düşeni yapabildi. Lakin AK Parti+MHP denklemi siyasi sahada işlemedi."
Yandaş yazarlar "MHP ile girilen ittifak sadece oy açısından kaybettirmekle kalmadı muhafazakâr kesimin siyasal söylemini de etkileyerek kalıcı hasar oluşturdu" görüşünü dile getirmeye başladılar.
Yeni Şafak Gazetesinden Akif Emre, "Dindar/muhafazakâr kesimin milliyetçi, statükocu, devletçi bir dille barıştırılmasına karşılık herhalde hemen hiç bir oy kazanmadığı görülüyor" ifadesini kullandı.
Halk oylaması bu zevat tarafından Dindar-Muhafazakar AKP'li seçmenin MHP'nin milliyetçi, statükocu ve devletçi diliyle barıştırılması olarak görülmüştür. Bunun da halkta karşılığının olmadığı ileri sürülmüştür.
Referandum kampanyasında milliyetçi temaların statükocu sağ bir dille çekirdek AKP tabanında meşrulaşmasını, kampanyanın önemli olumsuzluğu olarak görülmüştür.
Bu yazar çizer kesimi "MHP dilinin acilen terk edilmesi zorunludur" görüşünü ileri sürmüşlerdir.
Bir kullanımlık parti ve vekil olmayın diye uyarmıştık!
AKP'nin ilke, norm ve idealle hareket eden bir parti olmadığını pragmatik davrandığını hep yazdık.
Çözüm sürecinde HDP ile iş birliğini, Suriye'de Esad ile ortak bakanlar kurulu toplantılarını, FETÖ ile mezardakileri de kaldırıp birlikte oy kullanma girişimleri olmuştu.
Sonra Esad, HDP ve FETÖ ile kanlı bıçaklı olundu.
AKP konjonktüre göre dostluk ve düşmanlık edinen bir harekettir.
MHP ile daha doğrusu Bahçeli ile referandum sürecinde AKP'nin yaptığı iş birliği de aynı kurala tabidir.
AKP, referandum sonuçlanıncaya kadar Bahçeli ve MHP'yi övgülere gark etmiş, işleri bitince de gerçek yüzlerini göstermiştir.
Biz buradan 'bir kullanımlık parti ve vekil olmayın' diye boşuna uyarmamıştık!