Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Bir kere daha söyleyelim

PKK kalkışması üzerine siyasiler tarafından birçok şey söylendi; yazarlar tarafından birçok şey yazıldı. Hemen hemen hepsinde ortak olarak kullanılan kavramlar şunlardı: Provokasyon, şiddet, terör, Vandallık, akıl tutulması; aklıselim, sağduyu, sükûnet.

Yukarıdaki kavramların hiçbiri gerçeği, gerçek bilgiyi ifade etmiyor. İşin aslı, işin gerçeği bilinmeden de yapılan sağduyu ve sükûnet çağrılarının hiçbir anlamı yoktur.

Çok söyledik, bir kere daha söyleyelim. İşin aslı şudur:

Ortada bölücü bir örgüt vardır. Örgütün PKK, KCK, PYD gibi silahlı kolları da vardır; HDP, BDP, DTK gibi siyaset yaptığını iddia eden partileri ve kuruluşları da vardır. Bunların hepsi de birbirinin içine girmiştir ve birlikte hareket etmektedirler. İmralı’daki mahkûm, örgütün başıdır. Kandil’de de örgütün liderleri vardır.

Bölücü örgüt demek, ülkemizi bölmek isteyen örgüt demektir. Bölücü örgüt demek, ülkemizden bir parçayı koparmak ve onun üzerinde ayrı bir devlet kurmak isteyen örgüt demektir. Bütün kol ve kuruluşlarıyla bölücü örgüt, bu amacını saklamamaktadır; çeşitli söylemlerle sık sık dile getirmektedir. Silahlı ve silahsız eylemleriyle de amacını gerçekleştirmek için sürekli çalışmaktadır. Son kalkışma da aynı amaca yöneliktir.

İktidar tarafından yürütülen çözüm süreci tek taraflı bir süreç değildir. Süreç için yapılan görüşmeler ve müzakereler vardır. En az iki taraf arasında olan şeye görüşme ve müzakere denir. Sürecin de bir tarafında iktidar ve ona bağlı bürokratik kurum ve şahıslar, diğer tarafında bölücü örgütün lideri ve ona bağlı siyasi parti ve kuruluşlar vardır.

Bölücü örgüt amaç ve niyetini asla saklamamaktadır. Sadece söylem ve eylemlerini zamana ve şartlara uygun olarak ayarlamaktadır. Zaman ve şartlar  “barış”  demeyi gerektiriyorsa barış demektedirler; zaman ve şartlar silah kullanmayı gerektiriyorsa silah kullanmaktadırlar. İktidarın bunu bilmemesi mümkün değildir. Çözüm sürecini ve bu süreç için gerekli gördüğü müzakereleri, bunları bile bile yürütmektedir. Örgütün amaç ve niyetinin ülkeyi bölmek olduğunu bile bile çözümü sürdürmektedir.

Akıl tutulması, sağduyu filan diyenlere işin aslını, ilkokul çocuklarına anlatır gibi anlatmak zorunda kaldık. Evet bir akıl tutulması ve hatta bir körlük vardır. Bazılarının akılları tutulmuş, gözleri görmez olmuştur. Türkiye’yi bölmek isteyenleri görmemektedirler, anlamamaktadırlar. Görmemek ve anlamamak için  “gaflet”  ve  “saflık” kavramlarını kullanabiliriz. Eğer görüyor, biliyor ve anlıyorlar da buna rağmen böyle konuşup yazıyorlarsa bunun için gaflet ve saflık kavramları yerine başka kavramlar kullanmak zorunda kalırız.

Sonuç: Ortada niyeti ve amacı belli bir örgüt vardır. Yapılacak iş de bellidir. Amacı, ülkeyi bölmek olan kişi ve kuruluşlarla görüşme yapılmaz, müzakere yürütülmez. Görüşme yapanlar hiçbir şekilde tasvip edilmez, desteklenmez. Taşlı, Molotoflu, silahlı eylem yapanlar yakalanır ve cezalandırılır. Kanunların uygulanmamasının hiçbir mazereti olmaz. Kanunların uygulanmadığı, asayişin sağlanmadığı bir yerde devlet yok demektir. Devletin olmadığı yerde elbette hükümet de iktidar da yoktur. Bunlar çok yalın gerçeklerdir ve herkes yerini, tutumunu bu gerçeklere göre belirlemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları