Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Bir kere daha hatırlatalım

Bilen ve bilmeyen herkes konuşuyor. Bu bakımdan bazı konuları madde madde ve açık bir dille bir daha anlatmakta fayda görüyorum.
1. Yıllardır yürütülmekte olan yanlış eğitim politikaları yüzünden ülkede yaygın bir cehalet hüküm sürmektedir. İnsanlarımızın çoğunun köylerde yaşadığı ve iletişim araçlarının bu kadar gelişip yaygınlaşmadığı dönemlerde cehalet küçük yerleşim bölgeleriyle sınırlı kalmaktaydı. Bugün ise cehalet ekranlarla her gün evimizin içine girmektedir. Cehalet yaygınlaşmakla kalmamış, ekranlaşmıştır. Eğitimde bilgi, kültür ve kaliteyi esas almayan bütün reformlar bir aldatmacadan ibarettir. Eğitimde bilgi, kültür ve kalitenin ne olduğunu ve nasıl sağlandığını öğrenmek için Cumhuriyetin ilk yıllarına bakmak kâfidir. O günlerin ders kitaplarıyla bugünküleri karşılaştırmak da yeterli fikir verebilir.
2. Türkiye Cumhuriyeti bir Türk devletidir ve vatandaşları da Türk diye anılır. Türk milletinin, Atatürk tarafından sun’i bir şekilde oluşturulduğunun iddia edilmesi yaygın ve ekranlaşmış bir cehalettir. Türk milleti en az Asya Hunlarından (M.Ö. 3. yüzyıl) beri mevcuttur ve 6. yüzyıldan bu yana da Türk adı ile anılmaktadır. Bu konuda yerli, yabancı binlerce kaynak ve belge vardır.
3. Biz bu toprakları bir Ermeni veya Kürt devletini yıkarak almadık. Bizans’ı yıkarak aldık. Türkler Anadolu’ya girdiği zaman bu topraklarda Kürt yoktu. Onlar şimdiki İran-Irak sınırı boyunca uzanan Zağros dağlarında yaşıyorlardı. Güneydoğu Anadolu’ya Osmanlı Türkleri zamanında yerleştirilmişlerdir. Anadolu’da yaşayanların çoğu da dilini kaybetmiş Türk aşiretleridir. Yusuf Halaçoğlu’nun “Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar” kitabında bu konuda ayrıntılı ve geniş bilgiler vardır.
4. Biz bu toprakları Bizans’tan aldık; dolayısıyla biz de buranın asıl sahipleri değiliz gibi hayıflanmalar da cehaletten kaynaklanır. Cehaletin sebebi, başka milletleri şu anda oturdukları toprakların ilk sahipleri sanmaktır. İnsanlık tarihi bir göçler ve savaşlar tarihidir ve neredeyse hiçbir millet, şu anda oturduğu vatanın ilk sahibi değildir. Yunan yarımadasının bilinen ilk sahipleri Pelagslardı. Roma İmparatorluğunu kuran Latinlerden önce İtalyan yarımadasında Etrüskler oturuyordu. Anglo-Saksonlar Büyük Britanya adasına kıt’a Avrupasından gitmiştir. Attila’nın dedeleriyle başlayan ve yüzlerce yıl süren Kavimler Göçü bütün Avrupa kavimlerinin yerlerini değiştirmiştir. Fars asıllı kavimler İran’a M.Ö. 1500’lerde, Hint-Avrupalılar Hindistan’a M.Ö. 1700’lerde gelmişlerdir. “Her millet geldiği topraklara gitsin” denilirse hiçbir millet bugünkü yerinde kalamaz. Bu bakımdan 1000 yıldır Anadolu’da döktüğümüz kan ve ter burayı kutsal bir vatan toprağı saymamız için kâfidir. Hayıflanmaya, haksızlık yaptığımızı düşünmeye mahal yoktur.
5. Osmanlı yüce devleti de bir Türk devletidir; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu da başka milletlerden değil, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Memlük Türk devletlerinden almıştır. Bunlardan önce de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da başka Türk devletleri vardı.
6. Anayasa’dan Türklükle ilgili hükümleri kaldırmakla,  “Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” diye yemin eden milletvekillerinin namus ve şereflerine halel gelip gelmeyeceğinin takdiri milletvekillerinin kendilerini ilgilendirebilir. Ancak yüz binlerce şehidin kanıyla kurtarılan vatan ve onun üzerinde kurucu atalar tarafından kurulan Cumhuriyet hepimizi ilgilendirir.
7. PKK sadece bir terör örgütü değildir. Vatanımızdan bir parça koparmaya çalışan bir örgüttür. PKK ve yandaşlarının yüzlerce beyanat, karar ve eylemleriyle bu sabittir. Dolayısıyla Kürt sorunu diye ağızlarını açanlar, PKK ve yandaşlarının taleplerini müzakere masasına getirmeyi veya âkil adamlara havale etmeyi düşünenler, âkil oldukları kendilerinden menkul yazar, çizer, akademisyen vb.leri ile toplantılar düzenleyenler öncelikle, vatanın bir parçasının koparılmasına  “evet” deyip demediklerini düşünmelidirler.
8. Vatandan bir parça koparılmasına “evet” diyenlere de bizim  “hain” demek ve onları “düşman” kabul etmek hakkımız elbette vardır. Bu tip insanları ekranlarda karşılarına alıp onlara gülücükler saçan sunucular da işin vehamet ve ciddiyetini bilip ona göre tavır takınmalıdırlar. Bu ülke vatandaşlarının hâlâ en az % 90’ının “vatan bölünmez” düşüncesinde olduğu unutulmamalıdır.     

Yazarın Diğer Yazıları