Bir ipte iki cambaz, Erdoğan ve Putin

Bu yazıyı yazmaya oturduğum sıralarda, Erdoğan Rusya’ya yaptığı kısa ziyaretten dönmüş ve uluslar arası basında da görüşmeler ile ilgili ayrıntılar dökülmeye başlamıştı. İşin ilginç tarafı Erdoğan’dan bir kaç gün önce, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüşmüş ancak bir adım ilerleme kaydedememişti. Geçen hafta da, Suriyeli direnişçilerin Kürt lideri, bir heyetle Moskova’yı ziyaret etmiş ancak Rus yetkilileri ikna e
dememişti.
Şimdi Uluslar arası basındaki ayrıntılara girmeden önce isterseniz beyin fırtınası yapıp olayı çözümlemeye çalışalım.
Erdoğan Putin’e, ABD’nin öneremediği neyi önermek için gidebilirdi Moskova’ya?
Cevap sorunun içinde. Erdoğan, Suriye’deki hangi guruplara yakın ve kimlerle işbirliği yapıyor? Asilerle.
Asiler adına ne önerebilir Rus yetkililere? Birkaç şey.
Peki, Rusya’nın Suriye’deki en önemli çıkarı ne olabilir? Rus donanmasına, şimdi olduğu gibi Suriye limanlarında Akdeniz’deki limanlama hizmetleri.
Acaba Erdoğan, Esat karşıtları adına Putin’e Rusya’nın çıkarlarının Esat dönemi sonrasında da devam edeceği teminatını mı taşımıştı? Olabilir ama bu teminatı Moskova’yı ziyaret eden asi heyeti veremez miydi? Tabii ki verebilirdi ama bu görüşmede anladığımız kadarıyla bir anlaşmaya varılamamıştı.
İyi de o zaman Erdoğan ne önermiş olabilir Ruslara? Kafayı zorlarsak Erdoğan’ın Ruslara önerebileceği hiçbir şey olmadığı gerçeğini görürüz, ama ortak basın toplantısında da görüldü ki en fazla Suriye konusuna değinen, Tayyip Erdoğan. Açıklamalarda Rusya tarafının gene Şam Hükümetini satan bir tutumu yoktu.
O zaman demek ki Suriye konusunun Erdoğan’ın Moskova’da görüştüğü gerçek konuyu maskeleme amacından başka bir işe yaramadığı ortaya çıkıyor. Gerçek konu, Rusların bizden değil, bizimkilerin Putin’den isteyebileceği bazı şeyler olamaz mı? Bunların başında Suriye tarafının “düşürdük”, Genelkurmayın “düşürülmemiş, düşmüş” dediği keşif uçağımız üzerindeki esrar perdesi geliyor. Füze mi, uçaksavar mı soruları şimdilik havada kalan ve iki evladımıza mezar olan uçağın başına gelenler.
Öylesine bir durum ki, çocuklar kendilerini kabinden sandalyeleri ile fırlatacak sisteme bile, ya komut veremediler veya sistem kilitlendi, çalıştıramadılar. Bu uçağın tüm sistemlerini kilitleyen veya pilottan alınan komutları bozan bir sinyal ve sistem olamaz mı? Aynı ABD’nin İran nükleer sistemlerine yolladığı virüs türü bir şey.
Erdoğan’ın ziyareti öncesinde Rus yetkililer, sanki Erdoğan’a “bunun için gelme” der gibi, uçakla ilgili ellerindeki tüm bilgileri Türk yetkililere verdiklerini açıkladı. Anlaşılan bu açıklama ve verilen bilgiler ne bizi bu işe iten ABD’yi ne de öteki NATO müttefiklerimizi tatmin etti. Uçak onların olmadığı için, Rusları sorgulayamadıklarından, uçağın sahibi ülkenin başındaki adamları, Erdoğan’ı Moskova’ya yollayıp ayrıntı elde etmek istemiş olabilirler. Ruslar bir NATO uçağını füzesiz ve mermisiz düşürebilmişti. Bu da Suriye’nin elinde yeni bir teknolojinin olduğunu gösteriyor.
Böylesine bir sistem Suriye’ye bir hava saldırısı düzenlemeyi veya aynı Libya’da yaptıkları gibi asilere hava koruması sağlamayı planlayan ABD ve NATO müttefikleri için bir faciadan başka bir şey değil. Aynı felaket, Suriye’nin müttefiki İran’a karşı bir operasyon yapmayı planlayan ve ABD teknolojisi ile hareket eden İsrail ve körfezdeki ABD filolarındaki uçak gemileri için de geçerli değil mi?
Yani özetle, iki evladımız kurban ettirilerek gerçekliği doğrulatılan olay, aslında gelecekte Suriye ve İran’a yönelik başka planlarda kendi adamlarını korumaya yönelikti. Şimdi gelelim uluslar arası basına. Yabancı haber ajansları ve özellikle Fransız haber ajansı konunun bu olduğuna dikkat çekiyor. Yeşil basın tarafından abartılarak yayına verilen Erdoğan’ın Moskova ziyaretinde de bizim gördüğümüz elle tutulur tek bir kazanç ve varılan ortak bir nokta yok gibi.

Yazarın Diğer Yazıları