Bir imza da Abdülhamit için!

Adülhamit'e suikastı biliyorsunuz... 1905'te Ermenici militanlar düzenlemişlerdi. Kim/kimler sevinmişti? En sevinen "Milletim nev-i- beşerdir, vatanım rû-yi zemin" diyen "entelektüel" Tevfik Fikret'ti. Tabiî bir de yabancılar.

Prof. Dr. Erhan Afyoncu yazınca aklıma geldi. Erhan Afyoncu, Abdülhamit'e suikastı ele alırken sözü, dolaydan, 1128 imzalı o meş'ûm bildiriyi "temize çıkaran" Anayasa Mahkemesi'nin Ali Kemallerinin kararına getiriyor.

Onun Millî Savunma Üniversitesi Rektörü olması makalesini daha anlamlı kılıyor. Çünkü, Entelektüellerimizin "PKK Bildirisi", askerimize karşı. Askerimizi "yabancı", katliamcı, yıkıcı; PKK militanlarını "yerli", "yurt" savunucusu olarak vasıflandırıyor. Ali Kemallerinin kararı karşısında, subay yetiştiren bir üniversitenin başındaki ilim adamımızın entelektüellerimizin hâl-i pür melâlini ortaya koyan makalesi, ibretlik. (Sabah, 4 Ağustos 2019).

Ermenici militanlar II. Abdülhamit'in cuma namazına gidişini gözlerine kestirdiler. Tarih: 21 Temmuz 1905. Arabaya 80 kg. patlayıcı yükleyip Padişah'ın geçiş yoluna göre tertibat aldılar.

Şeyhülislam Cemalettin Efendi, namaz çıkışı Abdülhamit'i lafa tuttu. Suikastçılar, bunu hesap etmemişlerdi. Saatli bomba dakikasında patladı. Padişah sağ kurtuldu ama çevredeki 26 insan hayatını kaybetti.

Suikastçı başı yakalandı. Ancak, sonrası düşündürücü. Batının baskısıyla serbest bırakıldı.

Zamanımıza ne kadar uyuyor değil mi! Askerimize imzayla suikast hazırlayanlar, yine Batı'nın hücumu karşısında, "buyruk"la serbestler. Bunun neticesi öyle vahim ki... Gerisini söylemeye dilim varmıyor!

Erhan Afyoncu, Fikret'in "Bir Lahza-i Taahhur" şiirini hatırlatıyor: Fikret, "Ey şanlı avcı, damını bihûde kurmadın. Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın" diye hayıflanıyor.

Entelektüellerin özlerine yabancılaşması, fikirlerini kiraya vermesi çok hazindir. Nedense Türk insanı özüne yabancılaşmada öncü!

Prof. Dr. Erol Güngör, "Aydınlarımızın büyük çoğunluğu kendilerini birer 'müstemleke aydını' gibi görmüşler, böylece geçmişten intikal eden her şeye karşı âdeta kin ve nefretle bakar olmuşlardır." der. (Bir de özüne yabancılaşanlara, onların seveceği kelimeyle söyleyeyim, "öykünen", "sağ cenah"ımız var. AYM'nin kararına nasıl ama nasıl sevindiler!)

Erol Güngör çoklukla "din"e mesafeli "entelektüeller" için bu sözleri söylemiştir. Önce din, sonra milliyetçilik hedefe kondu. Şimdilerde ise, "etnisete" eksenli "mikro milliyetçilik" hastalığı nüksetmiştir. Çoğunun Marxistlik geçmişi vardır. "Halklar", "özgürlükler" diyerek bir cemiyeti lime lime etme, emperyalistlerin önüne atma histerisine tutulmuşlardır.

"Entelektüellerin yabancılaşması" felsefecileri meşgul etmiştir. Bunu geçelim.

Özüne yabancılaşanlar, bu ülkenin nan ü nimetiyle hayat buluyorlar hâlbuki.

"PKK Bildirisi"ne imza atanların, askerimize kurşun sıkan militanlardan zerre kadar farkı yoktur.

"AYM'nin edebiyatçıları" yazımda, Mehmet Çınarlı'nın 17 Ağustos 1999 Depremi'nde, Yalova'da, hayatını yitirdiğini yazmıştım. Hisar şairlerinden Yahya Akengin ve M. Halistin Kukul hatırlattı. Depremde değil; Ankara'da hastahanede vefat etmiş. Aslında notumda da böyleydi. Çınarlı'yı ayrıntılı ele alan bir makale beni yanılttı.

Yazarın Diğer Yazıları