Bir felaketin faili meçhulü!..
6 Şubat''ta tüm Türkiye''yi kahreden o büyük felaketin tek sonucu Hatay ve Maraş''ın neredeyse yarısının yerle bir olması, diğer 9 kentte on binlerce binanın yıkılması değil...
Felaketin en büyük darbesi elbette 45 binden fazla insanın can vermesi, on binlercesinin yaralanması ama; işte konu enkazların tozu dumanı arasındaki faili meçhullere gelince, yürekleri parçalayan çok daha acı manzaralar ve sonuçlar çıkıyor ortaya!..
Evet; gözyaşları kurudu deprem bölgesinde, boyunlar büküldü...
Milyonlarca insanın psikolojisi bozuldu, kayıpların yol açtığı yürek yaraları daha uzun yıllar sürecek bir travmanın ve tahribatın sonucu olarak insanlığı vurmaya devam edecek...
Çünkü çok kahredici manzaralar yansıdı deprem bölgesinden;
İçine yakınlarını koydukları ceset torbalarının yanında, betonun üzerinde uyuyan insanlar...
Yakınlarının cenazelerini araç bulamadıkları için motosikletle mezarlıklara götürenler...
Ve birçok kentte olduğu gibi, battaniyelere sarılarak kefensiz biçimde toplu mezarlara gömülenleri acı içinde seyredenler..
Ve acı sesler yansıdı sosyal medyaya yer altından... Bir enkaz cenderesinin içerisinde son nefeste kaydedilen ve sonra da WhatsApp''tan yayılan imdat çığlıklarının sahiplerinin öldüğüne ilişkin haberler milyonları ağlattı...
Kıbrıs''tan Adıyaman''a voleybol turnuvası için gelen onlarca çocuğun küçük bedenlerinin o devasa enkazın altında parçalanıp gitmesinin yol açtığı dehşet ise tüm ülkeyi kahretti...
DEPREMDE ASLINDA KAÇ KİŞİ ÖLDÜ?..
Depremde iskambil kağıdı gibi üst üste yığılan apartman katlarının arasında, toz bulutunu yaran çığlıklar duyulmuyor artık...
140 bin kadar binanın yerle bir olduğu coğrafyada, bir yakınını depremde kaybetmeyen ya da yaralı olarak bulmayan insan yok neredeyse...
Tutuklanan müteahhitler, belediye başkanları, mühendisler, yağmacıların sokak ortasında linçe varan saldırılara uğraması depremin hançerini yemiş insanların acılarını ne yazık ki azaltmadı...
Hatay, Maraş ve çevresinde her yer mezarlık çünkü... Denetimsizlik, ihanet, rüşvet çarkında beton mezarlar yapan müteahhitler ve bunlara göz yuman alçakların geride bıraktığı enkazların tek suçlusunun doğa olmadığını artık herkes biliyor...
Deprem bölgesinden göç de durmuyor işte... Hatay''dan, Maraş''tan, Malatya''dan, hatta Adana, Antep ve çevresinden yüzbinlerce insan batıya ya da Orta Anadolu''ya göç ederken, belki acılarını geride bırakmak istiyorlar ama nafile...
Çünkü Hatay''da duvarlara "Bekle bizi, döneceğiz" yazılmış...
Evet; tüm bunlar depremin ne kadar acı sonuçlar yarattığı, ne kadar kahredici yaralar açtığının birkaç örneği...
Ancak ölüm olaylarındaki acıyı belki bin katına çıkaran dehşet verici bir karanlık, bir belirsizlik, bir sis bulutu ve bunun arkasında saklanan, belki ötelenen, belki gösterilmeyen bir manzara ve bunun kurbanları var ki, işte bu da sızıların en büyüğü...
45 bin kişinin öldüğü iddia ediliyor depremde...
"140 bin yapı yıkıldıysa, her birinde bir kişi öldüyse, ölü sayısı nasıl 45 binde durur" gibi bir soruyu yanıtlayacak kimse de yok ortalıkta...
İşte bu çok düşündürücü ve kahredici saptama bir yandan depremde aslında kaç kişinin öldüğünü sorgulatıyor, diğer taraftan da faili meçhulle ilgili sorular ortaya çıkarıyor!!!
KAYIPLAR, KUŞKULAR, SORULAR!..
Maraş, Hatay ve çevresinde sadece, "bekle bizi döneceğiz" şeklindeki yazılar yok duvarlarda...
Deprem bölgesinde kimi annesinin, kimi çocuklarının, kimi de eşinin fotoğraflarını duvarlara yapıştırarak kahredici bir arayışın peşinde çırpınıp duruyor...
Çünkü mezarlıkta ve hastanelerde olmadığı belirlenen binlerce kayıp kişiden söz ediliyor!..
Depremin üzerinden 25 gün geçmesine rağmen en az bin çocuğun nerede olduğu bilinmiyormuş...
Aileden Sorumlu Bakanlık, kimliği belirlenemeyen çocuk sayısını 83 olarak duyurmuş...
CHP''nin açtığı ihbar hattına 113 kayıp çocukla ilgili bilgi gelmiş...
Bu arada aileler, yıkılan binaların başında yakınlarının cenazesini beklerken, enkazların kaldırılması büyük şoklar yaratıyor...
Öte yandan bazı vatandaşların enkaz altından çıkarıldığı, hastaneye kaldırıldığı ancak bulunmadığı öne sürülüyor...
Bölgede sadece çocukların tarikat yurtlarına terk edildiği endişesi değil, organ mafyasının çocuk kaçırmış olabileceği iddiaları da panik yaratıyor...
Evet; Maraş depreminin ardından, bölgede kayıp insanlardan söz edilmesi ve bazı cenazelerin enkazla birlikte kaldırıldığı iddiaları bitmiyor, bu arada duvarlara asılan kayıp ilanlarının sayısı da giderek artıyor...
1999''daki Gölcük depremi sonrasında 5.840 civarında insanın kaybolduğu iddiaları arşivlerde dururken, Maraş depreminden sonra, bir yandan gerçek ölüm sayısı ile ilgili kuşkuların ve diğer taraftan da yakınlarını kaybedenlerin çığlıklarının yükselmesi iyice endişe yaratıyor...
Depremde 5 bin kişinin kimliksiz defnedildiğine ilişkin iddialar gazetelere yansırken, kayıp kişiler acaba bunlar arasında mı sorusu da aydınlatılamıyor!..
Velhasıl, devletin "deprem-enkaz-ölüm" üçgeninde, zihinlerde kahredici travmalar yaratan bu faili meçhul tartışmalarını bir an önce aydınlatması gerekiyor...
Çünkü bir insan için, kaybettiği yakınının cenazesini görmemek kadar büyük bir acı yoktur!..