Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

Bir dramatik fotoğraf…

Bir dramatik fotoğraf düştü bu hafta gazetelere.. ekranlara.. sanki bir yakın ahbap cenazesinin evi önünde tefekkür ve tezekkür eden, yaşı kemâle erme yolunda , sakallarında aklar çoğalmış, dalgın bakışlı, müteessir iki yazarın fotoğrafıydı .. dünyanın fâniliğine odaklanmış bir dalgınlıktı bu sanki cenâze evinin önünde.. gidenin hüznü ve acısı çökmüş, ardından müşterek hâtıralar hücum etmiş hafızaya.. kaderin muhakkak ve mukadderâtına teslim olmuş iki mahzun çehre gibiydi…

Ahmet Turan Alkan ve Ali Bulaç'ın kaldırıma çökmüş, olan bitenin şaşkınlığı ve anlamsızlığı veya "geliyorum.." diyen ve beklenen bir felâketin kabulüyle âle'l acele toplanmış şahsî eşyânın doldurulduğu bir el çantası yere konmuş özensizce ve umursanmadan…

Ali Bulaç, olan bitene 'kitapta yer bulamamış' bir bir mü'min olarak hayıflı.. Ahmet Turan Alkan ise zâten 'yatağına kırgın bir ırmak' olarak dehrin bin bir ceâfasına esef ediyor…

Hangi hukukla, hangi somut kânun maddesiyle olduğunu gazete sakinleri de dâhil kimsenin bilmediği fakat fiilî durumu ve fiilî gerekçeleri sağır sultanın bile işittiği Zaman Gazetesi'ne bir 'el koyma'nın fotoğrafı bu…

Gerekçeleri ne olursa olsun, aykırı sese tahammülsüzlüğün fotoğrafı bu…

Gerekçeleri ne olursa olsun, bir 'ali kıran başkesen'lik bu…

Gerekçeleri ne olursa olsun, 12 yıllık öküzün vefâtıyla ortaklığın bozulmasının fotoğrafı bu, geçmişin hatırının veya geçmişin sırlarının tüm hükmünü kaybettiğinin fotoğrafı bu, bir intikâmın fotoğrafı bu…

Cenâze evinde ne olursa olsun edep şarttır…

Bu fotoğrafın altına "ektiğinizi biçiyorsunuz" diye yazmak, şimdi edebe mügâyirdir…

Bu fotoğrafın altına "men dakka dukka" diye yazmak şimdi edebe mügâyirdir…

Bu fotoğrafın altına "ne istediniz de vermedi" diye not düşmek şimdi edebe mügâyirdir…

Bu fotoğrafın altını "keser döner sap döner" diye karalamak şimdi edebe mügâyirdir…

Bu fotoğrafın altına "biz size demedik mi zamanında" diye bir ikaz düşmek şimdi edebe mügâyirdir…

Bu fotoğrafın altında, 'Kürt açılımı' adı altındaki -kelâm-ı kibarla yazılsa bile- aymazlığı "'Hudeybiye' ile tefsir ederken aklınız neredeydi?" diye sormak şimdi edebe mugayirdir…

Bu fotoğrafın altına, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ardından BBP'de gerçekleşen kongrede aday olan Yavuz Ağıralioğlu ile ilgili 'Ergenekoncular' diye haber yaparken "haberin mağduru olanların şaşkınlığı ve hüznü de böyleydi" diye esef cümlesi düşmek şimdi edebe mugâyirdir…

Bu fotoğrafın altına "kabirdekilere oy verdirmek mümkün olsaydı" diye bir kelâm etmek de şimdi edebe mugayirdir…

Bize düşen bu fotoğrafın altına adâletin yanında, haksızlığın karşısında olduğumuzu yazmaktır, "geçmiş olsun" demektir…

Ve aslında fotoğraf tesâdüfen eksiktir…

Ali Bulaç'ın hemen sağında da Mümtaz'er Türköne olması lâzım gelirdi…

Eğer Mümtaz'er Türköne olsaydı da fotoğrafta, Davutoğlu'na "Yüzyıl sonra gelen Ali Fuad Paşa zekâsı" diye döktürdüğü medhiyelerden de bahsetmeyecektik…

Fakat o fotoğrafta Mümtaz'er Türköne de olmalıydı tarihe düşmesi için…

Çünkü, kendimizi bildik bileli ülkücüleri tahfif eden İslâmcı entelektüeller şunu görecekti o fotoğrafta; 'Zor gün'de gemiyi 'eski' de olsa ülkücüler terk etmiyorlar…

Ülkücülerin içinden bir Hüseyin Gülerce çıkmıyor, meşrepleri değil çünkü…

Yazarın Diğer Yazıları