Bir devlet niye yıkılır?
Pindare, “Devletin sarsılmayan temelini adalet teşkil eder” diyor. Lacordaire bu tarifi biraz daha açarak, “İnşası esnasında mimarı tarafından riyazi kanunları ihlal edilen bir ev nasıl yıkılırsa, ebedî bir kanun olan adaletten mahrum bulunan devletler de öylece son bulur” ikazı yapıyor.
Bu girişi niye yaptık?
Biliyorsunuz uzunca bir dönemdir Türkiye’nin bir bölümünü üniter yapıdan koparmak ve dağdaki teröristleri kopardıkları bu bölgenin güvenlik güçleri haline getirip yöneticilerini kuracakları hükümetin başına geçirerek Stalinist bir devlet kurma peşinde koşan KCK için Türkiye genelinde operasyonlar düzenleniyor. Üç gün önce İstanbul’da KCK operasyonlarının ikinci dalgası gerçekleşti ve bu operasyonda BDP adına Anayasa Komisyonu Çalışmalarına katılan Prof. Dr. Büşra Ersanlı da zanlı olarak karakola götürüldü. İşte tam o saatlerde Milliyet’ten Hürriyet’e geçen Taha Akyol Habertürk televizyonunda Balçiçek İlter’in canlı yayın konuğu idi. Sunucu ile Akyol, Büşra Ersanlı’yı gözaltına alan polisi yerden yere vurdular. Neymiş efendim Büşra Hanım devlete geçmişte şöyle şöyle hizmetlerde bulunmuş... Böyle bir insan nasıl gözaltına alınırmış!
Bu nasıl bir fikir yürütmedir, bu nasıl bir hukuk mantığıdır söyler misiniz Allah aşkına! Hani hırsızlık yapan bir kadın için devreye girilmiş, “Ya Resulallah, o kadın önemli bir ailenin kızıdır, bileğini kesmeseniz” demişlerdi ya, tıpkı öyle bir mantık. Tamam, suçlu falan demiyorum, ama siz de suçsuz diyemezsiniz. Polis, “Ersanlı, PKK’nın dağ kadrosuna eleman yetiştirme faaliyetlerinde bulunuyordu!” diyor. Önemli bir ailenin kızı hırsız olabilir de, bir profesör dağ kadrosuna terörist yetiştirmek için eğitim faaliyetlerinde bulunamaz mı? İnsan hiç olmazsa iki gün beklemeyi öğrenir. Aynı kafalar ömrünü PKK terör örgütü ile mücadele ederek geçirmiş albaylar, generaller tutuklandığında, tutuklanıp üç yıl cezaevinde kaldıklarında niye benzer tepkiyi vermediler? Niye, PKK karşısında canlarını ortaya koyan bu insanlardan vatan ve millet aleyhine kötü şeyler beklenebilir mi, tepkisi vermediler. Nedir bu BDP hoşgörüsü, nedir bu KCK merhameti, nedir bu PKK empatisi ve nedir bu asker düşmanlığı?
PKK ve KCK meselelerindeki kamuoyu baskıları, Deniz Feneri davasında siyasi irade yönlendirmesi, Balyoz ve Ergenekon iddianamelerinde devletin icra organı baskısıyla bir ülkede adalet tesis etmek mümkün olabilir mi? Elbette olamaz ve bu gidişatın varacağı nokta topyekûn adaletsizliktir. Ve Clemanceu, “Adaletsiz bir ülke mezbahadan başka bir şey değildir” diyor. Ne acıdır ki, elin adamı doğru söylüyor.
Pazar günü sizlerle “adaletsiz bir dünyanın” yol açtığı Türkiye’yi anlatan bir şiirimizi paylaşalım istedik:
Nedendir?
İşçi, memur, esnaf yıllardır;
Gülemedi emmioğlu nedendir?
Bu çilenin arkasında kim vardır,
Bilemedi emmioğlu nedendir?
***
Neşter yiyor yönetimden her sene,
Hasta dersin bu millete sen yine!
Nekahetler uzun sürdü, kendine
Gelemedi, emmioğlu nedendir?
***
Kasap gelir, versene der derini
Ehli keyfler hesap etmez yarını
Doğru dürüst yönetici birini
Bulamadı emmioğlu nedendir?
***
Bağrında taş, gözünde ya, arkadaş!
Dağıttılar ne göz kaldı ne de kaş...
Şunca yıldır ayak baştır; başlar baş
Olamadı emmioğlu nedendir?
***
Kar kapladı güvendiği dağını,
Dolu vurdu, domuz bastı çağını..
Bostanını, bahçesini, bağını
Yolamadı emmioğlu nedendir?
***
Vergi dedi, aldı senden çulunu
Geciktirdi okulunu yolunu...
***
Devlet baba “Yavrum” diye kolunu
Dolamadı emmioğlu nedendir?
Hasan Demir