Bir cenaze bin dert
12 Aralık'ta PKK tarafından Beşiktaş'ta 37 polis ve 7 sivil olmak üzere 44 kişinin, 17 Aralık'ta Kayseri de 14 askerin şehit olmasının ardından, 19 Aralık 2016 tarihinde Ankara'daki Rus Büyükelçisi Andrey G. Karlov'un polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş tarafından öldürülmesi, halkın moralini bozup canını sıkmıştır. Ülkenin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor yorumlarına neden olmuştur. Büyükelçinin öldürülmesi Türkiye'yi bütün dünyada konuşulan ülke konumuna getirdi. Bu olay ve Türkiye üzerinden uluslararası sorunlar, yeni dünya düzeni, emperyalistlerin tutumu ve Rusya'nın yeni düzende alabileceği roller konuşulmaya başlandı. Olayın uluslararası boyutunu diğer yazıda ele alacağız. Bu yazımızda, büyükelçinin ölümünün Türkiye'ye etkilerini değerlendirmeye çalışacağız. Bu cinayet şüphesiz 22 yaşında genç bir polisin tek başına organizasyonu değildir. Bu olayın arkasındaki güç veya güçlerin bir takım amaçları ve mesajları vardır: 1- Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, 2- Türkiye ile Rusya'nın arasını bozmak, 3- Ekonomik olarak Türkiye'ye zarar vermek, 4- Türkiye'nin imajını ve itibarını bozmak, bir Orta Doğu ülkesi gibi göstermek, 5- Hükümete gözdağı vermek gibi amaçlar ilk akla gelenler. Bu amaçlar arasında en büyük zarar ekonomik alanda olacaktır. Yabancı yatırımlar, ihracat ve özellikle turizm alanında önemli kayıplar olacağı muhakkaktır. Batılı halklar yaz tatillerini Aralık, Ocak ve Şubat aylarında planlar ve tatil tercihini bu aylarda yaparlar. Türkiye'deki bu patlamalar ülkenin imajını bozarak tehlikeli ve güvensiz ülkeler sınıfına sokup, Avrupalıların tatil tercihlerini başka ülkelere kaydırmaları hedeflenmiş olabilir. Uluslararası sermaye istikrarlı ülkelerde yatırım yapar, dolayısıyla sermaye akımı ve yabancı kaynaklı yatırımın da olumsuz etkileneceği muhakkaktır. Türkiye, Ermeni ASALA terör örgütüne 1975-1985 yılları arasında, 42 diplomatını kurban vermiştir. Rusya'nın acısını en iyi anlayacak ülkelerden birisidir. İki ülke arasındaki yakın iş birliği Batılı ülkeleri çok rahatsız etmiştir. Her iki ülke yönetimi de yaptığı açıklamalarda bu cinayetin iki ülke ilişkilerini olumsuz etkilemeyeceğini bildirmişlerdir. Bu cinayetin arkasındaki güç her kim ise Rus büyükelçisini öldürmekten korkmamıştır ve Rusya'ya çok güçlü bir mesaj vermiştir. Gerçi katilin kasıtlı ya da kasıtsız öldürülmesini planlayanların yüzünü gizleme imkanı verse de, kimliğinin ortaya çıkması çok gecikmeyecektir. Bu cinayeti işletenler, Türkiye ve Rusya'yı karşısına almakta da bir beis görmemiştir.
Ders çıkarmak
Türkiye, dünyada en fazla teröre maruz kalan ve en tecrübeli ülkelerden birisidir. Yaşadığı terör olayları tecrübesi, gelecek terör teşebbüslerini önlemede etkin bir şekil de kullanılmalıdır. Katilin bir polis olması çok önemlidir. Bu Türkiye'de bir ilktir. Dünyada ise nadir görülen bir durumdur. Ancak çok tehlikeli bir tecrübe ve örnektir. Güvenlikten sorumlu polislerin potansiyel tehlike olarak görülmesi devletin işini zorlaştıracağı gibi itibarını ve güvenirliğini de yitirir. Bir devletin başına gelebilecek en kötü işlerden birisidir. Devlet terör örgütleriyle savaşabilir ama kendi içinde kim olduğu bilinmeyen teröristle nasıl savaşacak.
İki yılı aşkın bir süredir, FETÖ terör örgütüyle mücadele etmektedir ama çok büyük bir mesafe alındığını söylemek zordur, zira bu son cinayet FETÖ'nün militanlarını hâlâ etkileyebildiği ve cinayet işletebildiğini göstermektedir. Hükümet bu olaydan ders çıkartarak, FETÖ militanlarını devletten temizlemeye ilave olarak devlet görevlilerine FETÖ'nün gerçek yüzü belgelerle anlatılarak onların uyandırılması gerekir. İkinci bir değişikliğin de devletin sinir uçlarında görev yapan insanların soyu-sopu ve mayasının dikkate alınarak bunların mutlaka değiştirilmesi olmalıdır.