Bir "cemaat mağduru" neden "cemaat projesi"ne hizmet eder
Şu cemaat mağduruna bakın hele!
İşi gücü bırakmış bir "cemaat projesi" olan Dink cinayetini milliyetçilere yıkmaya uğraşıyor.
***
Siyaseten de yelpazenin farklı/ayrı dilimlerimde yer alabilen bu gruplardan hangisi, kendisini hangi kavramla tanımlıyor olursa olsun; son tahlilde topluma Türk kimliğinden, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerlerinden, 1923 ruhundan, üniter-milli-ulus devlet yapısından taviz vermemeye dair taahhüdü bulunan insanlar/gruplar, 16 Temmuz 2016 sabahı itibarıyla bakın nasıl alnı açık başı dik dolaşıyorlar.
Çoğu belki 15 Temmuz gecesi "nasıl da direndiğine" dair tanklara karşı yazılmış sivil bir "kahramanlık destanı"na sahip değil ama hiçbiri zaten öyle bir "rüşt ispatı"na muhtaç da değil!
"Kandırılmak"tan sebep bir özür, telafi borçları yok çoğunun Türkiye'ye…
Nasıl bir tecellidir bilinmez, müsebbibi olmadıkları bir belayı savmak uğruna "görevlerini" yerine getirirken en çok onlar öldüler o uğursuz gecede; en çok onların üniformalarına kan değdi yine…
***
Her dönemin olduğu gibi 15 Temmuz gecesinin tarihine de "gizli kahramanlar" olarak yazılan ve "kilit rolleri" olabildiğince karartılan bu kesim, selden kütük kapmaya çalışan bir grubun gayretiyle, tam da cemaatin yapmak istediği biçimde itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.
İronik;
"Cemaat mağduru" gazeteciler işi gücü bırakmış bir "cemaat projesi" olan Hrant Dink suikastını Türk Milliyetçilerine yıkma işiyle uğraşıyorlar.
Nedim Şener, Habertürk'te katıldığı programda benim diyen dedektife taş çıkartarak 5 dakikada cinayeti aydınlatıverdi. Suçlular zaten cepteydi:
Veli Küçük'LER, Muzaffer Tekin'LER, Kemal Kerinçsiz'LER…
Hedefi bu "kişiler" zannederseniz eğer "kişisel" nedenlerle "ne halleri varsa…" der geçersiniz belki.
Ancak bilin ki hedef aslında "isimler" değil, hedef o "LER", "LAR"la genelledikleri ideoloji…
Türk Milliyetçiliğini mafyatikleştirmek, derin yapıların "kullanışlı aptalı" olarak işlemek toplum psikolojisine yegane istekleri.
***
Abarttığımı düşünenler olabilir; unutmayın ki 15 Temmuz gecesi de abarttığımızı düşünenlerin eseridir!
Kaldı ki…
Zeynep Küçük'ün o gece Habertürk'e bağlanıp müvekkili adına "cevap hakkı"nı kullanmasına izin verilseydi "abartmazdım" böyle ben de… Dink'in cinayet sanıklarıyla Veli Küçük arasında "aradığının, aradığının, aradığının, aradığı" gibi bir silsileyle ilişki kurulmasının hukuki de vicdani de olmadığını, aynı yolla bu ülkedeki herkesin birbiriyle irtibatlandırılabileceğini anlatmasına izin verilseydi huylanmazdım…
Gönül Kerinçsiz'in Muzaffer Tekin hakkındaki iddiaları "belgeyle" çürüten mesajları görmezden gelinmeseydi böyle şüpheye düşmeyebilirdim…
Ama bu yargısız infaz tarzını çok iyi biliyorum, biliyoruz artık; cemaat Silivri'de hakimiyle, polisiyle, savcısıyla, medyasıyla öğretti bu ülkeye!
***
Niyetim "bile bile aynı tuzağa düşmeyin" diye uyarmak sadece...
Ha bir de…
Biz eğer 15 Temmuz'daki katliam girişimlerini canlı yayında izlememiş olsaydık, "kahraman" Zekai Paşa'yı bile ilk fırsatta "katil" diye yaftalamaya çalışan hainler palazlanacaktı bir yerlerde. Bir emriyle ölüme koşan çocuklar var ya "derin" manalar yükleyeceklerdi bu "sadakat"lerine!
Çok iddialı olacak belki ama mezarında bile huzur vermediğiniz Muzaffer Tekin'in yegane talihsizliği engel olduğu ihanetleri CNN'den canlı izleme olanağımızın bulunmamasıydı!
Yoksa…
Zekai Paşa'yı ve emrindeki Özel Kuvvetler askerlerini hayır dualarınızdan eksik etmiyorsanız, Özel Harekat'ta şehit düşen "sarkık bıyıklılar"dan Fatiha'yı esirgemiyorsanız; aynıdır Muzaffer Tekin'in doldurduğu yer de bu ülkenin görmezden gelinen tarihinde; ömrünü çaldınız bari mezarında rahat bırakın hak bilir milyonların kahramanını!
***
"Veli Küçük'ün kızı"
Ergenekon yaftalı kumpası çökerten avukatlardan Zeynep Küçük'ü ısrarla ve imayla böyle andı Habertürk'te Nedim Şener;
"Tabii Veli Küçük'ün kızı"
***
Zeynep Küçük, Veli Küçük'ün kızı olmaktan rahatsızlık duymaz aksine gurur da duyuyordur o ayrı…
Ben Nedim Şener'den kendisinden tahliyesinin ardınan çıktığı televizyon programında hangi nedenle gözyaşı döktüğünü unutmamış olmasını beklerdim.
"Vecide Defne Şener"e sırf "Nedim Şener'in kızı" diye zulmedildiğinde gözyaşlarına boğulan bir "baba"nın, bir başka kız çocuğunu "babasının kızı" olmakla neredeyse "vurmaya" kalkışması hazindi…
Nedim Şener'in kızına yapılanı hangi duygularla kınadıysam, Nedim Şener'in Zeynep Küçük'e yaptığını da o duygularla kınıyorum; çok ayıp etti.
***
"Devleti sıfırlıyoruz" diyorlar; "millet"e sordunuz mu peki? Bir günde yalan oldu "egemenliğe hürmet" gösterileri…
***
Kulak verin…
Silivri'nin dimdik komutanlarındandı Bilgin Balanlı… Hürriyet'ten Toygun Atilla'ya konuşmuş. O gün dinlemediler, bari bugün kulak versinler:
"Balyoz davasının arkasında CIA var' dediğimde elimizde bir delil yoktu. Sadece bazı CIA görevlilerinin ifadelerinden yola çıkarak yorum yapmıştım... Aşikârdı ki ABD'nin bölgedeki çıkarlarını gerçekleştirmesi için zayıf bir TSK nın varlığı gerekiyordu. Şimdi gelinen durum itibariyle TSK'nın düştüğü durumu görünce aynı değerlendirmeleri yapmak, darbe girişimi başarılı olsaydı yine kimin bundan yararlanacağını hesaplamak da mümkündür."