Bir ABD var BM'den içeri...
'Durumu yanlış değerlendirmemek lazım'mış...
'Cumhurbaşkanı zaten ABD'ye gidiyor sayılmazmış; aslında BM'ye gidiyor'muş...
'ABD ile BM çok ayrı şeyler'miş...
Ya ya evet... Sahiden öyle... Türkiye ile Türk Konseyi kadar ayrı gerçekten de ABD ile BM. ABD, alt tarafı "kurucu" ve "lider" ülke/üyecik canım, ne olacak ki!
Hem kapı gibi "uyarı"ları, "kınama"ları, "eleştirileri" var BM'nin ABD'ye...
"Irkçılık" eleştirisinde bulunmadı mı daha geçenlerde?
ABD'nin, Suriye'de "uluslararası hukuku ihlal ettiğini" açıklamadı mı?
***
Açıkladı.
Kınadı.
Uyardı.
Hepsini yaptı.
Bu durumda "ne duruyorsun yaptırım uygulasana" denmez mi böyle bir kuruluşa? Uyguladı mı?
Hele bir denesin...
***
"İyi polis-kötü polis" oynuyor da değiller; ABD ile BM'nin sahiden de gırtlak gırtlağa geldiği zamanlar oldu tarihte. Ama şöyle düşünün; ABD'nin "vitrindeki devleti" ile CIA de karşı karşıya gelmiyor mu sanki! En baş ağrıtacak "sır"lar, bizatihi istihbarat eliyle sızdırılmıyor mu dünyaya, "gerektiğinde"?
Neticeye bakmak lazım.
Misal, BM Güvenlik Konseyi'nin Irak işgaline karşı çıkmış olması ve hatta dönemin Genel Sekreteri'nin bunun "gayrimeşru" olduğunu açıklaması, işgali durdurdu yahut sonlandırdı mı?
İşgali durdurmadığı için ABD'ye yaptırım uygulandı mı?
Dışlandı mı?
Yalnızlaştırıldı mı?
Tam tersine, kafa bulur gibi "BM ekseninde", sırtını BM'nin güvenlik ittifaklarına dayayarak ilerletmedi mi ABD "yeni dünya düzeni" projesini?
Demem o ki; kandırmayın kendinizi.
Ne yapacak BM?
"Eyyyy ABD, Türkiye'ye operasyon çekiyorsun, yapma" deyip, bir yandan yandaş iş adamları, bir yandan eski bakanlar üzerinden vurmaya hazırlandığı "hukuk sopası"nı elinden alıp, siyasi iktidarı kıstırıldığı kapandan çekip çıkaracak mı yani?
***
Kendin ettin kendin buldun!
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin fındık fiyatlarını açıklamasının ardından, 'geleneksel Ordu isyan günleri' başladı.
Fındığın 8 liraya kadar düşmesini protesto eden Ordulu üreticilerden kimileri baltalarla fındık bahçelerine saldırdı, hıncını "ekmek teknesi" olan ağaçlardan aldı, kimi de yola döktüğü fındıklarını yaktı.
Ben bu filmi görmüştüm ve ne yalan söyleyeyim, hiç etkilenmedim.
Anlık tepki patlamalarıyla yeri göğü inletip de, o tepkiyi "somut bir cezaya" dönüştürebileceği "sandık günü" geldiğinde "hiçbir şey olmamış gibi" davrandığına o kadar çok ve sık şahit olduk ki son yıllarda, söylenebilecek tek şey kaldı sanırım yaşadıklarından ders almayan Ordulu fındıkçılara:
Kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz; kendi düşen ağlamaz!
Haksız mıyım?
Otoyolları kapatıp, "öldük", "bittik" diye onca ağladıktan sonra, iktidara rekor oyla destek vermediler mi hemen her seferinde sandıkta!
Açıklanan fiyatları da "iktidarın Ordu'ya teşekkürü" kabul etmelisiniz bana kalırsa... Hediyenin büyüğü küçüğü olmaz sonuçta; çam sakızı çoban armağanı!
***
Metal uykusu
AKP Belediye Başkanları Toplantısı'nın öğleden sonraki oturumu... Kürsüde Başbakan Binali Yıldırım var. Kamera ne zaman dinleyicilere, yani AKP'li belediye başkanlarına dönse, abartmıyorum her karede bir uyuyan var.
Uyanık olanlar elleriyle alınlarını kapatıp "düşünen adam" pozuyla kamufle etmişler kepenk indiren göz kapaklarını. Geri kalanlar arasında esneyen de var, horlamanın eşiğine gelecek kıvamda dalan da...
Kolay değil tabii; serde "metal yorgunluğu" varsa...
***
Asrın riyakârlığı
Rusya'dan alınacağı ifade edilen S-400'ler paralelinde yapılan "makas değişikliği" tartışmaları, yıllaaaar yıllar önce, 2002'de, İstanbul'da, Harp Akademileri Komutanlığı'nda yapılan o toplantıyı hatırlattı.
Katılımcılar "Türkiye'nin etrafında barış kuşağı nasıl oluşturulur?" sorusunun cevabını arıyorlardı.
Dönemin Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç, konuşmacı olmadığı halde söz almış ve Prof. Dr. Erol Manisalı'nın "Bizi AB'ye almayacaklar" sözüne katıldığını belirterek, "Bu nedenle Türkiye başka ülkelerle iş birliği yapmalı. Türkiye'nin, mümkünse, Amerika'yı göz ardı etmeden Rusya ve İran'ı da içine alacak şekilde bir arayış içinde olmasında fayda buluyorum" demişti.
O gün "AB, devlet politikamızdır" diyerek Kılınç'ı yalnız bırakan siyasiler bugün bakıyorum herkesten çok Avrasyacı kesilmişler.
Merak ediyorum, Kılınç ve "NATO dışında bir ihtimal daha var" hatırlatmasını yaptığı için yıllarca haksız-hukuksuz şekilde Silivri'de çürütülen daha nice komutan, bilim adamı, aydın şu riyakârlık karşısında ne düşünüyordur acaba?