Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Binmişiz bir alamete

Sanatkâr el öpmez; sanatkârların eli öpülür.  İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçıları Atatürk’ün elini öpmek isteyince Atatürk bu sözleri söylemiş. Yazarlarımızdan biri hatırlatıyor. Atatürk Ankara’da tiyatro sanatçılarına davet vermiş, onlar da gitmişler. Atatürk’ün davetinde ne işin var kardeşim? İskilipli Atıf Hoca asılırken baş kaldırsaydın ya! Ne biçim aydınsınız siz? Vallahi, oturun oturduğunuz yerde; yoksa çekerim hepinizin ipini!
Adam kendisine aydın diyor, elit diyor, seçkin diyor. Siz kimsiniz be?... Sizde edep adap yok mu? Aydın dediğin biraz adaplı olur; açar ağzını mesela, bir iki ulan çeker; bir kere olsun kodum mu oturturum, der; hiç olmazsa bir kere ananı..., diye başlar lafa. Seçkinmiş!...Nasıl seçkinsiniz lan siz? Seçilmeden seçkinlik mi olurmuş?
Bir de parmak sallıyorlar. Kaç parmağın var ulan senin? Parmak ne işe yarar bilir misin? E madem bilmiyorsun, ne diye durmadan sallıyorsun? Beni terbiye mi edeceksin? Sen kim, terbiye kim? Önce bir iki limon sık bakalım; sonra da bir iki yumurta kır! Bak nasıl kereviz oluyorsun, hem de terbiyeli cinsinden. Kereviz oğlu kereviz!
Terbiye merbiye konusunda hiç kimse bana ukalalık edemez. Terbiyenin ilahını öğrenmişim ben. Hem paşalı maşalı sokaklarda; hem hocalı mocalı sınıflarda; hem de, hani top yuvarlaktır diyorlar ya, işte oralarda. Lan sen ömründe bi kere top koşturmamışsın; terbiyeden bahsediyorsun! Önümde pike mike yapıp durma; sana pike de nasıl yapılırmış, şike de; hepsini öğretirim. Keh keh keh!...
Bittiniz kardeşim siz, bittiniz! Biz bir kere dördü üçle çarptık mı, çarpılan yalnız üç olmaz; yüz de olur aslanım! Yüz dediysem hani, birin yanında iki sıfır var ya, o yüz sanmayasın; senin hayâsız yüzünü diyorum, anladın mı? İşte o yüzler de, o suretler de çarpılır anladın mı?
Ne lan, her tarafa suretler asmışsınız? Suretin put olduğunu bilmiyor musunuz? Siz ne biçim elit, ne biçim aydınsınız? Aydın dediğin önce aydınlanır, nurun ışığıyla bir güzel aydılanır; ondan sonra aydın olur değil mi? Siz daha bunu bilmiyorsunuz; her tarafa suretler asmışsınız, suretle aydın olmaya çalışıyorsunuz. Gözünüz aydın! 4x3’le canınıza okuyacağız. Ondan sonra seyredin kuşakları, nesilleri... Nesil dediğin insan nesli... Yuh mu çekermiş lan? İnsan nesli dediğin huu çeker huuu!...
Hani eskiler edep yaahuu, demişler ya, işte bizim nesillerimiz de öyle olacak. Hem de bizim tohumumuz bire on üç verecek. O zaman göreceksiniz Hanya’yı, Konya’yı. Göreceksiniz dediysem sözün gelişi değil ha, basbayağı göreceksiniz. Hanya’da bizim İbrahimî kardeşlerimiz oturmuyor mu? Onlar da ehl-i kitab, biz de. Mabetlerini açmış bizim nesillerimizi bekliyorlar inşaalah! Konya dediğin yer de tohumumuzun filiz verdiği yer değil mi? Tohum nerede, merkez orada. Ver elini Hanya, ver elini Konya! Haydaaa!... Yürü yâ kulum demiş Rabbim; işte biz de midemizi dolduruyoruz tıka basa; yürüyoruz yollarda, suretlere basa basa.
Aydın maydın takmayız; kelleye, surete tapmayız; hâlâ öğrenmeyen varsa öğrensin; mollayız biz, hâzâ mollayız!... Parmak sallayanı parmaklarız; el kol kaldıranı tokmaklarız; ses çıkaranı uyuz eder uyuzlarız; göz devireni dümdüz eder balyozlarız. Huu deyip eğileceksiniz; istediğim buu deyip büküleceksiniz; ben dilersem başınızı kaldıracak; dilemezsem sapır sapır döküleceksiniz.
Hâsılı kelam, edep bende, hayâ bende; çirkef  bende, çamur bende, boya bende; deveyi hamuduyla yutmak; o da bende, doya doya bende. Terbiye vermek de benim işim, parmak sallamak da. İnanmıyorsan etrafına iyice bir bak da; kimi oturtmuşum, kimi dümdüz etmişim, kimi koyuna çevirmişim, kimi oyuna getirmişim, şöyle bir gör! Gör de bir daha elinin hamuruyla, sahnenin tozu çamuruyla, sanatın manatın onuruyla benim işime karışmaya kalkma! Vallahi benim ellemem öyle herkesin ellemesine benzemez. Ben bir elledim mi, genellemem, özellerim ona göre. Eh, özelleyince de yamyassı olursunuz yani... Baştan hata etmişsiniz bir kere. İskilipli Atıf Hoca asılırken baş kaldırsaydınız ya!

Yazarın Diğer Yazıları