Dünyada korona virüse yakalanan sayısı 69 milyona yaklaşırken, Türkiye’de ise toplam hasta sayısı 608 bin oldu. Dünya geneli vefat sayısı 1 milyon 460 bin olurken, Türkiye’de ise hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 13 bin 558 oldu.
Korona virüs hakkında birçok bilinmeyen çok sayıda detay ortada durmaya devam ederken, uzmanlar da salgının durdurulması ile noktasında araştırmalarına devam ediyor.
Popular Science’de yer alan habere göre Sağlık uzmanları, COVID-19’un yayılışını azaltmaya yardımcı olması amacıyla yüz maskesi kullanılmasını sık sık öneriyor. Bu durum, maske kullanımının fiziğinin araştırıldığı çalışmaların yanısıra maskelerin çalışma biçimini etkileyen malzemelerin, tasarımların ve diğer unsurların incelendiği araştırmalara da yol açtı.
Physics of Fluids bülteninde yayımlanan çalışmada araştırmacılar, yüz maskelerine ve onların kullanımına yönelik yapılan araştırmaları incelemiş ve yüz maskelerinin virüsü süzme ya da engelleme biçimleri konusunda şimdiye kadar öğrendiklerimizi özetlemiş.
5 MİKRONUN ALTINDAKİLER DAHA TEHLİKELİ
Yüz maskesinin işlevini etkileyen önemli unsurlardan biri de kişi konuşurken, şarkı söylerken, hapşırırken, öksürürken ve hatta sadece nefes alırken burnundan ve ağzından çıkardığı sıvı damlacıklarının boyutunu kapsıyor. 5-10 mikron civarı boyutlarda olan büyük damlacıklar, bunlardan en yaygın olanları. Ancak bu damlacıklar, yine de epey küçük. Karşılaştırma yapmak gerekirse; bir insan saçının çapı yaklaşık 70 mikron.
Hatta 5 mikronun altında olan daha ufak damlacıklar muhtemelen daha tehlikeli. Bunlar aerosol hale gelip, havada uzun zaman asılı kalabilir. Kullanılan pek çok maske tipi arasında (kumaş maskeler, ameliyat maskeleri ve N95 maskeleri), sadece N95’ler aerosol boyutlu damlacıkları süzebiliyor.
Sağlık çalışanları ve diğer gerekli çalışanların taktığı gibi saatlerce takılan yüz maskelerinin verimi, maske takmanın genel olarak ne kadar etkili olabileceğini belirliyor. Isıl rahatlık, özellikle sıcak ve nemli ortamlarda önemli bir mesele.
DAHA DOĞRU ŞEKİL BELİRLENMELİ
Araştırmacılar, hibrid polimer malzemelerden yapılan yüz maskelerinin parçacıkları yüksek verimde süzerken, aynı zamanda yüzü de serinlettiğini keşfetmişler. Bu özel maskelerde kullanılan lifler, kızılötesi ışınıma karşı şeffaf olduğundan, ısının maskenin altından kaçmasına olanak sağlıyor.
Baş yazar Heow Pueh Lee şöyle söylüyor:
“Maskenin solunum direnci ve akış direnci arasında bir miktar bağlantı olabilir. Bu bağlantının, maske takma süresi bakımından incelenmesi gerekiyor. Ayrıca bu gibi çalışmalarda, yüz maskesinin içindeki alanın çevresel koşullarının da minyatür algılayıcılar ve mankenler kullanılarak daha doğru şekilde belirlenmesi gerekiyor.”
Araştırmacılar, yüz maskelerinin etkili çoğalma katsayısını azaltıp azaltmadığını belirlemeyi amaçlayan epidemiyolojik çalışmaları da incelemişler. Eğer çoğalma katsayısı 1’in altına düşerse, salgının yayılması duruyor. Çalışmalardan birinde, ABD’nin New York eyaletindeki COVID-19 verileri kullanılmış.
Çalışmanın yazarı Sanjay Kumar ise şunları söyledi:
“Sonuçlar, ameliyat maskeleri gibi etkili yüz maskelerinin sürekli şekilde kullanılmasının salgının bitmesine yol açabileceğini gösteriyor; fakat şehirde yaşayanların en az %70’i, halk arasında bu gibi maskeleri sürekli kullanırsa… Verimi daha düşük olan kumaş maskeler bile, eğer sürekli şekilde takılırsa yayılışı yavaşlatabilir.”
Kaynak: Popular Science
Meme kanserinde erken teşhisin önemi nedir?
Bebeklerde İshal hastalığının nedenleri nelerdir?
Temel Karamollaoğlu Cumhurbaşkanlığı sisteminden erken seçime soruları yanıtladı
AKP'nin ve MHP'nin ruhunu bilen Selçuk Özdağ gündemi yorumladı
Remzi Özdemir, Katar'a satılacak sıradaki varlığı açıkladı