Bilim dünyası, Güneşe benzeyen yıldızların her yüz yılda bir devasa enerji patlamaları gerçekleştirdiğini keşfetti. Max Planck Gökbilim Enstitüsü tarafından yürütülen çalışma, şaşırtıcı bir gerçeği ortaya koyuyor: Bu “sürekli patlamalar” daha önce tahmin edilenden 10 ila 100 kat daha sık yaşanıyor.
Çalışma, 56.450 Güneşe benzeyen yıldızı analiz ederek bu patlamaların yıldız başına yüz yılda bir meydana geldiğini ortaya koydu. NASA’nın Kepler teleskobundan elde edilen verilerle yürütülen araştırma, bu çarpıcı bulguları İngiltere merkezli Science dergisinde yayınladı.
SÜREKLİ PATLAMALARIN GÜCÜ
Sürekli patlamalar, trilyonlarca hidrojen bombasının enerjisine denk bir şekilde enerji salar ve gökyüzündeki diğer gök olaylarını geride bırakır. Bu patlamalar, gözlemlerde belirgin parlaklık zirveleri olarak ortaya çıkar. Max Planck Enstitüsü’nden Prof. Dr. Sami Solanki, “Güneş’in davranışlarını uzun dönemde incelemek zor olsa da, benzer yıldızları incelemek bize önemli bilgiler sunuyor” diyor.
Araştırmada, Güneş ile benzer yüzey sıcaklığına ve parlaklığına sahip yıldızlar özenle seçildi. Potansiyel hata kaynakları da ayıklanarak, toplamda 2.889 sürekli patlama tespit edildi.
GÜNEŞ’İN POTANSİYEL TEHLİKESİ
Güneş, son dönemde olağanüstü şiddetli güneş fırtınalarıyla dikkat çekiyor. Ancak uzmanlar, daha büyük bir tehlikeye işaret ediyor: Güneş de bu sürekli patlamaların bir benzerini gerçekleştirebilir. Tarihsel kayıtlar, özellikle MS 775 yılında yaşanan şiddetli bir güneş fırtınasını işaret ederken, bu olayların frekansını kesin olarak belirlemek zor.
Prof. Dr. Ilya Usoskin, “Bu patlamaların dünyamızda bıraktığı izler sınırlı; bu nedenle, sürekli patlamaların sayısı gözden kaçmış olabilir” diyor.
UZAY HAVA TAHMİNİ ÖNEM KAZANIYOR
Şimdiye kadar kaydedilen en büyük güneş olaylarından biri olan 1859 Carrington Olayı, Kuzey Avrupa ve Amerika’da telgraf sistemlerinin çökmesine yol açmıştı. Oysa bu olay, bir sürekli patlamanın enerjisinin yalnızca yüzde biri kadarıydı. Bugün, böyle bir olayın dünya yüzeyindeki altyapı kadar uyduları da tehlikeye atacağı açık.
Önlemler için en önemli unsur, zamanında ve doğru tahminlerdir. Avrupa Uzay Ajansı (ESA), 2031’de başlayacak Vigil misyonuyla bu alanda kritik bir rol üstlenecek. Vigil, Güneş’teki tehlikeli olayları daha erken fark etmek için gözlem yapacak. Max Planck Enstitüsü’nün bu misyon için geliştirdiği manyetik ölçüm cihazları, bilimsel çalışmalara büyük katkı sağlayacak.
Bu yeni bulgular, Güneş’in şaşırtıcı derecede şidetli olaylara sahne olabileceğini hatırlatarak, uzay hava tahminlerinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.