Bilim dünyası şokta: Yeni bir kan grubu keşfedildi

Bilim dünyası şokta: Yeni bir kan grubu keşfedildi

1972’de bir kadın hastanın kanında tespit edilen eksik molekül, bilim insanlarını yeni bir kan grubu keşfine götürdü. Yıllar süren araştırmalar sonucu bu yeni sistem tanımlandı.

Yıllardır süren bir gizem, nihayet bilim dünyasının dikkatini çekti. 1972’de hamile bir kadının kan örneği alındığında, kan hücrelerinden birinin yüzeyinde, o dönemde bilinen tüm kan hücrelerinde bulunan bir molekülün eksik olduğu fark edildi. Bu eksiklik, 50 yıl süren titiz araştırmaların ardından, yeni bir kan grubu sisteminin tanımlanmasına yol açtı.

Birleşik Krallık ve İsrail’den araştırmacıların yaptığı bu keşif, geçen yılın Eylül ayında yayımlandı. Araştırmaya katılan İngiltere Ulusal Sağlık Servisi (NHS) hematoloğu Louise Tilley, "Bu, büyük bir başarı ve uzun yıllar süren bir ekip çalışmasının sonucudur. Sonunda bu yeni kan grubu sistemini kurmayı başardık ve nadir de olsa önemli hastalara en iyi tedavi hizmetini sunabileceğiz," dedi. Tilley, bu konudaki kişisel araştırmalarına 20 yıldan fazla bir süredir devam etmekteydi.

red-blood-cells-1-57b20c583df78cd39c2f8e15.jpg

Kan grubu sistemleri, herkesin aşina olduğu ABO sistemi ve rhesus faktörünün (pozitif ya da negatif olma durumu) ötesinde daha fazlasını içerir. İnsanlar, kan hücrelerini kaplayan yüzey proteinleri ve şekerler aracılığıyla birçok farklı kan grubu sistemine sahiptir. Bu moleküller, vücudun yabancı maddelerle karışmaması için önemli bir rol oynar.

Kan grubu, esasen ABO antijenlerinin varlığı ile belirlenir. Ancak, yabancı bir antijen kan nakli sırasında vücuda girerse, bu yaşamı tehdit edebilecek reaksiyonlara yol açabilir. Çoğu ana kan grubu, 20. yüzyılın başlarında tanımlanmışken, sonradan keşfedilen bazı gruplar yalnızca çok küçük bir nüfusu etkiler. Bu yeni keşif de benzer şekilde, yalnızca nadir vakalarda görülen bir durumu tanımlamaktadır.

Araştırmacı Tilley, "Çalışma zorluydu çünkü genetik vakalar çok nadirdi" diyerek, bu kan grubu sisteminin tespit edilmesinin zorluklarını ifade etti.

p01l7jc6.jpg

Önceki araştırmalar, insanların %99.9’unun kanında AnWj antijeninin bulunduğunu ortaya koydu. Ancak 1972’deki hastanın kanında bu antijen eksikti. Bu antijen, miyelin ve lenfosit proteinlerinde bulunuyor ve bu nedenle keşfedilen yeni kan grubu "MAL" olarak adlandırıldı. Eğer bir kişi, her iki MAL geninde de mutasyon yaşarsa, AnWj negatif kan grubuna sahip oluyor. Tilley ve ekibi, bu nadir kan grubuna sahip üç hasta tespit etti ve bunun, kan hastalıklarının da bu antijeni baskılayabileceğini öne sürdü.

MAL proteininin küçük fakat ilginç özelliklere sahip olduğunu belirten Batı İngiltere Üniversitesi’nden hücre biyoloğu Tim Satchwell, "Bu protein, hücre zarlarını istikrarlı tutmak ve hücre taşımasını sağlamak için önemli bir rol oynar," dedi. Ayrıca, AnWj’nin yeni doğan bebeklerde bulunmadığı, ancak doğumdan sonra ortaya çıktığı da keşifler arasında yer alıyor.

Araştırmanın sonucunda, MAL mutasyonunu taşıyan hastaların bu mutasyonun kalıtsal mı yoksa baskılamaya bağlı mı olduğunu belirlemek mümkün olacak. Bu tür nadir kan grubu farklılıkları, hastalar üzerinde yıkıcı etkiler yaratabiliyor. Bu yüzden bu tür grupların daha fazla anlaşılması, yaşam kurtarma açısından büyük önem taşıyor.

Keşif, kan grubuyla ilgili tıbbi bilgileri daha ileriye taşıyarak, kan nakli işlemlerinde yaşanabilecek ciddi reaksiyonların önlenmesine katkı sağlayacaktır. Bu araştırma, Blood dergisinde yayımlandı ve sağlık dünyasında önemli bir adım olarak kabul ediliyor.

bloodtypes.jpg