Bilgi alamamanın yarattığı panikten kim sorumlu olacak?
Malumunuz, geçtiğimiz aylarda çokça tartıştığımız, kamuoyunda "dezenformasyon yasası" olarak bilinen yasa ile "korku ve panik yaratmak" amacıyla yanlış bilgiyi yaymak için yapılan haber ve paylaşımlara hapis cezası getirilmiş oldu.
Burada hangi bilginin doğru bilgi sayılacağını da uzun uzun tartışmıştık ki, yasayı destekleyen iktidar partisinin en çok ileri sürdüğü argümanlardan biri olan benzer düzenlemelerin Almanya, İngiltere, ABD gibi Batılı ülkelerde de bulunduğu bilgisinin dahi yanlış olduğu, Venedik Komisyonu tarafından ortaya kondu. Komisyonun raporuna göre, söz konusu ülkelerde gerçeğe aykırı bilgiyi yaymak cezai kovuşturmaya yol açmıyor. (Venedik Komisyonu, 7 Ekim 2022, par. 79, CDL-PI(2022)032-e)
Bilgi Alma Hakkı
Dezenformasyon, propaganda ve yalan haber olgularına karşı tedbirler alınmasını Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi de üye devletlere öneriyor ancak bu tedbirin taşıdığı riskler konusunda da uyarıyor.
Zira, dezenformasyon küresel bir sorun olsa da bu hususta alınacak tedbirler, ifade özgürlüğü ve herkesin her türlü bilgi ve fikri arama, alma ve verme hakkını yıkıcı bir etkisi de olabilir. Aşırıya kaçan tedbirler, özellikle doğrudan yasaklama ve suç sayma, meşru içeriğin de sınırlanmasına ve sansüre yol açabilir.
Burada bilgi alma hakkı önemli bir nokta.
Bireyler, hükümet politikalarının yanı sıra, yakın çevrelerinde olan olaylarla ilgili de bilgi edinme hakkına sahiptir.
Bilgi edinme hakkıyla ilişkili olarak bu bilgileri talep etme hakkının yanında, kamuoyunu yakından ilgilendiren konuların herhangi bir talep olmaksın da kamuyla paylaşılması devletin bilgilendirme ödevi olarak uluslararası metinlere girmiştir.
Hiç Bilgi Alamamak
13 Kasım Pazar günü İstiklal Caddesi''nde meydana gelen patlama, elbette ki tüm dünya medyasına konu oldu, tüm dünyada tartışıldı.
Bizler ise, kendi ülkemizde meydana gelen bu patlamada insanların öldüğü bilgisini aldık, korku içinde, endişeyle haber almayı bekledik.
Belirtmek isterim ki, yayın yasağı, olayı hiç meydana gelmemişçesine yok saymak demek değildir.
Cansız bedenlere ait videoların gösterimini doğru bulmasam da patlama anına şahit olmuş insanların açıklamalarının, kurumlardan bilgi akışının bilgi alma hakkı kapsamında olduğu açıktır.
Kamu yararı amaçlanırken yapılması gereken tek şey, yanlış bilginin yayılmasını engellemek değildir; doğru bilginin de hızlı bir şekilde yayılmasını sağlamaktır.
Dahası, yaşadığımız çağda etkin bir önlem bile olmayan internet hızının yavaşlatılması da bilgi edinme hakkının ihlali niteliğindedir.
Üstelik, halkta korku ve panik yaratmak amacıyla yanıltıcı bilgiyi yaymayı suç sayanların bilmesi gereken şey, yanlış bilgi kadar bilgisizliğin de korku ve panik yarattığı gerçeğidir.
Bu durumda, halkın bilgisiz kalmasından doğan panik ve korkudan kim sorumlu olacaktır?