Beşiktaşlı yöneticilerin kavgasını açıklıyor. Eğlence gecesinde birbirlerine girdiler, taraftarlar şok içinde

Beşiktaşlı yöneticilerin kavgasını açıklıyor. Eğlence gecesinde birbirlerine girdiler, taraftarlar şok içinde

Şerafettin Tilki yazdı...

Rahmetli Hasan Pulur gibi oldum!

Başyazar yani.

Konular. Minik Kargam’dan gelen çok özel bilgiler. Daha neler, neler.

Hadi onu yazma, bunu çizme. Şunu ertele dedikçe içinden çıkılmaz hal alıyor.

İşte bu yüzden bu sıralar sürekli karşınızda oluyorum.

Ama sizler için. Güzel kalpli insanlar, futbol dünyasının perde arkasını bilsin diye.

Kahvenizi keyifle yudumlarken okuyun lütfen.

Yer Antalya..

Beşiktaş Derneği burada etkili. Her yıl düzenli geceler yaparlar.

Çok geniş katılım olur. Nezih ortam yaratılır. En önemlisi sadece erkekler gelmez. Aile katılımı sağlanır hep.

Bu kez konuklar ağır. 2. Başkan Hüseyin Yücel. Yönetici Mete Vardar ve Kadir Kılıç başta olmak üzere katılım geniş.

Gece dedik ya.

Hani şu meret var!

Anladınız siz.

‘Şişede durduğu gibi durmaz’ denilen.

Adını anmak istemiyorum.

Şarkı sözü gibi oldu.

Gelsin şişeler, gitsin kadehler derken ortam relax.

Müzik klas.

Dernek üyeleri yöneticileri bulmuşken soru faslına geçiliyor.

İlerleyen saatler olunca, hareket var demektir.

O da güzel. Nerde hareket, orda bereket.

Biri kalkıp, “Sayın Yücel Muci’yi kim niye aldı?” diyor.

Meretin en yakın dostu olarak bilinen Yücel yanındaki Mete Vardar’ı gösterip, “Bana değil, buna sorun. Ayrıca Can Keleş’i de niye aldığını açıklasın?” demez mi..

Haydi bakalım.

Aksiyon başlıyor…

Vardar da meretlenmiş!

Hiç sus, pus kalır mı?

Kalmaz.

“Muçi’yi ben almadım Kaan (Şakul) aldı. Ona sorsunlar.” diye ters cevap veriyor.

Resmen kafasının tası tarağı atıyor.

Nerede ise bodoslama dalacak.

Anında araya giriliyor. Yan yana oturan ikili; kaş ile göz arasında uzaklaştırılıyor.

Anında müdahale bravo..

Alkış.

İşte tam bu sırada arkadan bir ses yükseliyor.

“İmmobile ya da Silva’yı sorsak herkes ben, ben diye bağırır. Kötülere sıra gelince kavga ediyorsunuz.”

Bunu diyen de mekandan çıkarılıyor.

Film değil. Geceden yaşanan gerçek kesit.

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar sözüne ek yapılıyor.

Doğru çıkış yapanı, mekandan atarlar oluveriyor.

Varsın olsun.

Meret dolsun. Pardon meret olmasın(!)

Gecenin çıkışı bu.

Helal olsun.

Böyle bilinçli taraftar ve üyelere…

Tartışma büyüyor. Fiziki müdahaleye dönmek üzere. Kadir Kılıç, anında başkana haber uçuruyor.

Hasan Arat, önce Yücel’i ardından da Vardar’ı arıyor.

İkisi de çağrıları görmelerine rağmen cevapsız bırakıyor.

O güzelim gece. Onca emek. Onlarca davetli hiç olup kalıyor.

Yazık oluyor.

Akdeniz akşamları bir başka oluyor.

Hele bir de Beşiktaş gecesinde olay çıkmasa.

Lay, lay, lay lay layyyy..

İstanbul’a dönüşte olayın artçı sarsıntıları sürüyor.

Görünen o ki, Beşiktaş içten içe kaynıyor. Borçlar daha bir yıl dolmadan iki katına tırmanıyor. Şu an belki takımın zirve takibinde olması bir çok olumsuzluğu örtüyor.

Yarın neler getirecek kimse kestiremiyor.

Birçok olaya şahit olduk. Duyduk. Okuduk. Böylesi ilk. Taraftar ve kongre üyeleri önünde iki yöneticinin birbirine girmesi bir ilk. Yönetim içinde kapalı kapılar andında olması normal.

Bu tarz anormal. Hem de çok. Anormal ötesi. Deli saçmalığı.

Futbol dünyamız tuhaf. Nereye el atsak elimizde kalıyor. Nokta koyup hafta sonuna maçlara bakalım. Saha dışında yaşananların, orada kalmasını temenni ederek.