Depremde yaşanan arama kurtarma yetersizliği, ihmaller ve yapılan hatalar nedeniyle Fenerbahçe ve Beşiktaş tribünlerinde ‘hükümet istifa’ sesleri yükselmeye başlamıştı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tribünleri hedef alarak, "Bütün kulüp başkanlarının müsabakaların ya seyircisiz ya da gerekli tedbirlerin alınarak oynanması hususunda acil ve gerekli adımları atmaları kaçınılmaz görevleridir" açıklamasında bulundu. Bahçeli''yi takip eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Mesaimizi bölmek isterlerse böleriz, hodri meydan. Türkiye''nin güvenliğiyle ilgili hiç kimse bilek güreşine girmesin. Tavsiyem odur. Marjinal bir kafayla, marjinal bir zekayla bu milletin karşı karşıya kaldığı bu süreci zehirlemeye çalışmasınlar" diyerek tehditler savurmuştu.
İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkan Yardımcısı Emre Saygı, açıklamaların Türk Ceza Kanunu''na (TCK) göre suç teşkil ettiğini ifade etti. Saygı''nın açıklamaları şöyle oldu;
DEMOKRATİK PROTESTO HAKLARINI KULLANAN TARAFTARLARIN YANINDAYIZ
‘’Geçtiğimiz hafta sonu Fenerbahçe – Konyaspor ve Beşiktaş – Antalyaspor müsabakalarında taraftarların göstermiş oldukları tepki; demokrasilerin temel taşı olan ifade özgürlüğünün en saf halidir. Demokratik toplumlarda bireyler, kendi düşüncelerini bireysel veya toplu şekilde açıklamakta serbest olup bu hak ayrıca Anayasamızın 26. maddesinde düzenlenmiş ve koruma altına alınmıştır.
Türkiye’nin asırlık çınarları Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüpleri özelinde başlatılan ve anlaşıldığı kadarıyla daha da yaygınlaştırılıp toplumun geneline yayılmaya çalışılacağı düşünülen korku ve baskı iklimini İYİ Parti olarak reddediyoruz. Demokratik protesto haklarını kullanan taraftarlarımızın yanında durduğumuzu bu vesileyle ilan ediyoruz.’’
HÜKÜMET DERS ALMAMIŞ
‘’Hükümet, deprem öncesinde başlayıp sonrasında da devam eden başarısız süreç yönetiminden ders almamış olacak ki, bu sefer tribünlerde yeni fay hatları oluşturup toplumun meşru eleştiri hakkını engellemek, taraftarın sesini kısmak istemektedir.
Spor Hukuku açısından da tüm taraftarların bilmesi gerekir ki, seyircisiz oynama cezası ancak müsabakanın seyrine engel olacak nitelikte saha olayları ile ırkçılık ve etnik köken ayrımcılığı barındıran tezahürat hallerinde, ilgili federasyonlar tarafından işletilecek disiplin süreçleri neticesinde verilebilmektedir. Hukuk dışı talep ve isteklerin bu çerçevede değerlendirildiğinde herhangi bir karşılığı yoktur.’’
TRİBÜNLER TARAFTARSIZ OLMAZ
‘’Milletimizin feraseti devlet ile hükümet arasındaki ayrımı bilecek ve ona göre tavır alacak seviyededir. Asırlık çınarlarımız Kurtuluş savaşımızdan bu yana her dönem devletinin yanında yer almış, milletiyle birlikte saf tutmuştur. Beşiktaş’ın Çanakkale Savaşı’nda ilk futbol takımından verdiği 8 şehit, Fenerbahçe’nin Fikirtepe Bataryasında ve Bor ovasında verdiği şehitlerin aziz hatıraları göz önünde bulundurulduğunda, bu camialara parmak sallarken çok daha iyi düşünülmesi gerektiği ortadadır.
Maçların seyircisiz oynanmasını talep etmek bir akıl tutulmasıdır. Nasıl ki seçimler seçmensiz olmazsa, tribünler de taraftarsız olmaz. Eleştiri ve protesto bir haktır. Siyaset, toplumdan korkarak ve topluma rağmen değil toplumu dinleyerek ve onlarla birlikte yapılır. İnsanların gösteri ve yürüyüş hakkını kısıtlamak, Twitter’a erişim engeli getirmek veya statlara seyirci almamak ancak istibdat anlayışının eseridir.’’
TÜRK MİLLETİ''NİN DOĞRUYU DİLE GETİRİRKEN KORKUSU YOKTUR
‘’Kimse Asırlık çınarlarımız olan göz bebeğimiz kulüplerimize bedel ödetmeye kalkmasın, altında kalırlar. Bir kez daha önemle tekrar ediyoruz ki, müsabakaların seyircisiz oynanması mümkün değildir. Hatırlatmak gerekir ki, 3 Temmuz sürecinde de FETÖ’cü yargıçlar, emniyet mensupları ve dönemin hükümet yetkilileri spor kulüplerini hedef alarak kitleleri baskılamaya çalışılmışlar ve fakat hezimeti yaşamışlardır.
Hükümete tavsiyemiz mesailerini asıl odaklanmaları gereken ve bir türlü layıkıyla yerine getiremedikleri ödevlerinden ayırmadan milletin yaralarını sarmalarıdır. Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarlarının, Kızılay gibi bir kurumu deprem sonrası çadır ve yemek “satan” bir şirket haline dönüştürenlerden alacak aklı olmadığı gibi bunlardan gelecek tepkiden de endişesi yoktur. Zira, Türk Milleti’nin doğruyu dile getirirken korkusu yoktur.’’
SOYLU SUÇ İŞLEMEKTEDİR
‘’Bu çerçevede vurgulamak istediğimiz bir diğer konu da İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamayla vatandaşlarımızı alenen tehdit etmesi ve Türk Ceza Kanunu’na göre açıkça suç işlemesidir.
Sayın Soylu’ya hatırlatmak isteriz ki kendisinin görevi Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı olarak milletimizi korkutmak değil, deprem öncesinde yerine getirmeyi beceremediği, milletinizin canını ve malını koruma görevini hiç olmazsa şimdi layıkıyla yerine getirmesidir.
Tribünler milletin gür sesidir, haksızlığa gelmez. Çocuklar hep gülsün diye çabalayan kulüplerimizi selamlıyoruz.
Yaşasın Hürriyet, Kahrolsun İstibdat!’’