Ben olsam gülmezdim...

Ben olsam gülmezdim...

Başbakan'ın 23 Nisan nedeniyle oynanan geleneksel "çocuk başbakan piyesi" vesilesiyle de bir espri yaptığını gazetede okudum.

O sırada makam odasında bulunanların buna çok güldüklerini tahmin etmem zor değil ama. Zaten yüksek makamdaki birisi şaka yapınca, o şaka buzdolabından da çıkmış olsa gülmek "bürokrasinin altın kuralı" sayılır.

Tabii abartmadan güleceksiniz, öyle ellerinizi dizlerinize vura vura kahkahalar atmayacaksınız. Ölçülü bir kahkaha yeterlidir. Ama tebessüm yetmez, sonra sizin makam sahibinin şakasına gülmediğiniz düşünülür ki bu yazılı olmayan sicilinize olumsuz bir puan eklenmesi sonucunu doğurabilir.

Başbakan Yıldırım, Başbakanlık koltuğuna oturan 11 yaşındaki 5. sınıf öğrencisi Yağız Efe Keçe eğitim sistemi ile ilgili çok soru sorunca "Benim bakanlar bile beni bu kadar sıkıştırmıyor" demiş. Tahmin ediyorum ki makam odasında bulunan bürokratları güldürmüş olmalı. Ama ben olsam buna gülmezdim. Çünkü bu aynı zamanda acı bir gerçeği de ifade ediyor. Bu da hükümet faaliyetleri sürdürülürken, ortak çalışma yerine bir kişinin ne diyeceğine bakmak zorunluluğundan kaynaklanıyor.

Neyse buna artık çok üzülmemiz de gerekmiyor. Anayasa değişti, yakında "çift başlılık" ortadan kalkacak.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

 

***

 

Ege'nin işgali bu kadar dert olmadı!

 

Yunan Savunma Bakanı Panos Kammenos, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Stefanis ile birlikte geçen hafta sonu Eşek Adası'na geldi, bakanı törenle karşılayan Yunan askerleri kuzu çevirip bakana ikram ettiler.

Yunan Savunma Bakanı veya askeri yetkililer neredeyse her hafta işgal ettikleri bu adalara geliyor, Türkiye'yi kışkırtan gösteriler yapıyor. Türkiye'nin tepkisi mi?  Gazeteciler sorusuna Savunma Bakanı Fikri Işık'ın cevabı:

- Yunan Savunma Bakanı şov yapıyor. Onların şovuna alet olacak bir tutum içerisinde olmayacağız...

Yani... Adaların işgaline ses çıkarmayacağız...

Bir başka meselemiz daha var... Kemal Kılıçdaroğlu'nun referandum kampanyası sırasında Bandırma Jet Üssü'nde iki manga asker tarafından törenle karşılanması...

Genelkurmay Başkanı direktif vermiş. Hava Kuvvetleri Komutanı durumu inceletmiş. Karşılama ile ilgili: "Kasıt yok kusur var" demiş...

Savunma Bakanı Fikri Işık ise Hava Kuvvetleri Komutanı'nın incelemesini yeterli bulmamış, şöyle diyor:

- Teftiş Kurulu Başkanımı soruşturma yapması için görevlendirdim, raporunu hazırlayıp getirecek...

Genelkurmay, Hava Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı Kılıçdaroğlu'nun karşılanması konusunda seferber olmuş.

Yunanlıların adalarımızı işgali ve meydan okuması Kılıçdaroğlu'nun karşılanması kadar dert olmuyor... Anlaşılan Kılıçdaroğlu milli güvenliği daha çok tehdit ediyor.

Ya da ülkeyi yönetenlerin gücü bu kadarına yetiyor...

Melih Aşık Milliyet

 

 

***

 

Örtülü koalisyon dönemi

 

Referandum öncesi eveti savunanların en büyük argümanı koalisyon döneminin tarihe gömüleceğiydi..

Ekonomi Bakanı dün Türkiye'nin bu hastalıktan kurtulduğunu ilan etti..

Doğru mu?

Bence değil...

Tam tersi.. Koalisyonsuz iktidar olma dönemi zayıfladı.. Neredeyse imkânsız hale geldi..

Hatta bitti bile diyebiliriz..

(...)

Diyelim ki; ilk turda hiçbir aday yüzde 50'yi geçmeyi başaramadı..

(Yüzde 50 çok zor.. Ülkeler her zaman çok güçlü karizmatik lider çıkaramaz..)

Diyelim ki; en fazla oy alan iki adaydan biri yüzde 40 aldı, öteki 30'da kaldı.. İkinci turda yüzde 50'yi geçmeleri için ne lazım?

Öteki partilerden destek almaları..

Bu destek nasıl sağlanacak?

Pazarlıkla, tavizlerle..

Ortaklık politika belirlemede de olur; mesela Kürt meselesi konusunda, mesela AB konusunda, mesela eğitim sistemi konusunda..

Ama.. Bakanlık vaadiyle de olur, cumhurbaşkanı kontenjanıyla da olur, devlet yönetiminde (müsteşarlık, genel müdürlük, valilik gibi makamlarda) yer açmakla da olur..

Bunun adı nedir?

Gizli koalisyon..

Görünürde tek kişilik yürütme, geniş yetkilerle donatılmış başkan görünse bile altı koalisyon olacak..

(...)

16 Nisan referandumu için 15 yıl aradan sonra ilk koalisyon kuruldu.. AKP-MHP-BBP koalisyonu..

Ama o anayasa değişikliği içindi, seçimle mukayese edilmez  denebilir..

Tamam da..

Anayasa değişikliği de yüzde 50+1 oy gerektiriyordu..

Başkan seçilmek içinde yüzde 50+1 oy gerekecek..

Mehmet Tezkan Milliyet

 

 

***

 

Git işine...

 

 İçinde bulunduğu kurumun caf caflı adına bakınca adamı da bir şey sanıyorsunuz. Philippe Defarges isimli kişi Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü siyaset uzmanı. Bu adam çıkmış TV ekranına "Türkiye çok kötü gidiyor" diyor ve ekliyor "Böyle giderse iki şık kalıyor ya iç savaş çıkacak ya da Erdoğan öldürülecek."

(...) bu dangalaklar yüzünden Türkiye'de demokrasi ve hukuk mücadelesi veren insanlar çok zarar görüyor. Bu dangalaklığın Türkiye'deki örnekleri fırsatı ganimet sayıp demokrasi ve hukuk mücadelesi verenlerin üzerine çullanmaya kalkıyor. Neymiş onlar da "hayır" demişler bizdekiler de "hayır" diyormuş.

Can Ataklı Korkusuz

 

 

***

 

Tamam, karışmasınlar ama!

 

Yabancıların özellikle de Avrupa Birliği ülkelerinin ve Amerikalıların "iç işlerimize" burunlarını sokmaları bizi de rahatsız ediyor. Onların yerli yersiz "iç işlerimize" müdahale etmelerini içimize sindiremiyoruz. Bu konuda onlara yapılan ikazlar hoşumuza gidiyor.

Tamam, onlar işimize karışmasın ama biz de bir takım işleri "doğru dürüst" yapsak ve onların ağızlarına "malzeme vermesek" daha güzel olmaz mı?

 Mesela Yüksek Seçim Kurulu işi baştan sağlam tutsa ve sandık kurullarından görev alacak kişileri "doğru dürüst eğitmiş" olsa bugün ortaya çıkmış olan şikâyetler söz konusu olur muydu?

 Zeki Ceyhan Milli Gazete

 

***