Beklenen adalet tecelli etmeyince

Beklenen adalet tecelli etmeyince

Hanefi Avcı, meslek hayatı boyunca devletin güvenliğini sağlama amaçlı önemli görevlerde bulunan Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığı ve il Emniyet Müdürlükleri yapan bir isim.

Ama gelin görün ki kaderin cilvesi ve FETÖ''nün kumpaslarıyla hem de meşrebine hiç uymayan yasa dışı bir sol  örgütle ilişkilendirilerek

49 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Sonunda 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezasına mahkum ediliyor. Anayasa Mahkemesi''nin hak ihlali tespit etmesi neticesinde yaklaşık 4 yıl kaldığı cezaevinden tahliye ediliyor. Hapishanede geçirdiği bu sürede adaletin işleyişindeki çarpıklara yaşayarak şahit olan Hanefi Avcı''nın bunları kitaplaştırma düşüncesi sonunda, "Mahpus Arkadaşlarım / Hapishane Defterleri" ortaya çıkıyor.

"Bu kitabın yazılması fikri, ülkedeki adaletin durumunu görüp içimde hissettiğim acı ve koğuş arkadaşıma, ''Anlat bakalım başından geçenleri'' demem üzerine anlatılanları dinlerken oluştu" diyen Hanefi Avcı, insanlık ve kainat için en gerekli hususun hiç bir tartışmaya mahal bırakmaksızın adalet olduğunu belirterek şu önemli tespitlerde bulunuyor:

Öğrenmeye çalıştığım hayat hikâyeleri, suçlar, sahipsizliğin ve bilgisizliğin kararttığı hayatlar sayesinde hukuk sisteminin insan ömrüne, özgürlüğüne değer vermeyen yönlerini gördükçe bu kitabı yazmak artık bir zaruret hâlini aldı.

Cezaevleri çoğunlukla, çektikleri maddi sıkıntıyı hemen atlatmak veya çabuk para kazanmak için suç işleyen insanlarla doludur. Adalet sisteminin ağır aksak çalışan mekanizmasının; tutuklanmanın, hapiste kalmanın, uzun tutukluluk sürelerinin; olayın ne kadar önemli olduğunu görmeden, insanların üzerinde en ince en latif cihazlarla çalışması gerekirken kazmayla ameliyat yaparcasına çalışan poliste başlayıp adliye ve cezaevi infazı sürecinde devam eden işlemlerin kararttığı hayatların hepsini anlatmak mümkün değil. 3 yıl boyunca beraber yaşadığım, davalarının ve adli süreçlerinin teferruatını bildiğim mahpus arkadaşlarım, cezaevinden çıkarken bütün dava dosyalarının suretlerini aldım. Zaman içerisinde unuturum diye onların hikâyelerini defterlere yazdırdım. Tahliye olup davalarımın bitmesiyle her şeyin normal sürecine girdiği zamandan 4 yıl sonra;Türkiye''nin çalkantılı acili kavga süreçlerinde göze gelmeyen, adını toplumun duymadığı, cezaevlerine atılıp sistemin sanki bütün suçlan bu kişiler        işlemiş gibi hıncını üzerlerinde boşalttığı bu gariban, kavruk Anadolu çocuklarının adalet sistemi denen o zincirlerin arasında nasıl ezilip

yok edildiklerini; bu suçlulara ağır işlemler yaparak sistemin kendini       temize çıkarmaya çalıştığını göstermek istedim.

3 yıl 9 ay kaldığım cezaevinde benimle beraber hapis yatan mahpus arkadaşlarımın hepsinin yaşadıkları olayları, uğradıkları hukuksuzlukları belgelere, mahkeme dosyalarındaki bilgilere dayanarak bu kitapta anlatmaya çalıştım. Hepsi kusurlu, hatta suçlu da olsalar; suçlarını itiraf da etseler; yaşadıkları, suçlarının karşılığı cezai uygulamaları aşan boyuttaydı. Cezaevinde karşılaştığım herkes bu kadar hukuksuzluğa uğruyorsa; suça karışan, suç iddiasıyla yolu, zabıtaya, yargıya düşen çoğu kişinin benzer şeyleri yüksek ihtimalle yaşayacak olması korkunç bir şey."

ELİPS Kitap Tel:(0312) 475 40 33

***

Bayrak Şairi''nin mısra dolu 55 yılı

Edebiyat Araştırmacısı Saadettin Yıldız, "Bayrak Şairi"mizi, "Arif Nihat Asya''nın Şiir Dünyası" adlı çalışmasıyla mercek altına alıyor. Arif Nihat Asya''nın bereketli şiir vadisinde, onun şahsiyetini ve diğer eserlerini de dâhil ederek bu çok yönlü sanatkâr hakkında hacimli ve kalıcı bir eser ortaya koyan Saadettin Yıldız, böylece, "objektif tenkidin yerine vefa duygusunun ağır bastığı" diğer pek çok çalışmadan farklı olarak, büyük şairi ilmî bir titizlikle ele alıp değerlendirip, bu yolda ilk sayılabilecek öncü bir eser ortaya koymakta:

"Arif Nihat''ın şiiri, elli beş yıl kesintisiz devam eden bir sanat cehdinin eseridir. Sayı yönünden bakılırsa kesinlikle büyük bir emeğin, keyfiyet olarak da inkârı mümkün olmayan bir bedii seviyenin göstergesidir. Cumhuriyet devri şiirini objektif bir tavırla değerlendirecek olan her araştırmacı, bu gerçeği görecek ve Arif Nihat''ı şiirimizin ustaları arasındaki yerine yerleştirecektir. Çünkü, bütün söyledikleri aynı seviyede olmasa bile, Türk dilini kusursuz bir şekilde kullandığı şiirlerinin sayısı sanılandan daha fazladır. Onda hecenin, aruzun ve serbest veznin çok olgun örnekleri mevcuttur. Rubai gibi, gerçekten zor bir nazım şeklini büyük bir rahatlıkla kullanmış, dar bir kalıp içine geniş anlamlar sığdırabilmiştir. Türk tasavvuf şiirine, gerek söyleyiş gerek duyuş seviyesi yönünden kuvvetli örnekler kazandırmıştır. Günlük hayattan ferdî ihsaslara, vatan coğrafyasından en eski tarihî devirlere, bedenî arzulardan ilahi aşka, derin tefekkürden zarif nüktelere, geniş bir müsamahadan en sert hicivlere kadar uzanan tema çeşitliliği ile de "her şeyin şiiri" diyebileceğimiz çok yönlü, çok zengin ve hemen her toplum kesimini ilgilendirecek bir muhteva ortaya koyabilmiştir."

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

***

HAFTANIN KİTABI:

Bir efsane şahsiyet...

Türk edebiyatının en önemli kilometre taşlarından Ahmed Midhat Efendi''nin büyük oğlu Kâmil Yazgıç, 1940 yılında Tan gazetesinde babasına dair anıları/tanıklıkları kaleme alır. Tefrika sona erdikten sonra aynı yıl kitap haline gelen hatıralar "Ahmed Midhat Efendi/ Hayatı ve Hatıraları" ismiyle yayımlanır. Aradan geçen zamanda Ahmed Midhat Efendi''nin önemi her geçen gün daha iyi anlaşılırken Kâmil Yazgıç''ın eseri yeniden yayımlanacağı zamanı bekleyecektir... İsmail Alper Kumsar''ın detaylı araştırmaları ve titiz çalışması sonucunda ortaya çıkan elinizdeki kitap, Kâmil Yazgıç''ın önemli tefrikasına ilaveten daha sonra Vakit gazetesinde yayımlanan on bir yazı ve kendisiyle yapılan bir söyleşinin eklenmesinden oluşuyor. "Babam Ahmed Midhat Efendi", edebiyattan tarihe, ilahiyattan felsefeye birbirinden farklı pek çok alanda onlarca eser veren "hâce-i evvel" Ahmed Midhat Efendi''nin hayatına ve çevresine ilişkin birinci elden ölümsüz bir tanıklık.

Kırmızı Kedi Yayınevi Tel:(0212) 244 89 82

***

Altmış yıllık bir serüven

Nezihe Meriç''in 1950''de "Bir Şey" adlı öyküsüyle başlayan yazınsal serüveni altmış yıl sürdü.

Seval Şahin''in yayına hazırladığı "Kimse Hikâyeyle Aramda Geçenleri Anlamıyordu" adlı kitap, öykücülüğümüzün gelişiminde pay sahibi ustalardan Nezihe Meriç''in kitaplarının yazılış süreci, öykü anlayışı, anıları, kişisel dünyası, günlük uğraşıları, yazarlık tutumu, yazınsal sorunları konu ediliyor.

Nezihe Meriç''i yakından tanımak, bir öykücünün mutfağına sokulup sohbetine katılmak için bulunmaz bir fırsat.

 

Yapı Kredi Yayınları Tel:(0212) 252 47 00

***

KÜTÜPHANEMDEN

110 usta kalemden seçme öyküler

Yine bir antoloji var elimde bugün size bahsetmek istediğim. Son baskı yılı çok eski olmadığı için (İstanbul 2002) kolaylıkla bulup okuyabileceğinizi umuyorum. Türk edebiyatı, özellikle de hikaye meraklıları hemen peşine düşüp bu kitaptan edinmeye baksın. Kitabın adı, "Cumhuriyet Dönemi Türk Hikayesi", yazarı ise Ahmet Özdemir. Toker Yayınları''nın kültür hizmetlerinden biri olan eser, öğretmenlerin  de öğrencilerine güvenle tavsiye edebilecekleri seçilmiş kitaplardan oluşmakta. Eserin dikkat çeken özelliği, Türk şair ve ediplerinin hayatlarını, edebi kişiliklerini, eserlerini ve eserlerinden seçme örnekleri açıklamalarıyla birlikte en sade bir dille anlatmasıdır. Adını Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı tarihine yazdırmış tam 110 usta kalemden alınmış seçme örnekler kısa yoldan genel bir edebiyat bilgisi kazandırıyor okurlara. İşin daha da güzel tarafı, bu vesile ile tanıştığı yazarların diğer eserlerini de okuma merakı oluşturması bakımından özellikle çok faydalı bir çalışma. Okumaya teşvik edilecek gençlere verilecek en güzel hediye niteliğindeki kitapta önce yazar hakkında özet bir bilgi verilmiş. Ardından o yazarın seçme bir hikayesi sunulmuş. Son olarak da hikayede geçen bazı kelimelerin anlamları açıklanıp, verdiği mesaj üzerinde durulmuş. Çok hacimli olan kitap tam 944 sayfa. Deneyimli gazeteci yazar Ahmet Özdemir''in uzun yıllar süren titiz çalışması sonucu ortaya çıkan eser, edebiyat bahçesinin her biri değişik renk ve kokuya sahip çiçeklerinden derlenmiş görkemli bir demet niteliğinde.

                                                                                                                                (Ahmet Yabuloğlu)