Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Beklendiği gibi somut sonuç yok

Roma''da yapılan ikili görüşmeden tatmin edici somut sonuçlar çıkmamıştır. Ancak Türkiye-ABD ilişkilerinin gergin olduğu bir dönemde, büyükelçiler krizinin de bir şekilde yumuşamasının ardından liderler seviyesinde ikili görüşme yapılabilmesi, siyasi açıdan olumlu olarak nitelendirilebilir.

Liderlerin açıklamalarında nüanslar olsa da, sonuçları aynı kapıya çıkmaktadır.

PKK/PYD/YPG/SDG

Bu konuda tarafların bulunduğu yerde durdukları görülmüştür. Türkiye, ABD''nin bu terör örgütüne verdiği destekten üzüntü duyduğunu, sürecin bu şekilde devam edemeyeceğini, dışişleri ve savunma bakanlarının daha sık bir araya gelmelerinin konuşulduğunu ifade etmiş, ABD''den ise bu konuda bir tepki gelmemiştir. Toplantı sonunda yapılan "ortak mekanizma" ifadesinin bu konu için de geçerli olacağı sonucuna varılmıştır.

Terör saldırılarını geldiği yerde etkisiz hale getirerek bu bölgeleri kontrole almak için yapılacak operasyonlara, ABD''nin hala isteksiz olduğu anlaşılmıştır. Ancak ABD rıza göstermeyip, hava sahasını açmasa da, Türkiye''nin bekasını ilgilendiren bu konuda kararlılığını devam ettirmesi, kara ateş destek vasıtalarının desteğinde bunu icra etmesi gerekmektedir. Operasyon geciktikçe bunun maddi ve manevi kayıplarının artacağı göz önünde tutulmalıdır.

Terörün geldiği bölgelerin bir kısmı da Rejim/Rusya''nın kontrolündedir. Rusya''yla mutabakat, Suriye''yle iletişim önemlidir. Bu arada Türkiye''nin, Suriye sınırları içindeki sivil havalimanının Rusya tarafından askeri bir üsse dönüştürülmesine karşı çıkmasının ilişkilere ve koordinasyona etkisi de dikkate alınmalıdır.

Mutabakat sağlanamaması halinde, sadece terörün geldiği noktalara mahdut hedefli operasyonlar yapılarak teröristlerin etkisiz hale getirilmesinin sağlanacağı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarları gibi, bu bölgelerin sürekli kontrol altında tutulmasının düşünülmeyeceği değerlendirilmektedir. Ancak ihtiyaç halinde bu operasyonlara devam edileceği mesajı da verilmelidir.

F-35, F-16 konusu

Türkiye''nin F-35 konusunda, programa dönüş, teslim edilenlerin alınması veya parasının bir şekilde iadesi alternatiflerini dile getirmesi, yeni F-16 alımı veya F-16 modernizasyonu (upgrade) talebini de, ödenen 1,4 milyar dolarla mahsuplaşma şeklinde ima etmesi, F-35 programından vazgeçildiğini göstermiştir. Zaten müzakerelerin, Türkiye''nin programdan çıkış yolu üzerinde yapıldığı da açıklanmıştır.

Türkiye, ABD''nin F-16 konusuna olumlu baktığı, ABD ise müzakere sürecinin devam ettiği, sonucun ilgili karar organlarına (kongre) bağlı olduğu mesajlarını vermiştir. Ancak gelişmeler bunu doğrulamamaktadır.

ABD de, Türkiye ile yapıcı ilişkileri devam ettirmek için görüş ayrılıkları konusunda ''bunu etkili bir şekilde yönetmemiz gerekiyor'' mesajını vermiş, iki ülke arasındaki savunma işbirliğini ve Türkiye''nin NATO üyesi olarak önemini teyit etmiş, S-400 sistemine sahip olmasından endişe duyulduğuna işaret etmiştir.

Güçlü demokratik kurumların, insan haklarına saygının, barış ve refah için hukukun üstünlüğünün önemine vurgu yapması anlamlı bulunmuştur. Bunun anlamı da, Türkiye''nin bu konulardaki beklentileri karşılamadığıdır. Bu da işi yokuşa sürmenin bir bahanesidir.

Ancak her şeye rağmen ABD''nin; Türkiye''yi kaybetmek istemediğini, tamamen olumsuz davranırsa Türkiye''nin S-400 benzeri bir girişimde bulunabileceğini hesapladığı, bu nedenle kongre ikna edilebilirse, ancak F-16 modernizasyonu için olumlu sonuç alınabileceği düşünülmektedir.

***

Sonuçta ikili görüşmelerden elle tutulur bir sonuç çıkmadığı gibi, çıkmasının da pek mümkün olamayacağı anlaşılmıştır. Geçen haftaki yazımda de belirttiğim gibi ABD, oyalama taktiği uygulamaktadır. Ortak mekanizmaya (komisyona) havale etme bunun göstergesidir.

ABD Türkiye''nin taleplerini karşılamayarak, Yunanistan''a da aşırı destek vererek onu ön plana çıkarmakta kararlıdır. Yunanistan''ın, Fransa''dan sonra İngiltere''yle de savunma işbirliği anlaşması yapması durumun ciddiyetini göstermektedir.

SDG/PKK tehdidinin bertaraf edilmesi hususunda da ABD isteksizdir. Hatta karşıdır.

Bu durumda Türkiye''nin, dış politika ve güvenlik konusunda yeniden bir değerlendirme yapması ve gerekli tedbirleri gecikmeden alması zorunlu hale gelmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları