Bebek kafesi, 1930’lu yıllarda İngiltere’nin başkenti Londra’da kullanılan bir buluş.
Artan şehir alanları sebebiyle yüksek yüksek binalara tıkılan insanlar, çocuklarını rahatça bırakabilecekleri bir açık alana veya bahçeye de sahip değildi.
Çocuk sağlığı açısından temiz hava ve güneş ışığı gerekli olduğundan Londralı aileler de böyle bir yola başvuruyordu.
Kafes, dairenin açık bir penceresinin dışına asılarak bebeğin uyuyabileceği, oynayabileceği tamamen açık havada olan bir alan yaratılıyordu.
1923 yılında bebek kafesinin patentini alan Emma Read, ürünün açıklamasında da kalabalık şehirlerde çocuk büyütmenin sağlık açısından yarattığı sıkıntılara değiniyordu. Ancak Read’in beklentisinin aksine bebek kafesi fikri pek tutmadı.
Tel örgünün içindeki bebeklerin görüntüsü, kafesin yerden metrelerce yüksekte, eğreti ve tehlikeli şekilde duruyor olması buluşun tarihin tozlu sayfalarına gömülmesine yol açtı.