İHA’nın haberine göre; Dr. Gürler, normalde tansiyonu olmasa bile gebelik döneminde yüksek tansiyonu olan anne adaylarının doktor kontrolüne daha sık gitmeleri gerektiğine dikkat çekti.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ayşe Dişli Gürler, gebelik takiplerinde asıl amacın gebeliğin sonunda sağlıklı bir annenin kucağına sağlıklı bir bebek vermek olduğunu belirterek, rutin gebelik takiplerinin dışında bir takım gebeliklerin de riskli gebelik olarak tanımlandığını dile getirdi.
“GEBELİĞİ SONLANDIRMAK BİLE GEREKEBİLİR”
Dr. Gürler, gebelikte tansiyona çok dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerek şunları dile getirdi:
“Bu hastalarımızın mide ağrısı, baş ağrısı, gözlerde bulanıklık gibi durumlarda rutin takip günlerini beklemeden bize ulaşıp muayeneye gelmelerini istiyoruz. Çünkü kontrol altına almaya çalıştığımız tansiyon bir şekilde kontrolsüz gidiyorsa ve tedavilerimize rağmen böbreklerden protein kaçağı artıyorsa artık daha ciddi müdahalelere ihtiyaç olduğu anlamına geliyor ki bu durumda da bazen gebeliği sonlandırma ya da erken doğum gibi hayati kararlar almak zorunda kalıyoruz.”
Dr. Gürler, gebelerde yüksek tansiyon sonucu “preeklampsi” hastalığının görülme oranının arttığını ifade ederek şunları söyledi:
“Preeklampsi dediğimiz durum gebelikte annenin yüksek tansiyona sahip olması durumuyla giden ve bununla beraber yüksek tansiyona bağlı olarak böbreklerden protein kaçağı oluşturabilen bir durum. Biz tabii ki her gebemizde rutin takiplerimizde tansiyon ölçümlerimizi yapıyoruz ama yine de annelerimizin evde de aralıklı olarak tansiyonlarını ölçmelerini istiyoruz. Çünkü hali hazırda tansiyon hastalığı olmayan bir anne gebelikte de tansiyon çok beklemiyor ve kendisine konduramıyor. Ancak rutin takipler sonrasında özellikle gebeliğin 20’inci haftasından sonra meydana gelen yüksek tansiyonlara biz gebelik tansiyonu diyoruz. Bu hastalarımızda da preeklampsi hastalığı görme oranımız artıyor”
“BU GEBELER DOKTOR KONTROLÜNE DAHA SIK GİTMELİ”
Dr. Gürler, bu gebelerin diğer hastalara göre daha sık doktor kontrolüne gitmesi gerektiğini dile getirerek şunlar söyledi:
“Her kontrolde kan parametrelerine bakıp özellikle CBC, biyokimya dediğimiz karaciğer ve böbrek fonksiyon testlerini de içeren testler yapıp, bunlarda bozulma olmadığına emin olmaya çalışıyoruz. İdrarda protein kaçağının miktarı da hastaların takibinde bizim için önemli. Gerekli durumlarımızda bu hastalarımıza tansiyon düşürücü ilaçlara başlatarak, tansiyonlarının daha normal gitmesini sağlıyoruz. Çünkü burada asıl sıkıntı oluşturan şey tansiyonun yüksek seyretmesi oluyor”
Dr. Gürler, preeklampsinin tedavisinin asıl olarak doğumla gerçekleştiğini ifade ederek, “Ne zaman ki hasta doğuruyor, o zaman tansiyon normale dönüyor ve preeklampsi hastalığından kurtulmuş oluyoruz” dedi. Gebelikte beslenmenin her zaman önemli olduğunu ama riskli gebeliklerde daha da önemli olduğunu vurgulayan Dr. Gürler, preeklampsiden sakınmak isteyen anne adaylarının tuzlu ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden uzak durmaları ve dinlenme sonrası tansiyon ölçümlerini yaparak takipte kalmaları gerektiğini ifade etti.