Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

BDP ve AKP’nin “Türk” düşmanlığı

İç hizmet kanununda askerlik, “Türk vatanını, istiklal ve cumhuriyetini korumak için harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir” şeklinde tanımlanmıştı. TSK’nın İç Hizmet Kanunun 35. Maddesinde askerin görevi “Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumak” şeklinde ifade edilmişti.
Uzun süredir askerin “Türkiye Cumhuriyetini korumak ve kollamak” görevini, “darbe gerekçesi” olarak kullandığı ileri sürülüyor ve önleyici bir tedbir olarak “korumak ve kollamak” görevinin kaldırılması talep ediliyordu.
AKP, TSK İç Hizmet Kanunun 35. Maddesini değiştirilmesinden yararlanarak askerlik kanununun tanımını da değiştirdi. Askerliğin eski tanımdaki “Türk vatanını, istiklal ve cumhuriyetini korumak için...” bölümü maddeden çıkarılarak, askerlik “Harp sanatını öğrenmek ve yapmak sanatıdır” şeklinde tanımlandı.
Askerliğini görev tanımı da “Yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanının savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır” şeklinde değiştirildi.
Uzun süredir “Türk” kavramını etnik bir ayrıntı olarak ifade eden uluslar arası kuruluşlar, bölücü unsurlar ve Türklük karşıtları, yasaları ve anayasayı “etnik kavramlardan ve vurgulardan arındırmayı” demokratikleşmenin şartlarından birisi olarak görüyorlardı. AKP, etnik bir tabir olarak gördüğü “Türk vatanı” tabirini tamamen olmasa da bu askerlik tanımının içinden çıkartılarak azaltmıştır. Bu başlangıçtır. Halkın vereceği tepkiye göre devamı gelecektir. Askerlik bu tanımla adeta bir sanatı öğrenme hobisine dönüştürülmüştür.
Diğer yandan askerin görevi “yurt dışından gelecek tehlikelere karşı” denilerek görev alanı daraltılmıştır. Böylece yurt içinden gelecek tehlike ve tehditler askerin görev alanının dışına çıkarılmıştır. Bu durumda yurt dışından silahlı, yurt içinde beşinci kol şeklinde yürütülen tehditlere karşı asker yalnız sınırın öte tarafından gelecekleri önleyecek yurt içinde yürütülen düşman faaliyetleriyle ilgilenmeyecektir.
Bu madde, yurt içinde tehdit oluşturan PKK’ya karşı askerin müdahale etmesini engellemek amacıyla getirilmiştir. Yurt içi tehditlerle polis ilgilenecektir. Bu madde PKK ile hükümet arasında varılan mutabakat gereği, yurt dışına çıkan terör örgütü mensuplarına karşı askerin müdahale etmemesi de yasal bir zemine uydurulmaya çalışılmıştır. Nitekim muhalefet sürekli olarak Başbakan Erdoğan’ın “teröristler silahlarını gömsün, gitsinler” şeklindeki talimatının suç içerdiğini ve hangi yasal gerekçelerle söylediğini kendisine hep sormuştur. Başbakan Erdoğan, ‘suçluların sınır dışına gitmesine yasalara aykırı olarak izin vermek ve göz yummakla suçlanacaktır’. Başbakan, yasalara aykırı olarak verdiği talimatları yasal bir zemine oturtmaya çalışmıştır.
TSK’nın, 35. Maddesinin değiştirilmesinin zamanlaması da ilginçtir. Bu yasal değişiklik, PKK ile varılan, hükümete göre tamamlanmamış, terör örgütüne göre tamamlanmış olan birinci aşamasının somut sonucudur. Yeni yasal değişiklikle iç tehdit yaratan PKK örgütüne askerin müdahale etmesi gibi bir görevi yoktur. PKK’yla mücadele, AKP’nin yüzde yüz denetimi altındaki polis gücüne emanet edilmiştir.
Bu arada TSK 35 maddesi görüşülürken BDP’nin “Türk” ve “Milli” kelimelerinin yasa metinlerinden çıkarılması için verdiği önerge her şeyi özetliyor. BDP, Türk ve milli kavramlarını ’tamamen çıkaralım’diyor. AKP, ’yavaş yavaş, hazmettire hazmettire bunu yapıyoruz’diyor. Açıkça AKP ile BDP birisi “ümmet” diğeri “etnik” ırkçılıkları nedeniyle “Türk” kavramına her anlamda karşılar. Her ikisi de bu nedenle iflah etmez bir biçimde “Türk” düşmanlığı yapmaktadır. Bu iki parti de bu nedenle Türk kelimesine, boğanın önüne tutulan kırmızı şala duyduğu öfkeye benzer bir allerji duyuyor.

Yazarın Diğer Yazıları