BDDK ve SPK Citibank'a neden göz yumuyor?
Aktaracağım olay afaki değil belgelidir. 2004 yılında bir mudi (para yatıran şahıs) Citibank’ın Ankara Kavaklıdere Şubesi’ne gidip bankanın kendi uluslararası ürünü olan ve döviz üzerinden iyi kâr getiren vadeli bir fonuna dahil oluyor.
Mudi müracaat esnasında, Citibank’ın kendi ürününü istiyor ve ana para garantisinin muhafazasını şart koşuyor, yani o tür bir seçenek talep ediyor.
Banka tamam diyor ve talebi karşılıyor.
Aradan 4 yıl geçiyor.
Mudi vadeli olan fonun dolmasını beklerken malum ABD kaynaklı global kriz çıkıyor.
İşte bu süreçte bir gün mudinin gözüne Citibank’ın da batabileceği türden bir gazete haberi ilişiyor.
Mudi bunun üzerine parasını yatırdığı Citibank’ın Kavaklıdere Şubesi’ni arayarak kendisiyle ilgili olan müşteri temsilcisine para yatırdığı fonun günlük fiyatını ve onu paraya çevirip çeviremeyeceğini soruyor.
Müşteri temsilcisi ben sizin yatırdığınız fonu merkezden inceleyip döneyim diyor ve iki saat sonra arıyor.
Söylediği şu: “Size Citibank’a ait olan fon değil de İngiliz Bank Royal’ın fonu satıldı.”
Mudi itiraz ediyor: “Yahu nasıl olur, ben Citibank’a ait fonu aldım. Ben bilmediğim bir İngiliz bankasının fonunu niye alayım?”
Müşteri temsilcisi: “Üzgünüm kayıtlar bunu gösteriyor. Ama sorun yok, o yatırım bankası da Citibank kadar güvenli. Zaten bizim kefaletimizde.”
Telefonlar kapanıyor ve aradan günler geçiyor.
Global kriz derinleşince mudi Citibank’ın Kavaklıdere Şubesi’ne gidip yatırdığı parayı o günkü değerinden bozmak istiyor. (Ürün o tür bir ürün, yani istediğiniz zaman o günkü fiyattan çıkabiliyorsunuz.)
Banka şubesi mudi ya da müşteriye bekle diyor ve merkezi arıyor.
Aaaaa o da ne?
Citibank’ın İstanbul merkezi dehşet bir cevap veriyor:
- “Mudinin parası batan Lehman Brodhers’a ait bir üründe, dolayısıyla yapabileceğimiz bir şey yok.”
Banka görevlisi kendi banka merkezine itiraz ediyor:
- “Bir yanlışlık var galiba. Öyle olmaması lazım. Kısa bir süre önce yine sormuş ve Bank Royal’a ait karşılığını almıştık.”
Citibank İstanbul:
- “Vereceğimiz cevap budur.”
Citibank Ankara Kavaklıdere Şubesi’ndeki müşteri temsilcisi bu durumu mudisine aktarmaktan bile hicap duyuyor ve hemen şube müdürüne haber veriyor. Şube müdürü de bölge müdürünü çağırıyor ve bölge müdürü ıkına sıkına durumu izah ediyor.
Mudi dehşete kapılıyor ve feveran ediyor.
Personel de şaşkın ve üzgün, ama verebilecek cevapları yok.
Mudi soruyor, benim param ana para garantili değil miydi?
Bölge müdürü: “Evet öyle.”
Mudi: “Birkaç gün önce bana senin fonun İngiliz yatırım bankasında demediniz mi?”
Bölge müdürü: “Evet dedik.”
Mudi: “O zaman ben garanti kapsamında olan ana paramı hemen istiyorum.”
Bölge müdürü sıkıla sıkıla: “Garanti bizi bağlamaz, Lehman’ı bağlar. Ama biz banka olarak yine konunun üstünde çalışıyoruz.”
Mudi: “Yahu ben Lehman’a gitmedim, size geldim, sizin ana para garantinize inandım. Bu sorumluluk size ait. Siz bir bankasınız ve isminiz ile kefaletiniz var. Bana, bize ait diye bir ürün sattınız, sonra bize ait değil ona, daha sonra, ona da ait değil, şuna ait diyorsunuz ve batan birine ciro ediyorsunuz. İşte elimde belgeler. Gerçi burada şifreler var, ama böyle bir şey bırakın ciddi olmayı, sıradan bir bankada olur mu? Size biri para yatırsa ve ertesi gün çekmek istese, kusura bakma dün veznedar yatırdığınız parayı çaldı, veremeyiz mi diyeceksiniz?Sizin banka olarak kefaletiniz ve sorumluluğunuz yok mu?Mesela bankanıza ait kredi kartlarınız var, ne yani ödemeniz gereken müesseselere bize müşterimiz ödemedi, biz de size ödemiyoruz mu diyeceksiniz. Böyle bankacılık nerede görüldü?”
Aldığı karşılık sadece sükût oluyor.
Evet tam bu noktada soralım.
Ey BDDK yetkilileri nedir bu olay?
Ey SPK yetkilileri nedir bu rezillik?
Burası dağbaşı mı; kural ve kaide yok mu?
Türkiye, Afrika ülkesi ya da sömürge mi ki Citibank böylesine fütursuzluklar yapıyor?
Konu ile alakalı olarak isteyene her türlü belgeyi göndermeye hazırım.
Citibank 3 milyar dolarlık vergi borcunun üstüne yattığı tartışmalarından sonra bir de krizden kayıplarını Türk tasarrufçularından bu şekilde ceberrutluklarla mı karşılayacak?
Bu ülkede kanun, kural ve ahlak yok mu?
BDDK ve SPK’yı göreve çağırıyoruz.
Bu ne tesadüf...
Taksit taksit Ergenekon!
Böylesi İtalya’daki Temiz Eller Operasyonu dahil hiçbir yerde ne görüldü ne duyuldu. Aradan bir buçuk sene geçti ve hâlâ belli aralıklarla operasyonlar yapılıyor. Gözaltına alınanların tamamının ortak özelliği AKP’ye karşıtlığı tescilli isimler. Tamam bu tesadüf diyelim de peki bu operasyonların zamanlamasına ne demeli peki? Hatırlayın AKP ile ilgili iddianame açıklanacağı gün de böyle bir dalga vardı. Keza Deniz Feneri kararının olduğu gün de benzer şeylere şahit olundu.
Şimdi yolsuzluk haberleri koroya dönüşmüşken yine yeni bir operasyon. Hayır kanıtlanmadıkça biz bu operasyonlarla bu gibi şeylerin bağı olduğunda ısrarlı olmayız, lakin yaşanan tesadüfler emin olun kafa karıştırıyor. Bir başka husus bu Ergenekon işi artık süratle sonuçlandırılmalıdır.
Hayır ucu nereye ve kime giderse gitsin üstüne gidilsin, ama soruşturmayı zamana yaymak emin olun adalete ve soruşturmaya olan güveni azaltıyor. En iyi adalet zamanında tecelli eden adalettir.
YAN BAKMA...
Erdoğan, Putin gibi sindiriyor yazısı!
ABD’deki etkili yayın organlarından Newsweek’in son sayısında Başbakan Erdoğan’ın tıpkı Rus Başbakan Putin misali rakiplerini sindirdiğini anlatan bir yazı yayımladı.Washington Enstitüsü uzmanı Soner Çağatay’ın kaleme aldığı makalede Erdoğan’ın Putin misali kendine karşı olanlara açık tavırlar aldığı ve onları sindirdiği iddia edildi.Yazıda ayrıca Erdoğan’ın son dönem TÜSİAD ile de köprüleri attığı yorumu var. Evet görüldüğü gibi Erdoğan’ın, kendine karşı olanlara karşı başlattığı sindirme harekâtları artık dış basında akis buluyor. Erdoğan kendine yandaş olan işadamlarını korur ve kollarken karşıt olarak gördüklerinin üstünden Uzan misalinde olduğu gibi silindir gibi geçiyor. Son örnekse Aydın Doğan olayıdır. Hedef alınan işadamı grubunun ilk halkası medyası olanlardır. Göreceksiniz medya sahibi işadamları hallolduktan sonra İstanbul dükalığının sembol baronları da bir bir hesaba çekilecektir.
BÜYÜK HİZMET...
Ali Bulaç’ın feryadı!
Önceki akşam Fatih Altaylı’nın programında İslamcı yazar ve mütefekkir Ali Bulaç’ı izledim. Ali bey emin olun bu camianın pirüpaklarından biridir. Söyledikleri malum zorluklarına rağmen ibret alınacak ve altı çizilecek şeylerdir. Zorlukları diyorum, zira Ali Bulaç’ın da programda ifade ettiği gibi Tayyip bey ve şurekâsının eleştiri yapanlara gazap gösterdiği, mesela asgariden işten kovdurttuğu vakıadır. Bulaç bu olguya rağmen sınırları zorlayarak müthiş şeyler söyledi. Deniz Feneri’nin inançlı kesimde travmaya sebep olmasından, sözde İslamcıların lümpenleşmesine, belediyelerdeki yolsuzluklardan, ekonomideki kaos ve toplumdaki sefalete kadar pek çok kimsenin seslendirmekten bile ürktüğü hakikatler Bulaç tarafından dillendirildi. Bulaç bugünkü tablo ya da iklimi gerçek İslam anlayışı ile kıyaslayarak gerçekten müthiş bir hizmete vesile oldu. AKP’yi din gibi görenlere Ali Bulaç’ın söylediklerini sorgulamaya ve anlamaya davet ediyoruz.