"Bazı radikal Ermeni çevreler" kadar olamadınız mı?
ABD Başkanı Donald Trump, kendinden önceki çoğu Amerikan Başkanı gibi, Osmanlı'nın Anadolu'da yaşayan Ermenilere dönük olarak aldığı "tehcir" kararını "büyük felaket" olarak tanımlayınca, bizim Dışişleri Bakanlığı tepki göstermiş ve demiş ki:
"ABD Başkanı Trump'ın '1915 olayları' hakkında 24 Nisan 2017 günü yaptığı yazılı açıklamadaki yanlış bilgi ve tanımlamaların, bazı radikal Ermeni çevrelerin yıllar içinde bu ülkede propaganda metotlarıyla oluşturdukları bilgi kirliliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Yeni ABD yönetiminden şiddet eğilimleri ve nefret söylemleriyle tanınan bu çevrelerin tek taraflı tarih anlatılarına itibar etmemesini ve tüm tarafların acılarını dikkate alan bir yaklaşım benimsemesini bekliyoruz..."
***
Bu "tepki" yani...
"Bazı radikal Ermeni çevreler" her türlü iftirayı atarken, her türlü karalamayı yaparken, katilleri mazlum, mazlumları cani gibi göstererek tarihi tersyüz ederken bizim ellerimiz armut topladığı için oluyor hep bunlar demek tepki!
İyi de sormazlar mı;
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin, bu köklü devletin "Bazı radikal Ermeni çevreler" kadar imkanı mı yoktu, propaganda gücü mü yoktu yoksa "işin aslı"nı anlatmaya niyeti mi yoktu?
Niye "tek taraflı tarih anlatıları"nı dinledi yıllar boyunca bütün dünya?
"Bazı radikal Ermeni çevreler" Türkiye'den toprak almak için, tazminat almak için envai çeşit uluslararası tezgah kuruyorken, Türkiye Türk katili Sargisyan kırılmasın diye Azerbaycan bayrağını yasaklamakla meşgul olduğu için olabilir mi mesela?
Sözde soykırım iddialarıyla mücadele etmek yerine "soykırım yoktur" diyen aydınlarını hücrelerde çürüttüğü için olabilir mi?
Kaymakam Kemal Bey'i anmak ve anlatmak neredeyse suç haline geldiği için olabilir mi?
Kimse kendini kandırmasın. Eğer Türkiye bugün bu rezil yaftayla muhatapsa en büyük vebal gelmiş geçmiş bütün milli şuur yoksunu idarecilerden başkasının değil!
***
GÜNÜN SORUSU
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, CHP referanduma itirazlarını AYM'ye taşır ve dosya önüne gelirse de "Anayasa koyucunun, anlamı ve amacı bakımından açık bir şekilde düzenlediği kuralları, yorum yoluyla değiştirmek esasen mahkeme eliyle anayasa değişikliği yapmak anlamına gelir. Bunun da yargısal aktivizm ve meşruiyet tartışmasına yol açacağı her türlü izahtan varestedir" der mi? Diyecek mi? Diyebilecek mi?
***
Siz ne güzel okurlarsınız...
Dün sabah bilgisayarımı açtım ve şu mesajlarla karşılaştım:
- Günde iki YENİÇAĞ almaya başladım. Bilginize. (Galip Savaş)
- Yazınızı okudum. İki değil, bayide kaç Yeniçağ varsa hepsini alacağım her gün... Yeter ki siz yazın; doğru bilgiyi ancak sizlerden duyuyoruz, sizleri de kaybetmek istemiyorum. (İsmail Terzi)
- Bu yaşadığımız süreçte, "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan" olmadınız. Cemil Meriç'in ifadesiyle "Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur" gereğince, "güya tarafsız" görünenlerden de olmadınız. YENİÇAĞ'ı internetten takip ediyordum ama bugünkü çağrınızdan sonra her gün bayiden alacağım... (B.K.)
- Adı gazete olan nice paçavranın arasında Türk Bayrağıdır YENİÇAĞ! Madem bayrak rüzgar bekler; her gün bayiden 2 YENİÇAĞ sözüm olsun! (Hüseyin Urgun)
- Son yazılarınızdan itibaren bayiden her gün 2 YENİÇAĞ ayırtıyorum ve mahalledeki kahvelere bırakıyorum. (Sebepsiz Alperen)
***
İşte bu yüzden "iş"ten çok daha fazlası bizler için bu gazetede yazıyor olmak;
Onur...
***
Bak sen şu işe!..
-----
"Okuma oranı arttı" başlığıyla verilen haberin ekranda beliren altyazısına göre, 2015'te yüzde 8 olan okuma oranı, 2016'da yüzde 8'e yükselmiş!
Özensizlik "haber" gibi son derece ciddi ve hatta hayati olguyu böyle gülünçleştirebiliyor işte!
Biraz dikkat...
***
Avrupa Birliği'ni "ülkeni denetleyebilir", ülkeni de "AB tarafından denetlenebilir" biçimde konumlandırmasaydın dünkü kepazelikle muhatap olmazdın!