Bazı kadınlar tarafından hor görülmüştü: Ama o başardı: İzban kekosu demişlerdi

Bazı kadınlar tarafından hor görülmüştü: Ama o başardı: İzban kekosu demişlerdi

İzmir'de 2015 yılında İZBAN'da yolculuk yaparken kitap okuduğu sırada fotoğrafı çekilerek, sosyal medyada 'Terlikli İzban kekosu' yorumuyla paylaşılan Ali Uçar (31), sosyal medyada yankı uyandıran olaydan 5 yıl sonra kendi kitabını yazmaya başladı. Pandemi döneminde iş yeri kapanınca, çocukluğundan beri olan yazma tutkusuna devam eden Uçar, kitabını tamamladıktan sonra yayınevleri ile görüşecek.

İzmir'de 2015 yılında, İZBAN'da yolculuk yaparken kitap okuduğu sırada fotoğrafı çekilerek, sosyal medyada 'Terlikli İzban kekosu' şeklinde bir yorumla paylaşılan Ali Uçar (31), olaydan 5 yıl sonra kendi kitabını yazmaya başladı. Bu 5 yıl içinde, tutkusu olan kitaplarla daha çok yakınlaşan Uçar, pandemi döneminde iş yeri kapanınca, bir arkadaşının önerisiyle çocukluğundan beri ilgi duyduğu yazıya yeniden yöneldi. Ömer isimli bir karakterin kitap yazma serüveninin anlatıldığı kitabının son aşamalarında olan Uçar, kitabın toplamda 30 bin kelime olacağını söyledi. Uçar, kitabı tamamladıktan sonra yayınevleri ile görüşecek.

terlikle-kitap-okudugu-fotografi-gundem-olmustu-simdi-kendi-kitabini-yaziyor-7814-dhaphoto5.jpg

'5 SENEDE OLGUNLAŞTIM, İNSAN İLİŞKİLERİM GELİŞTİ'

Yaşanan olaydan sonra yaşadıklarını anlatan Ali Uçar, "1 sene daha çalıştığım fabrikada devam ettim. Daha sonra insan sirkülasyonunun çok daha fazla olduğu noktalarda çalışmam gerektiğinin farkına vardım. Daha sonra da kafede çalışmaya başladım. Orada çok fazla insanla etkileşim halindeydim.  Bu 4 senede olgunlaşmama ve insan ilişkilerimi güçlendirmeme neden oldu. Bunu yazdığım romana da yansıttım. Bu süre zarfında, kardeşimin lenf kanseri olduğunu da öğrendim. Onun ameliyatıyla da uğraştık. Çok şükür şu an kardeşimin sağlığı yerinde, tedavisi iyi gidiyor. Tüm bunları atlatarak roman yazıyorum. Kitap benim için yaşamın kendisini ifade ediyor aslında. Çünkü ben çevremde çok fazla gerçekçilik görmüyorum. Kitapların içerisinde kurduğum hayallerle ve yazarların bana kurgulattığı düşlerle daha güzel bir hayata bakış açısı kazanıyorum. Bu beni hayatın içinde tutuyor. Ben kendi yazdıklarımı pek beğenmezdim, fakat zor beğendiğini bildiğim bir arkadaşım beni teşvik etti. Ben de bu romanı yazmaya başladım" dedi.

'YAZDIĞIM ŞEYLER OKUNMAYA DEĞERSE MUTLAKA DEĞERLENDİRİLİR'

Koronavirüs sürecinde çalıştığı kafenin kapandığını aktaran Uçar, "Koronavirüsten sonra kafe kapandı. Uzun bir süre de sokağa çıkmadım. Yeni bir roman yazarak değerlendirmek istedim. Çok fazla deneme yapmış olmama rağmen, roman çok ciddi bir başarıya ulaştı. Yazdığım romana çok güveniyorum. 30 bin kelimeden oluşuyor, 170-180 sayfa tutar. Romanın konusu kendi hikayeme benziyor. Ömer isminde bir karakterin kitap yazma serüvenini işliyorum. Serüven içerisinde okuyucuyu ciddi anlamda şaşırtacak çok fazla değişiklikler var. Etkileşim kurduğu, yardım etmek isteyen insanlar ve bunlarla birlikte yaşadığı bir takım talihsiz olaylar var. Hiçbir yayın eviyle görüşmedim. Maddi sıkıntı içerisinde olduğum için bunu nasıl yapacağıma karar vermiş değilim. Eğer yazdığım şeyler okunmaya değerse mutlaka bir yayın evi değerlendirecektir. Yazdıklarımın değerlendirileceğine inanıyorum" diye konuştu.

'ANNEM HAYATIMI DEĞİŞTİREN TERLİKLERİ SAKLAMIŞ'

Annesinin 5 yıl önce İZBAN'da giydiği terlikleri sakladığını söyleyen Uçar, "Annem benim hayatımı değiştiren bu terlikleri saklamış. Bana geçen haftalarda sürpriz yaptı. Mutlu oldum. O zamandan bu yana olduğum gibi kalmaya devam ediyorum" dedi.