Bayramları 1 gün sürdü
Zafer çığlıkları yerini endişeye bıraktı; oy oranı yükselmesine rağmen milletvekili sayısı düşünce AKP’de ‘kriz beklentisi’ arttı
Türkiye yeni bir krizin kapısında. 22 Temmuz gecesi seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz, zafer çığlıkları atmaya başlayanların bayramı ancak 1 gün sürdü. Seçim sonuçları yavaş yavaş ortaya çıkarken, televizyon ekranlarını parselleyerek, öteden beri AKP’nin teslimiyetçi politikalarını öven, diğer siyasi partilere ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı bildik hareketlerini tekrarlayanlar, şimdi derin derin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini düşünmeye başladılar.
AKP’nin aldığı oy oranına bakarak, ahkâm kesenler, milletvekilleri sayıları kesinleşince ortada kazanılan bir zafer olmadığını açıkca gördüler. Seçimin hemen ardından, ’Milletin muhtırası’, ’Yola devam’, ’İyi ki AKP’ türünden başlık atan gazeteler, gerçeği yeni farkettiler. YENİÇAĞ, 23 Temmuz sabahı ’367 kabusu’ manşetini atmış ve AKP’yi bekleyen tehlikeye ilk işaret eden gazete olmuştu.
Hesap zamanı
Bugün, malum medya bir yandan PKK’nın partisi olarak bilinen DTP’nin bağımsızlarına, diğer yandan da düne kadar ‘Faşist’, ‘Katil’ diye itham ettikleri MHP’ye ’uzlaşma’ tavsiye etmeye başladılar.
Destekçi aranıyor
AKP, DTP’nin desteğine rağmen Cumhurbaşkanını seçmek için yeterli oya ulaşamıyor. Diğer 4 bağımsız milletvekili içinde ise sadece Sivas bağımsız milletvekilinin AKP’ye destek verebileceği biliniyor. Dolayısıyla, AKP ve medyası ister istemez, parmak hesabı yapıyor. Sağdan topluyorlar tutmuyor, Soldan çıkarıyorlar yetmiyor. Bayram gününde arefe telaşı misali!
Kim geri adım atacak?
Başbakan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda son kararı Abdullah Gül’e bırakması krizin derinleşmesindeki faktörlerden biri. Gül, ne olursa olsun yeniden seçim pahasına Çankaya köşküne çıkmakta ısrarlı. Durum böyle olunca, Erdoğan için, seçim meydanlarında ‘terörist’ dediği MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kapısını çalması yakın. Peki Bahçeli ne yapacak? Önünde iki yol var. Bunlardan biri, tabanına rağmen Erdoğan’la uzlaşıp ortak bir aday üzerinden (Gül ihtimali ağır basıyor) anlaşacaklar. Ya da ‘hayır’ diyerek seçmenini dinleyecek. AKP yanlısı gazeteler ve yazarlara göre Bahçeli uzlaşmaya yakın. Öyle ya da böyle, AKP ve yandaşlarının ‘zafer’ çığlığı yerini ‘uzlaşma’ yakarışlarına bırakmış durumda.
Türkiye, her zaman olduğu gibi seçimin hemen ardından gerçeği YENİÇAĞ’da okudu.
Gazete sayfalarında matematik hesapları yapılmaya başladı.
‘Durmak yok yola devam.’
Utangaç seçmen...
Demek ki karşıdan gelen her iki kişiden birisi AKP’li. Oysa ben bugüne kadar “AKP’ye oy verdim” ya da “Vereceğim” diyen bir tek kişiye olsun rastlamış değildim. Herkesin AKP’ye karşı olduğu bölgelerden AKP çıktı.
“İflas ettik” diyen esnaf, AKP’ye oy verdi anlaşılan. “Bittik” diyen köylü de...
Seçim gecesi televizyon televizyon koşuşturan bizim ekran kuşlarının bir teki “AKP’ye oy verdiğini” söylemez. Ama mutlu yüzlerine bakın, tümünün AKP’ye oy verdiklerini kolayca anlarsınız. Sermaye kesiminin de AKP’ye oy verdiğini artık biliyoruz. Nitekim Abdullah Gül, seçim öncesi (Kayseri konuşması) açıkça ve net biçimde “Bizim birçok gizli oyumuz var” demişti. Bu doğru çıktı.
Peki... İnsan oy vereceği partiyi niye saklar?.. Neden insanlar AKP’ye oy vereceklerini-verdiklerini gizlerler?.. Bunda utanılacak ne var?..
Saklamak niçin?.. Kişi bir kabahat işlediği zaman bilinsin istemez. AKP’li olmak suç değil. Utanılacak bir şey yok... O zaman neden?.. Çünkü: Bu seçimlerle millet, laik cumhuriyetin bir “ılımlı İslam’a” dönüştürülmesini onaylamıştır.
Bu yüksek orandaki oy; AKP’nin kafasındaki Türkiye’yi gerçekleştirmesine destek anlamındadır. İşte burada, dünyanın en güzel ülkesini “çağı yakalayın” diye ulusuna emanet etmiş Mustafa Kemal’e karşı bir mahcubiyet söz konusu olmalı.
Bu nedenledir utangaçlık. Yoksa utanılacak bir şey yok...
* Bekir Coşkun / Hürriyet
*****
Ne mesaj verdi?
Her seçim sonrası, “Halkımız bu seçimde ne mesaj verdi?” sorusu sorulur, analizcilerimiz bu soruyu inceler ve derin yorumlar yapar. Halkımız da bu yorumları okuyarak seçimde ne mesaj verdiğini öğrenme fırsatı bulur. Arkadaşımız Fahrettin Fidan derin bir analiz yaparak halkın bu seçimde verdiği mesajları irdeliyor:
Halkımız bu seçimde, “Laiklik tehlikede, ülke yavaş yavaş bölünme noktasına getiriliyor, en stratejik varlıklarımız yabancılara peşkeş çekiliyor” diyenlere “Sen bunları boşver de bizim nohuttan ve kömürden haber ver” mesajını vermiştir.
“Hırsızlık, yolsuzluk aldı başını gidiyor. Milletvekillerinin 200’den fazla adi suç dosyası var ama dokunulmazlık yüzünden yargılanamıyorlar” diyenlere “Bal tutan parmağını yalar” mesajını vermiş... “Adamlar resmen çalıyor” diyenlere de “Çalsın ama iş de yapsın” mesajını yollamıştır. “Senden çaldıklarının bir bölümünü sana sadaka olarak dağıtıp oyunu alıyorlar” diyenlere, “Ama ben de onlardan kömür alıyorum” mesajını vermiştir. “Senin çocukların işsiz ve aç gezerken onların çocukları milyon dolarlarla oynuyor” diyenlere, “Ne yani adamların çocukları ticaret yapmasın mı? Aç mı kalsın?” mesajını vermiştir. “Adam, ben senin çocuğuna iş bulmak zorunda değilim, seninki de işsiz kalsın... Ananı al da git... Askerlik yan gelip yatma yeri değildir, vs. deyip seni her fırsatta aşağılıyor” diyenlere, “İstediğini desin, ben onun yürüyüşüne hastayım” mesajını vermiştir.
*Melih Aşık / Milliyet
*****
CHP’de oyuna dikkat
Seçim sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) başlayan tartışma Genel Başkan Deniz Baykal’ın istifasını istemeye kadar gitti. CHP’nin özellikle ulusalcı tavrından rahatsız olan, AB ve ABD’ci kesimler ve bunlarla kolkola girmiş İkinci Cumhuriyetçiler, CHP’yi de AKP benzeri teslimiyetçi bir parti haline getirmek için yoğun bir baskı kampanyası başlattı.
CHP’nin milletin değerlerini öne çıkaran söylemlerinden rahatsız olanlar ilk iş olarak Baykal’ı hedef haline getirmeye çalıştı. Gerçek sosyal demokrat CHP’lilerin bu oyunu görmesi gerekiyor. AKP iktidarının bu yeni dönemde de Türkiye’ye vereceği zararın en aza indirilmesi için CHP’nin önemli bir rolü olduğunu unutmamalılar. Belli dönemlerde ortaya çıkarak siyasi ganimet toplayacılardan CHP’ye ve Türkiye’ye hayır gelmeyeceğini bilmeliler.
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Para.. Kömür... Seçim..
BİR sigara reklamındaki sloganı seçimlere uyarlamak gerekirse; demokrasi için, paranın satın alabildiği en iyi rejim, diyebiliriz!
*Mustafa Balbay (Culhuriyet)
*****
Laf ola beri gele
Başbakan artık bizim mahalleye de uğramalı.
* Ertuğrul Özkök (Hürriyet)
Yöneticiler gündemi belirleyemez, gündem onların üzerine gelir.
* Mehmet Barlas (Posta)
İnancımda yanılmamış olmaktan ötürü “bencilce” bir mutluluk duyuyorum.
* Cengiz Çandar (Referans)
Bazen millet böyle beklenmeyen işler yapmayı çok sever.
* Taha Kıvanç (Yenişafak)
Halk hata yapar, birileri arada sırada bu hatayı düzeltir.
* Mümtazer Türköne (Zaman)
AKP ile MHP’nin uzlaşmasını kim engelleyebilir?
* Emre Aköz (Sabah)
Seçimin mesajı çok tartışılacaktır ve farklı yorumlar yapılacaktır.
* Mustafa Karaalioğlu (Star)
Gül adaylıkta ısrar ederken, Erdoğan, “Kendi takdiridir” sözüyle Gül’ü yarı yolda bıraktı.
* Can Dündar (Milliyet)
Birçoğumuz AKP’nin bu seçimden iktidar olarak çıkacağını biliyorduk.
* Serdar Turgut (Akşam)