Bayır-Bucak Türkmenleri ve Ülkücüler
Önce Irak'ın kuzeyinde Kerkük, Telafer, Tuzhurmatu gibi Türkmen kentlerinde Barzani'nin peşmergelerinin baskısı ve talanı yaşandı. Tapu ve nüfus daireleri yağmalandı. Türkmenler bu saldırılara karşı sahipsiz, ilgisiz ve çaresiz bırakıldı.
2002 yılına kadar Türkiye'de Kerkük ve Türkmenler kırmızı çizgiydi. AKP iktidarıyla birlikte Türkiye, kırmızı çizgi politikasını terk ettiğini açıkladı. AKP yetkilileri "Türkmen Odaklı" bir siyaset izlemediklerini ifade ederek Türkmenlere yönelik saldırıları düşük düzeyli tepkilerle geçiştirdiler.
Süreçte IŞİD adlı barbar örgüt ortaya çıkarak Türkmenlere karşı büyük bir saldırı ve katliam gerçekleştirdi. Türkmenler yaşadıkları yurtlarından göç etmek zorunda kaldılar. Geçtiğimiz hafta Türkmen kenti olan Telafer'e bu defa peşmerge saldırdı. Türkmenlerle peşmergeler arasında vuku bulan çatışmalarda onlarca Türkmen can verdi.
IŞİD, PYD ve Esad aynı çizgide
Irak Türkmenleri saldırılar ve katliamlarla bölgeden sürülüyor. Barzani yönetimi bölgede tam hâkimiyet kurabilmek için Türkmenleri bütünüyle etkisiz unsur haline getirmeye çalışıyor. Çaresiz Türkmenlere göçmekten başka yol bırakılmıyor.
Suriye'nin kuzeyindeki Türkmen varlığına karşı da hem PYD hem IŞİD hem de Esad rejimi aynı stratejiyi izliyor. Bölgesel güç odakları Türkiye'nin söyleyip-ısırmayan politikasından da cesaret alıyor!
PYD Kürt koridorunu denize ulaştırmak, IŞİD sınır kapılarını elinde tutabilmek, Esad kuzeyde Türkiye'den bölgeye girişleri önleyebilmek için Bayır-Bucak Türkmenlerinin yaşadığı bölgeyi denetim altına almaya çalışıyor.
AKP iktidarının Süleyman Şah Türbesi'ni bir operasyonla bölgeden kaçırması PYD, IŞİD ve Esad rejimine Bayır-Bucak Türkmenleri üzerindeki baskıyı artırma konusunda cesaret vermiştir. Onların gözünde artık Türkiye, zorda kalınca risk alan değil vatan toprağı saydığı türbeyi kaçıran bir ülkedir!
Rusya havadan, Hizbullah karadan
Esad rejimi, Bayır-Bucak Türkmenlerini bölgeden Türkiye'ye sürmeye çalışıyor. Bunun için Ruslar, Türkmen yerleşim bölgelerini hava ve denizden bombardıman ederken, Hizbullah karadan saldırıyor ve Esad güçleri de havadan indirme yaparak bölgeyi Türkmenlerden temizlemeye çalışıyor.
Türkmenler var gücüyle zalimlerin saldırılarına direniyorlar. Yoğun bombardıman ve havadan yapılan indirme sonucu en stratejik mahal olan Kızıldağ mevkisinde Türkmenlerle-Esad güçleri arasında boğaz boğaza çarpışmaların yaşandığı bilgileri geliyor.
Türkiye, sınırında meydana gelen çatışmalara müdahale edemiyor. Konuyu diplomasi yoluyla çözmeye çalışıyor. Birleşmiş Milletler'in konuyu ele almasını istiyor ve Rusya'yı Türkmenler konusunda uyarıyor!
Bu arada Türkiye ile ABD, hava harekâtıyla IŞİD'e karşı savaşan Türkmen güçlere destek vermektedir. Bu sayede Şam Cephesiyle ortak hareket eden Türkmen Sultan Murat Tugayı, Azez-Carablus arasındaki iki Türkmen köyünü IŞİD'den geri almıştır.
Türkiye ile ABD'nin IŞİD'e karşı Türkmenlere destek vererek ilerleme kaydetmesine Rusya ile Esad rejimi Bayır-Bucak Türkmenlerine saldırarak cevap vermiştir. Bu durum ABD ile Türkiye'nin güvenlikli bölge ilan edilmesi için Carablus'a yönelik operasyonlarına karşı, Rusya ile Esad rejiminin tepkisi olarak görülebilir.
Ülkü Ocakları tepki veriyor
Türkmenleri yaşadıkları köylerde bombalayan Rusya ve Esad rejimine karşı Türkiye'de tepki veren tek kuruluş Ülkü/Alperen Ocakları olmuştur. MHP de durumu yerinde incelemek üzere Hatay'a heyet gönderme kararı almıştır.
Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine yönelik insanlık dışı muameleyi de yine Ülkü Ocakları tek başına protesto etmişti. IŞİD'in saldırısı sonucu Kerkük/Telafer'den kaçarak kamplara yerleşen Irak Türkmenlerinin yanında da yalnız Ülkü Ocakları olmuştur. Filistinli Müslümanlara yapılan İsrail zulmüne karşı da Ülkücü gençler büyük tepki vermişlerdir.
Demokrasi ya da insan hakları havarileri, göçmen istismarcıları, kendisini ümmetçi olarak niteleyenler Türkmen katliamını ve sürgününü görmezlikten gelmektedirler. Yaşananlar karşısında takınılan tavırlar her şeyi anlatıyor.