Batmak bu kadar kolay olmamalı

1997 yılında rehber olarak aktif Marmaris’te çalışıyordum ve bir gün, bünyesinde on altı tane değişik ülke tur operatörünü barındıran o gün için Ege Bölgesi’nin en büyük tur operatörünün battığı haberini aldık. Başlangıçta batma olayı yalanlandı tüm tedarikçilere gaz alma babından belgeler çekildi derken işin aslının ne olduğu birkaç gün sonra ortaya çıktı.
Bu büyük firma battığını ilan etmiş, yüzlerce işletmeye olan borçlarını ödememiş, yüzlerce insanın sezon ortasında işsiz kalmasına neden olmuştu. Sadece Marmaris’te ödenemeyen konaklama bedelinin 2,5 milyon İngiliz Poundu olduğu söyleniyordu. Binlerce turist dokuz gün boyunca ülkelerine dönemediler, otellerde büyük karmaşalar ve tartışmalar yaşandı. O zamanın yetkilileri konuyu hemen “devletin namus meselesi” olarak açıklayıp, devlet imkanları ile turistleri ülkelerine gönderdiler.
Bu batan firmanın devlete açtığı zararın 60 milyon dolar olduğu söylendi o zamanlar. Ama şirket borçlarına karşılık alacaklılar avukatlarını gönderdiklerinde, batan şirketin üzerine kayıtlı bir tane bilgisayar bile bulamadılar, çünkü batan şirket her şeyi “leasing - kiralama” yöntemini kullanarak almıştı. O gün bu gündür batan firmanın özellikle İskandinav pazarındaki yarattığı deprem bugünlere kadar yansıdı ve bu pazarın kendine gelmesi ve pazardaki müşterilerin Türkiye’ye güven duygularının tazelenmesi uzun zaman aldı.
Dolayısı ile devlete verilen 60 milyon dolarlık maddi zararın ardından, uzun yıllar İskandinav pazarından yeterli turistin gelmemesi yüzlerce milyon dolarlık ikinci ve asıl büyük zarara neden oldu. Fakat o gün bu gündür, devlete bu şekilde zarar veren turizm firmalarının “ticari anlamda cezalandırıldıklarına” tanık olmadık. Başka isimler altında başka adreslerde aradan birkaç yıl geçtikten sonra faaliyetlerine yeniden başladıklarını hep duyduk.
Ülkemizdeki “milli güvenlik kavramının temeli, hep silahlı terör ve onunla mücadele yöntemleri üzerine yoğunlaştığından dolayı” olacak ki; Batılı ülkelerde görmeye alışık olduğumuz “maliye bakanlığı bünyesindeki bir istihbarat birimi yapılanması Türkiye’de hiçbir zaman gündeme getirilmedi. Çünkü hükümet edenler ve devlet bürokrasisi silahlı terörün yok edilmesi konusunu sürekli gündemde tutarken, bu örgütlerin silahsız faaliyet gösteren ticari kolları üzerinde yoğunlaşmadılar” . Kısacası ülkeye ekonomik anlamda zarar vermek “terör suçu kapsamına alınmadığı sürece de” her sektör dalında batmak “devletin özendirdiği bir yöntem olmaya devam edecektir”.
Turizm sektöründe her yıl yaşanan “acaba bu yıl turizm bölgelerine bombalı saldırı olacak mı, ne zaman olacak gibi?” halk arasında tereddüt yaratan olaylar karşısında, turizm sektöründe tam da sezon ortasında batış ilanı yapan firmaların sektöre verdikleri zarar bir terör faaliyeti olarak değerlendirilmemekte. Buradan çıkarılacak sonuç, Türkiye de elinize silah almadığınız sürece devlete milyarlarca liralık maddi ve manevi zarar verebilirsiniz ve bundan dolayı da hiçbir zaman “ekonomik terörist” olarak ilan edilmezsiniz. Terörün tanımında ne deniyor “insanların can ve mal güvenliğine kasteden yasadışı unsur”. İşte asıl sıkıntı ve firmaların batma ilanlarının arkasında yatan anahtar kelime de burada gizli “can ve mal güvenliğine kast” . Batan firmalar bunlardan yalnızca “mal’a kast” ettikleri için tam terör faaliyetinde bulunmuş sayılmıyorlar olmalı.

Yazarın Diğer Yazıları