Amerika Birleşik Devletleri’nin ve İngiltere, Fransa, Almanya gibi Avrupa ülkelerinin İsrail saldırılarına kayıtsız şartsız destek verdiği; İsrail karşıtı yayınlara, gösterilere yasaklar/engeller koyduğu bir süreçte Antonio Guterres, BM Genel Sekreteri olarak BM kürsüsünden HAMAS bağlamında Filistinlilerin yarım yüzyıllık mağduriyetini, İsrail’in saldırganlığını ve zulüm ve katliamlarını kınamış ve eleştirmiştir. İsrail zulmüne, katliamına karşı olduğu halde güçlülerin hedefi olmamak için bir köşeye sinen yetki ve ünvan sahibi birçok insanın bulunduğu bir dünyada Guterres’in çıkışı gerçekten takdire, tebrike, alkışa şayandır.
21. yüzyılda gerçek insanlığın ulaştığı en yüksek insanî değer şu cümlede özetlenmiştir: “Mazluma kimliği sorulmaz!” Ne yazık ki mazlum Ukraynalı, Beyaz, Hristiyan olmayıp Filistinli, Müslüman, Arap olunca kimliği sorgulandı. Gördüğü zulüm görmezden gelindi. Daha da kötüsü o zulme taraf olundu. Cemil Meriç’in “Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur” sözünün bile ifadeden aciz kaldığı zulme taraf olma cinayeti işlendi.
İşte bu yüzden Amerikalıların ve Avrupalıların, yani bütün Batılıların hep kendilerine ait olarak gördükleri, yani Avrupa değerleri olarak sundukları eşitlik, özgürlük, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları konusunda; HAMAS-İsrail çatışmasından sonraki politikaları sebebiyle en küçük bir tutarlılıkları kalmamıştır. Çünkü söz konusu bu değerleri İsrail’in masum Gazze halkına uyguladığı zulme/vahşete verdikleri destek sebebiyle elden çıkarmışlardır. Batılı liderlerin ve politikacıların Gazze’de yaşananlar karşısındaki ikiyüzlülüğünün, tutarsızlığının, kendini inkârın, çifte standardın sınırı yoktur. Birkaç örnek:
1-Rusya-Ukrayna savaşında İsrail’in Gazze’de yaptığı vahşet ve katliamın milyonda biri bile yaşanmamışken Ukraynalıları koruma adına ayağa kalkan, insan haklarından, vicdandan bahseden Batılı politikacılar ve liderler, Gazze’de çocukların, kadınların, sayısız masum insanın göklere ağan feryadını duymazdan geldiler.
2-Gerek Rusya-Ukrayna savaşında gerekse başka savaşlarda öldürülen gazeteciler için en ağır tepkileri koyan, toplumların haber alma özgürlüğünün engellendiğini söyleyen Batılı ülke liderleri ve politikacıları, İsrail’in Gazze saldırıları sırasında 20’den fazla gazeteci öldürüldüğü halde hiçbir tepki ortaya koymadılar, sadece suspus oldular.
3-Avrupa’yı her fırsatta düşünce ve ifade özgürlüğünün vatanı olarak ilan ettikleri halde İsrail’in üç haftadan beri Gazze’deki çocuklara, kadınlara, sivillere, tüm masumlara yaşattığı cehennemi eleştirenlere zerre hoşgörü göstermediler. Fransa ve Almanya, ülkelerinin kulüplerinde oynayan Müslüman futbolcuları Gazze’deki İsrail zulmünü kınayan mesaj paylaştılar diye onları oynadıkları kulüplerden atma kararını gündemlerine aldılar.
4-Çevreci bir aktivist olarak tüm dünyada adını duyuran, birçok ülkede ders kitaplarına giren İsveçli Greta Thunberg, Filistin’e destek açıkladı diye İsrail’de ders kitaplarından çıkarıldı, ama bu Batılıların düşünce özgürlüğü hassasiyetlerine hiç halel getirmedi.
5-Avrupa’nın en medeni ülkesi diye bilinen İsviçre, Türk piyano sanatçısı Fazıl Say’ın ülkesinde vereceği dört konseri sanatçının Filistinlilere insani destek veren mesajları sebebiyle iptal etti.
Amerika ve Avrupa’nın; İsrail’in son Gazze vahşet ve katliamı karşısındaki tutumları sebebiyle insanlık, vicdan, dürüstlük, namusluluk, tutarlılık gibi değerler adına söyleyebilecek tek bir sözü kalmamıştır.