Batan geminin malları! (28 Mayıs 2008)

İngiltere’sinden Rusya’sına, ABD’sinden İsrail’ine, İran’ından Fransa ve Almanya’sına, Çin’inden Japonya’sına, hatta Kıbrıs Rum Kesimi’nden Irak’ın kuzeyindeki Barzani oluşumuna kadar hemen herkes ya komşuları ya diğer dünya ülkelerinden ekonomik ve siyasi olarak neler elde edebilecekleri üzerine kafa yorup strateji üretirken ve yine hemen hepsinin ajandasında Türkiye, “Bir şeyler elde edilecek ülkeler” listesinin başında yer almışken, tuhaftır ki, Türkiye bu ülkelerin hiç birinden bir şey elde etmek gibi bir kaygı ve kavganın içinde değil ve hatta, “Bunlara daha neler verebilirim” diye kafa yoran bir ülke durumunda.
Yerli ve yabancı gazeteleri geçmişe doğru şöyle bir tarayın hemen bütün ülkelerin Türkiye’den bir şeyler istediğini görürsünüz. Böyle bir arşiviniz yoksa üzülmeyin, gazetelere bugünden itibaren bir de bu gözle bakın yine aynı şeyi, Avrupa’sından Asya’sına, ABD’sinden Çin ve Japonya’sına kadar hemen herkesin Türkiye’den bir şeyler talep ettiğini ve Türkiye’yi yönetenlerin de bu taleplere cevap verebilmek için çırpındıklarına şahit olacaksınız. Deniyor ki, “AB’ye girmek isteyen biziz, elbette AB Türkiye’den bir şeyler isteyecek!” Bunu söyleyenler bile Türkiye’nin taleplerini AB’ye propaganda etmek yerine AB’nin haksız ve zalimane taleplerini Türk insanına propaganda etmekteler. Yahu, AB üyesi olmadan Gümrük Birliği’ne zorlanmak da mı AB kriteri. Aynı AB’ye Yunanistan ve Portekiz, bırakınız AB üyesi olmadan GB’ye girmeyi, AB’ye üye olduktan beş-altı yıl sonra GB üyesi oldular. AB aklına geleni istiyor, Türkiye “baş üstüne” demekle kalmıyor, “Başka bir emrin var mı?” diye ceket önü ilikliyor. AB Türkiye’ye, “Üye olmak istiyorsan Kıbrıs Rumları ile arandaki meseleyi çöz” diye dayatmıyor mu? Dayatıyor. Peki, Kıbrıs Rum’una niye, “Türkiye ile meseleni çöz de gel!” demedi?
Yani geçin bu ayakları..
Ya şu ABD’ye ne demeli?
Türkiye’ye ne verdi de Türkiye’yi Afganistan’a bulaştırdı? Irak’ı işgal etti, Türkiye’yi kullandı, şimdi İran’ı vurmak istiyor yine Türkiye’den taleplerde bulunuyor. Ya İsrail’in Türkiye’ye hiçbir şey vermeden aldıkları. İsrail uçakları Konya semalarında niye savaş eğitimi yapsın ki? Ve bu İsrail Avrupa Birliği üzerinden Dicle ve Fırat sularının kullanımında nasıl oluyor da söz sahibi olmak isteyebiliyor? Türkiye’den sürekli bir şeyler isteyen İsrail’den Türkiye neler istiyor veya bugüne kadar neler aldı, bir öğrenebilsek. Tek dedikleri Yahudi lobisi desteği ve PKK istihbaratı. Yapmayın Allah aşkınıza. Ermeniler asılsız soykırımın tanınmasını, tazminat ve toprak taleplerini dile getiriyor. Yunanistan karasularımız ve hava sahamızı elimizden almak için elinden geleni ardına koymakla kalmıyor, Fener Patrikhanesi üzerinde Türkiye içinde küçük bir Ortodoks Vatikan hayaline her gün bir adım daha yaklaşıyor. Peki Türkiye’nin Ermenilerden ve Yunanistan’dan talepleri sadece, “Böyle şeyler isteme, dükkân senin” türünden bir kıvranma değil mi!
Evet, hemen herkes Türkiye’den bir şeyler istiyor, Türkiye’nin ise bütün bu taleplere yetişmekten yorgun düştüğü, hasta olduğu da artık gözlerden saklanamıyor. Her şeyi veren Türkiye karşılığında hiçbir şey istemiyor mu? Sizce istiyor mu? AB’den ne istiyor, ABD’den, İsrail’den ne istiyor? Ortada elle tutulur tek istek var.
O da, “PKK ile mücadelede destek”!
Bir onların istediği ve Türkiye’nin onlara verdiklerine bakın bir de Türkiye’nin bu verdikleri karşısında onlardan istediği şeye..
PKK zâten onların ürünü..
Demek ki ABD ve AB’sinden İsrail’ine kadar Türkiye’nin bütün “dost, müttefik ve stratejik ortakları” PKK isimli bir silah üretmiş ve Türkiye’yi bu silahla soymuş, yahut, PKK diye bir “kalp para” basmış ve bu “kalp para” ile Türkiye’nin nesi var nesi yoksa zimmetine geçirmiş.. Bunların cümlesi PKK’dan vazgeçse dahi ne kaybetmiş olacak? Hiiç..
Peki, Türkiye PKK karşılığında verdiklerini tekrar yerine koyabilecek mi?
Hele bir düşünün bakalım..

Yazarın Diğer Yazıları