BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK (21 Aralık 2013)

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK (21 Aralık 2013)

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK

Ben ve sarsılmaz imanla bütün arkadaşlarım bütün mevcudiyetimizle sizi takip edeceğiz

Hanımlar, Beyler!
Katiyen bilmeliyiz ki, iki parça halinde yaşayan milletler çok zayıftır, marazlıdır. (Alkışlar)
Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz tahsilin sınırı her ne olursa olsun onlara her şeyden evvel esaslı olarak şunları öğreteceğiz: Birincisi milliyetine, ikincisi Türkiye devletine, üçüncüsü Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hükümetine düşman olanlarla mücadele etmek lüzumu.
Fertleri bu mücadele sebepleri ve vasıtalarıyla donanmış olmayan milletler için beka hakkı yoktur. Mücadele, mücadele lazımdır.
Hanımlar, Beyler!
Biz hakikati öyle dimağımızda canlandırmak mecburiyetindeyiz. İtiraf edelim ki, biz üç buçuk sene evveline kadar cemaat halinde yaşıyorduk. Bizi istedikleri gibi idare eğiyorlardı, cihan bizi, bizi temsil edenlere göre tanıyordu. Üç buçuk senedir, tamamen millet olarak yaşıyoruz. Bunun maddi ve en bariz şahidi, hükümet şeklimiz ve hükümetimizin mahiyetidir ki, onu kanun "Büyük Millet Meclisi" diye adlandırdı. (Alkışlar.)
Bütün cihan bir an tereddüt etmesin ki, Türkiye devletinin yegâne ve hakiki tem-silcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Hasis menfaatları için ve şahıslarını korunmuş bulundurmak kaygısıyla millet ve memleketin bağımsızlığını düşmanlara vermekte beis görmeyen, bağımsızlığımızın imhası şartlarını ihtiva eden Sevr Antlaşmasını kabul eden hâkimlerin, sultanların, padişahların menkıbelerini, bu gasıpların istibdatlarını Türk milleti artık, ancak ve yalnız tarihte okur. (Şiddetli alkışlar.)
Muallim Hanımlar ve Beyler!
Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı. Ordularımızın zaferini siz tamamlayacaksınız. Hakiki zaferi siz kazanacak ve devam ettireceksiniz ve mutlaka muvaffak olacaksınız. Ben ve sarsılmaz imanla bütün arkadaşlarım, bütün mevcudiyetimizle sizi takip edeceğiz (heyecanlı alkışlar) ve eğer irfan yolunda herhangi bir engele tesadüf ederseniz, sizin tesadüf edeceğiniz engelleri kıracağız; bütün mevcudiyetimizle sizin fikirlerinizi ileri yürü-teceğiz. (Heyecanlı alkışlar.)
Size son bir söz arz edeyim! Sizin kıymetli bir heyet halinde Bursa’ya gelmeniz, yalnız Bursa’yı değil; bütün Anadolu’daki kardeşlerinizi memnun etti. Ve İstanbul’dan getirdiğiniz selamları bütün millete tebliğ edeceğiz. Ben de sizden rica edeceğim ki, benim ve arkadaşlarımın ve bütün Anadolu’nun selam ve hürmetlerini İs-tanbul’da bulunan ve henüz baskıdan kurtulmayan kardeşlerimize tebliğ ediniz.
Hiçbir sebep ve kuvvet onları bu halde bırakamaz.
İstanbul’un talihi, İstanbul’da yaşayan halis Türklerin kalp ve vicdanlarındaki arzu gibi tecelli edecektir. (Sürekli alkışlar.)
(Bitti)