BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK (20 Aralık 2013)

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK (20 Aralık 2013)

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK

Bütün dünyaya gözlerimizi kapayıp yalnız yaşadığımızı farz edemeyiz

Hanımlar, Beyler!
Görülüyor ki bugün hepimizin en mühim ve feyizli vazifemiz maarif işleridir. Maarif işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır ve olacağız. Bir milletin hakiki kurtuluşu ancak bu suretle olur. Bu zaferin temini için hepimizin yekcan ve yekfikir olarak esaslı bir program üzerinde çalışması lazımdır. Bence bu programın esaslı noktaları ikidir:
1- Toplumsal hayatımızın ihtiyacına uygun düşmesi.
2- Asri icaplara uymasıdır.
Şüphe yok ki, bugün bütün dünyaya gözlerimizi kapayıp yalnız yaşadığımızı farz edemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp cihan ile alakasız yaşayamayız... Bila-kis ileri, medeni bir millet olarak medeniyet sahasının üzerinde yaşayacağız... Bu ha-yat ancak ilim ve fen ile olur. Bu ilim ve fen nerede ise oradan bulup alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur. Dinimiz bu yüce emri ihtiva ettiği içindir ki ekmel dindir. Dinimiz, ilim ve fenni putperest memleketlerde aratır; ta Çin’de bile aratır. Bu hakikatleri bütün milletin bilmesi lazımdır.
Hiçbir mantıki delile dayanmayan birtakım ananelerin, akidelerin muhafazasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç, çok geç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede kayıtları ve şartları aşamayan milletler hayatı makul ve pratik düşünemez. Hayat felsafesini geniş gören milletlerin hâkimiyeti ve esareti altına girmeye mahkûmdur.
Muallim Hanımlar, Muallim Beyler!
Bütün bu hakikatlerin milletçe iyi anlaşılabilmesi ve iyi hazmedilebilmesi için, her şeyden evvel cehaleti gidermek lazımdır. Dolayısıyla maarif programımızın, maarif siyasetimizin temel taşı, cehaletin giderilmesidir.
Bu giderilmedikçe, bir adım attığımızı zannetmeyiniz. Böyle olunca daima yeri-mizde sayacağız. Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. Bu münasebet-le maarif hakkındaki görüşlerimi tespit ediyorum: Bir taraftan genel olan cehaleti gidermeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal hayatta bizzat etkili iş gören ve verimli uzuvlar yetiştirmek lazımdır. Bu da ilk ve orta öğretimin pratik bir tarzda olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkârlarına sahip olur. Bittabi milli dehamızı geliştirecek, kültürlerimizi layık olduğu dereceye ulaştırmak için yüksek meslek erbabını da yetiştireceğiz. Kız çocuklarımızı da aynı tahsil derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz. (Devam edecek)