Benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir. Ben milletimin öğretmeniyim...
Atatürk, I. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak çeşitli vesilelerle öğretmenlere, halka seslenmiş ve eğitimle ilgili konuşmalar yapmıştır. O ayrıca, her zaman okulları ziyarete, derslere girip öğretmenleri izleme ve onlara sorular sormaya, böylece onları bireysel olarak aydınlatmaya da önem vermiştir.
Atatürk, belki de, eğitimin, öğretmenin önemini en iyi anlamış ve anlatmış devlet adamı, devlet kurucusudur. 1921 Temmuzunda, Sakarya Savaşından az önce, bir ara cepheden Ankara’ya dönerek öğretmenlerden oluşan Maarif Kongresini açması ve orada çok önemli bir konuşma yapması bunu kanıtlar. Hâkimiyet-i Milliye gazetesi bu olay için şunları yazmıştır: "Mustafa Kemal Paşa, üçüncü Yunan taarruzunun en ateşli zamanında muallim ordusunun müstakbel (gelecekteki) vazifesiyle meşgul bulunuyor. Bu necip ve ulvî misal (asil ve yüce örnek) Türk tarihinin misli ender bulunan kıymetli hatıralarından biri olacaktır." Kuşkusuz, bu dünya tarihinde de benzeri bulunmayan bir örnektir.
Atatürk 1936’larda Florya köşkündeki toplantılardan birinde, Behçet Kemal Çağlar’a dönerek, "sen çabuk şiir yazarsın, şu içerideki odaya çekil, bende hangi nitelikleri görüyorsan hepsini anlatan bir şiir yaz" emrini verdi. Şair, istenileni yaptı, yarım saat sonra uzun bir şiirle geldi. Atatürk, "oku bakalım" dedi. Şair mısralarını canlı ve hakkını vererek okudu. Atatürk’ün yiğitliği, zaferleri, devrimleri birbir dile getirilmişti. Fakat Atatürk, "olmamış dedi, benim asıl bir niteliğim var ki onu hiç yazmamışsın". Herkes şaşırmıştı. Bu yazılmayan niteliği ne olabilirdi? Atatürk, dinleyenleri fazla bekletmeden, "benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir, dedi. Ben milletimin öğretmeniyim, bunu yazmamışsın".
Atatürk gerçekten Kurtuluş Savaşı ve inkılâplarını hep bu sabırlı, ikna edici, güven verici "öğretmenliği" sayesinde başarmıştı.
İstiklâl Savaşı zaferle sona erdikten sonra, kendisine, "işte memleketi kurtardınız, şimdi ne yapmak istersiniz?" diye bir soru yöneltilince, Atatürk şu cevabı vermiştir:
"Eğitim Bakanı olarak millî irfanı yükseltmeye çalışmak en büyük emelimdir. "
O, her zaman okul programları ve kitapları ile ilgilenir, bunları gözden geçirirdi.
Atatürk askerlik alanında ve bazı sosyal konularda kitaplar, bazı gazete başyazıları da yazmıştır. Bu da onun araştırıcı ve düşüncelerini yazarak da öğretici bir öğretmen olduğunu göstermektedir.(Devam edecek)