Unutmayınız Cumhuriyet sizden fikri hür vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister
(1.3.1922’de TBMM üçüncü toplanma yılını açarken); "Cumhuriyet fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli (karakter ve kişilik sahibi) muhafızlar (koruyucular) ister (...) Muallimler, sizin basarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır. Yeni Türkiye’nin birkaç seneye sığdırdığı askeri, siyasî, idari inkılâbat (devrimler) sizin, muhterem muallimler, sizin içtimaî ve fikri inkılâptaki muvaffakiyetinizle teyit olunacaktır (güçlenecektir). Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister."
(25.8.1924’te Muallimler Birliği Kongresi üyelerine seslenişi); 2. Eğitim millî olmalıdır. Önceki dönemlerin millî olmayan eğitimini felâketlerimizin temel sebepleri arasında gören Atatürk,, yeni Türk Devletinin eğitiminin millî olmasını istemiştir. O, millî eğitimi, Temmuz 1921 Maarif Kongresinde şöyle açıklar:
"Bir millî terbiye programından bahsederken, eski devrin hurufatından (boş inançlarından) ve evsaf-ı fıtriyemizle (doğuştan sahip olduğumuz özelliklerle) hiç de münasebeti olmayan yabana fikirlerden, şarktan ve garptan gelebilen bilcümle tesirlerden tamamen uzak, seciye-i milliye ve tarihiyemizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Çünkü deha-yı milliyemizin inkişaf-ı tamı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir."
Eylül 1924’te, Samsun’da öğretmenlere seslenirken de, halen milyonlarca müslümanın millî olmayan eğitimleri yüzünden esaret ve sefalet içinde bulunduklarını belirttikten sonra şöyle demiştir:
"Millî terbiyenin ne demek olduğunu bilmekte artık bir gûna teşevvüş (belirsizlik, bulanıklık) kalmamalıdır. Millî terbiye esas olduktan sonra onun lisanını, usulünü, vasıtalarını da millî yapmak zarureti tartışılamaz- Millî terbiye ile inkişaf ve ilâ (yüceltmek) edilmek istenilen genç dimağları bir taraftan da paslandırın, uyuşturucu, hayalî zevaitle (gereksiz şeylerle) doldurmaktan dikkatle kaçınmak lâzımdır."
Atatürk’ün Mart 1923’te Konya gençlerine hitaben yaptığı konuşma da bize "millî terbiye"nin ne olduğunu anlamakta ışık tutacaktır:
"Aydınlarımız, ’milletimi en mesut millet yapayım’der. ’Başka milletler nasıl olmuşsa onu da aynen öyle yapalım’der. Lâkin düşünmeliyiz ki, böyle bir nazariye hiçbir devirde muvaffak olmuş değildir. Bir millet için saadet olan birşey diğer millet için felâket olabilir. Aynı sebep ve şartlar birini mesut ettiği halde diğerini bedbaht edebilir. Onun için bu millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden yararlanalım. Lâkin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız."
3. Eğitim bilime dayanmalıdır.
Atatürk, bilimin her alanda olduğu gibi eğitimde de bize tek rehber olması gerektiğini söylemiştir. Bu açıdan da o, eğitim tarihimizde yepyeni bir çığır açmıştır.
(Devam edecek)