BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK (06 Aralık 2013)

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK (06 Aralık 2013)

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK

Çeşitli programların uygulanması öğretimi berbat bir hale getirmiştir

4. Bir milletin yükselmesi de,
alçalması da eğitiminin millî
olup olmaması ile ilgilidir.
Bizim eğitimimiz ise millî değildir.
Atatürk, Eylül 1924’te Samsun’da öğretmenlerle yaptığı konuşmada şu çok önemli teşhis ve tespitte bulunur:
"Terbiyedir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terkeder. "
"(...) Yeryüzünde üç yüz milyondan fazla İslâm vardır. Bunlar ana, baba, hoca terbiyesiyle terbiye ve ahlâk almaktadırlar. Ne yazık, gerçek şu ki, bütün bu milyonlarca insan kütleleri, şunun veya bunun kölelik ve horlanma zincirleri altındadır. Aldıkları manevî terbiye ve ahlâk onlara bu kölelik zincirlerini kırabilecek insanlık meziyetini vermemiştir, veremiyor. Çünkü terbiyelerinin amacı millî değildir. "
Atatürk, yine aynı konuşmasında şunları söylemiştir:
"Mazide, yüzyıllarca süren Türk devletlerinin devirlerine dikkat ediniz. Türk, kendi ruhunu, benliğini, hayatını unutmuş, nereden geldiği belirsiz bir takım başkanların şuursuz vasıtası olmak durumuna düşmüştür. Türk milleti kendi benliğini, kendi dimağını, kendi ruhunu unutur gibi olmuş ve mevcudiyetiyle, neticesi hor görülüş, esaret olan, karşılıksız köle olmaya giden alçak bir amaca doğru sürüklenmiştir. Millet, ne yazık ki, bu dalgınlık halini çok sürdürdü, bu yüzden de her türlü yoksulluklara ve olumsuz durumlara katlanmalara uğramaktan kendini kurtaramadı. Bütün bu başeğmeleri, aldığı milli olmayan eğitimin kaçınılmaz gereği olduğunu farketmeksizin, sağlam bir terbiyenin etkisi olduğu kanısıyla uyguluyordu. Terbiyenin esası, terbiyenin amacı ve mahiyeti ne büyüktür. "
Atatürk’e göre, millî olmayan eğitimimiz, yüzyıllardır süren felâketlerimizin temel sebeplerindendir. Balkanların elimizden çıkma sebebi de, buradaki toplumların dil kurumları ve eğitimleri ile millî şuurlarının uyandırılmış olmasıdır.
5. İstikrarlı eğitim politikamız yoktur.
Atatürk, Osmanlı eğitiminin son dönemleri için 1923’te şu teşhis ve tesbitte bulunmuştur:
"Her Maarif Nazırının, Vekilinin birer programı vardı. Memleketin maarifinde, çeşitli programların uygulanması yüzünden öğretim berbat bir hale gelmiştir."
Ocak 1923’te Eskişehir’de bir maarif müdürü ile konuşan Atatürk, sonra şu açıklamayı yapmıştır:
"Bu, yirmi otuz yıllık maarif müdürü memleketimizin çeşitli yerlerini dolaşmış, dediklerine göre, birbirine zıt bir çok programlar almış, uygulamış ve uygulattırmıştır. Çünkü hükümet başına gelen her Nazır, kendine göre bir program yapıyor, onu tamim ediyor, uygulamaya çalışıyor. Bir müddet sonra başka bir Nazır geliyor, onu beğenmiyor, başka bir program uygulatıyor."
(Devam edecek)